‘ZAMANLAMA MANİDAR’
Serpil Çevikcan
22 Kasım 2014 Cumartesi 04:15
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Milli İstahbarat Teşkilatı (MİT) ile ilgili olarak yaptığı son açıklama yine tartışma yarattı.
İddia sahibi ana muhalefet partisinin lideri, suçlanan da MİT olunca bu doğal.
CHP lideri, özetle şunları söyledi:
"MİT'in içinde bir grubun sadece CHP için görevlendirildiğini biliyoruz. CHP içinde karışıklık çıkarmak ve daha bir sürü başka şey için yapıldı bu görevlendirme. Sık sık, 'AKP'nin derin devleti' diyorum. MİT'in içindeki bir kanatla beraber CHP içinde operasyon yapmaya çalışıyorlar. Bu tuzağa da hiçbir CHP'linin düşmemesi lazım. Başta da kendisini ulusalcı olarak tanımlayan arkadaşların düşmemesi lazım. Bizi fişlemişlerdi. Üstelik MİT, 'yapmadık' da demedi. CHP ile ilgili verilen talimatlardan biri şöyle: 'CHP, Alevilerin ve Kürtlerin partisidir' algısını yerleştirmek için mücadele edecekler. Önümüzdeki günlerde bu çok yoğun olarak gündeme getirilecek. AKP'nin derin devletinin izlediği politika bu. Saray olayını gizlemek için Dersim'i gündeme getirdiler."
Bu ifadeler, Kılıçdaroğlu'nun MİT'e dönük suçlamalarının ilki değil.
7 Ağustos 2012 tarihinde de benzer bir iddiayı gündeme getirmişti CHP lideri.
O tarihte de MİT'in kendisiyle birlikte bir grup CHP'li milletvekili ve yöneticiyi dinlediğini belirterek, "Tek dertleri şu: 'Acaba Kılıçdaroğlu ve arkadaşları hakkında bir şey buluruz da bulduğumuzu seçimlerde CHP'yi köşeye sıkıştırmak için nasıl kullanırız?' Zaten Başbakan, bir grup konuşmasında, 'nefesinden bile haberdarız' demişti. O zamanlardan gelen bir süreç. Soru önergesi veriyoruz, ses çıkmıyor MİT'ten, susuyorlar."
MİT, ertesi gün resmi bir açıklama yapmış ve "Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Parti Sözcüsü tarafından dile getirilen; CHP lideri ve ailesi ile bazı milletvekillerinin MİT tarafından teknik takip altında tutulduğu yönündeki beyanlar gerçeği yansıtmamaktadır. Ayrıca Milli İstihbarat Teşkilatı'nın görevleri yasalarla belirlenmiş olup iddia olunan hususlar müsteşarlık görev alanına girmemektedir" demişti.
CHP Genel Başkanı'nın yaptığı açıklamalar çok ciddi.
Büyük resimde suçlanan Ak Parti hükümeti olmakla birlikte, asıl itham MİT'e yönelik.
Olaya iki açıdan bakmak mümkün.
CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen'in dün dediği gibi, "CHP yeterince karışık, MİT'e ihtiyaç var mı bilmiyorum" penceresinden bakılabilir. Ancak bu bakış açışı, söz konusu vahim iddianın ağırlığıyla bağdaşmaz.
Doğru olan, CHP liderinden bu açıklamanın içini dolduracak somut bazı veriler beklemek olmalı.
Bunu zaman içinde göreceğiz.
‘İddiasını ispat etmeli’
Ben, daha çok Kılıçdaroğlu'nun sözlerinin Ankara'da istihbarat çevrelerinde bulduğu yankıya değinmek istiyorum.
Art arda üçüncü kez CHP yönetiminden yönelen aynı suçlamaya muhatap olanlar ne düşünüyor?
Kestirmeden özetini söyleyeyim:
"İddia sahibi, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Yani Kılıçdaroğlu, 'şu kişi ya da kişiler, şu tarihte, şöyle şöyle faaliyetlerle CHP'yi karıştırmak için şunları yaptı' diye ispat etmelidir."
Özeti bu olan tepkiyi açarsak...
İstihbarat çevrelerinde, MİT'in herhangi bir partiyle ilgili tanımlanmış bir görevi olmasının, kurum içinde bir gruba böyle bir talimat verilmesinin mümkün olmadığının altı çiziliyor.
"MİT'in herhangi bir partiyle uzaktan yakından bir ilgisi olmadığı gibi böyle bir görevi de yoktur. Böyle bir faaliyet içinde bulunması mümkün değildir. CHP'yle ilgili böyle bir çalışması hiçbir zaman, hiçbir gerekçeyle olmamıştır. Bu çok nettir" görüşü dile getiriliyor.
‘MİT, Türkiye'nin MİT'i’
7 Ağustos 2012'de aynı iddialar gündeme geldiğinde, ertesi gün yalanladığı hatırlatılıyor.
Buna karşın, hiçbir delil olmadan benzer iddiaların gündeme getirilmesinin belli bir amacı olduğuna işaret ediliyor.
Dün kurumdan ikinci kez resmi bir yalanlama yapılmasının bu gerekçelerle tercih edilmediği bilgisini de not düşelim.
İstihbarat çevrelerinde, bir siyasi partinin, üstelik ana muhalefet partisinin "sistematik" olarak, Türkiye'nin önemli bir kurumuyla uğraşmasının ülkenin bekası için de doğru olmadığı vurgulanıyor.
Muhalefet partilerinin muhatabının hükümet olduğu belirtiliyor. MİT'in Ak Parti'nin MİT'i olmadığının altı çizilerek, "Bu kurumda her görüşten personel var. MİT Türkiye'nin MİT'i, CHP'nin de MİT'i" ifadesi kullanılıyor.
‘AYM'ye baskı’ iddiası
İstihbarat çevrelerinde yapılan değerlendirmelerde iki husus kritik.
Birincisi, MİT'in, uçurumun kıyısından dönen çözüm süreci ile Suriye, Irak, IŞİD'in başını çektiği sıcak gündem maddelerinde üstlendiği işleve dikkat çekiliyor. Böyle bir dönemde teşkilata dönük bu tür iddiaların belli bir amaca hizmet ettiğine inanılıyor.
İkincisine gelince...
Hatırlayacaksınız, CHP, tartışmalı yeni MİT Yasası'nın bazı maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle haziran ayında Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştu. Yasanın MİT'e geniş dinleme ve veri toplama yetkileri tanıyan düzenlemeleri olmak üzere çok sayıda maddesinin iptalini isteyen CHP'nin başvurusunun usul incelemesi tamamlandı.
Anayasa Mahkemesi, başvuruda eksiklik bulmadı ve iptal istemini esastan görüşmeye karar verdi. Yüksek Mahkeme, esastan inceleme sonunda iptale ya da iptal isteminin reddine karar verecek.
Öyle anlaşılıyor ki bu kararda son viraja girildi.
İstihbarat çevrelerinin, CHP liderinin son çıkışının zamanlamasına ilişkin bir öngörüsü var.
"Kısa bir süre önce yalanlamış olmasına rağmen, hiçbir delil olmadan bu tür iddiaların tekrar ve ısrarla ortaya atılmasının Anayasa Mahkemesi'nde MİT Yasası'na ilişkin çalışmanın belli bir noktaya geldiği dönemde gerçekleşmesi manidar" bulunuyor. "Amaç MİT Yasası'na ilişkin karar çıkmak üzereyken Yüksek Mahkeme üzerinde siyasi baskı kurmak" görüşü seslendiriliyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.