Kariyer hesapları
Aslında, bu durum diğer partiler için de geçerli, parti içi demokrasi işlemiyorsa, bu liderlerin dayatmasından ziyade, kariyer hesapları dayatmalara boyun eğmeye müsait siyaset erbabının çokluğundan dolayıdır. Erdoğan’ın fazladan otoriter bir lider olduğu doğru, ama söz konusu olan Erdoğan olsa bile, ‘baskın kişiliğinin’ nedenini çocukluk hikâyesinde aramaktan ziyade, şeyh uçuran müritlerde ve/veya etrafındakilerin kişilik yoksunluğunda aramak daha doğru. Ak Parti söz konusu olduğunda, bazı müşteki mensuplarının ‘davaya zarar vermemek için bazı şeylere katlanmak’ mazeretinin aslında hiçbir karşılığı yok. Memleket şu hale gelmiş, daha ne ‘dava’sı? ‘Ne var memleketin halinde?’ diyenler için sorun yok, onlara diyeceğimiz bir şey de yok, Allah selamet versin. Ama, artık kimse, ne kendini ne başkalarını ‘sorun var ve biz de rahatsızız ama şu, ama bu’ diye kandırmaya kalkmasın, bana sorarsanız onların bu gidişattaki payı herkesten daha fazla. Hiç olmazsa diğerleri ya samimi olarak sorun olmadığına inanıyorlar ya da farklı nedenlerle de olsa, mevcut tabloyu açıkça üstleniyorlar, kaçamak güreşme, kendini temize çıkarma yoluna gitmiyorlar.
Makbul mesajı
Tüm bunlar dışında, AK Parti kongresinin benim açımdan en çarpıcı olayı, geçtiğimiz günlerde Hürriyet gazetesine ‘sefer düzenleyen’ bir gruba eşlik eden AK Parti milletvekilinin Divan üyesi yapılmak suretiyle taltif edilmesi oldu. Siyaset adabının dahi hiçe sayılmasından kastettiğim bu, bu arada ‘siyaset adabı’ tabirinin fazla nazik kaçtığının farkındayım. Geldiğimiz noktaya bakar mısınız, Türkiye’de çoğunluğun oylarını alan iktidar partisi, en azından ayıp olmasın diye bu şahsa, sözde de olsa bir kınama yapmadığı gibi, böyle birini taltif ederek her şeyden önce bir adapsızlık örneği veriyor. Veya daha kötüsü, onun üzerinden bir mesaj vermiş oluyor; ‘hasımlarıma gözdağı veren, benim makbulümdür’ diyor, ‘AK Parti’nin karşısında olan başına gelenlere katlanır, bundan sonra da ayağını böyle denk alsın’ diyor. Dahası var, muhtemelen, tüm bunları bildiği için kendini öne atan bu zat, Erdoğan’a hitaben ‘Seçimlerin sonuçları ne olursa olsun seni başkan yapacağız’ diye galeyana geliyor, getiriyor, ödülünü almakta gecikmiyor. AK Parti böylesi bir skandalı kaale bile almıyor, ‘Ne demek seçimlere rağmen?’ demek kimsenin aklından geçmiyor, sıkıysa geçsin. Zaten, parti sözcülerinden bir uzun adam, bu olayın mevzu edildiği bir basın toplantısında kem küm etmemiş miydi? Dahası, bilgelik iddiasında bir Başbakan, bu divanın önünde medeniyet, dava diye esip gürlemekte beis görmüyor. Yazık, çok yazık!
Fazla söze hacet yok, her şey apaçık ortada. Belli ki burası yitik bir ülke! Böylesi feci bir zillet! Belli ki çekecek daha çok çilemiz var.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.