YEREL SEÇİM SONUÇLARI VE KÜRTLER
Enver Sezgin
08 Nisan 2014 Salı 09:50
Geçen hafta yine bu sütunlarda yerel seçimlerde BDP’nin aldığı oyların ne anlama geldiğini değerlendirmeye çalıştım.
Devam ediyorum...
Bilindiği gibi Barış ve Demokrasi Partisi, sadece oy oranını artırmakla kalmadı, bir yandan da elindeki belediyelerin sayısını artırdı. Gücüne güç kattı. Temsil ettiği seçmenin yerel yönetimlerle bağını güçlendirdi. Demokratik yollarla hak arama bilincinin gelişmesine yardımcı oldu.
Kürt halkının yasal siyasetle ve seçimlerle ilişkisi, Türkiye’nin çok partili hayata geçişi kadar eskidir. Kürtler, CHP’nin tek parti diktasına karşı, Demokrat Parti’nin yanında yer aldılar. İlerleyen yıllarda ise özellikle Kürt gençleri ve aydınları Türkiye İşçi Partisi (TİP)’in saflarını tercih ettiler.
Bu partide, yöneticilik yaptılar, milletvekili oldular...
Partinin politikasının geliştirilmesine katkı yaptılar. Bu sayede Türkiye İşçi Partisi’nin, 1965 yılında yapılan genel seçimlerde Kürtlerin yoğun yaşadığı illerde yüksek oy almasını sağladılar.
1970’in ikinci yarısı Kürtler için “güçlerini” ispat etmeye çalıştığı yıllar oldu.
Tarihten örnek: 1978 yılında yapılan seçimlerde Mehdi Zana, “bağımsız aday” olarak girdiği, Diyarbakır Belediye Başkanlığı seçimini kazanarak, büyük bir başarıya imza attı. Diyarbakır halkı o güne kadar “alışık olmadık” bir tercih yapmıştı. Bir yıl sonra yapılan ara seçimlerde Kürtler siyaset sahnesindeki güçlerini daha da artırarak “sistem dışı” tercihlerine devam ettiler.
1979 yılında bu kez, Urfan Alparslan, Ağrı Belediye Başkanı olmayı başardı. Keza, Edip Solmaz, Batman Belediye Başkanı oldu. Yine aynı yıl yapılan Senato seçimlerinde Mahmut Oral, Gani Sungur ve Kenan Bulut isimli Kürt siyasetçiler, Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP) listesinden Van, Siirt ve Mardin’de senatör adayı olarak, hatırı sayılır oylar aldılar. Elbette tüm bu adayların arkasında farklı Kürt siyasi grupları vardı. Ancak amaç aynıydı: Kürtlerin “var” olduğunu göstermek ve potansiyelini ortaya çıkarmak.
Tüm baskılara ve olumsuz koşullara rağmen Kürtler demokratik siyasetten ellerini çekmediler. Her yeni seçim, Kürt dünyasının kendisine olan güvenini artırdı. Son yerel seçim sonuçları ise bu güveni pekiştirdi.
Barış ve Demokrasi Partisi, 75 belediye de zafer kazanmış durumdadır. Bu, partinin geniş bir coğrafyada yerel iktidar olduğu anlamına gelmektedir. Çok önemli imkânları elinde tutan BDP, her şeyin Ankara’da belirlendiği siyasal sisteme itiraz etme gücüne kavuşmuştur. Yerelin söz ve karar sahibi olduğu bir politikayı mevcut kısıtlayıcı yasalara rağmen belli ölçülerde uygulayabilir.
Gelelim seçimlere katılan diğer bir Kürt partisine.
HAK-PAR, kurulduğundan beri ikici kez seçimlere katılıyordu. Bu defa, öncekinden daha iddialıydı. Nitekim elli beş ilde adaylar göstererek bu iddiasını ispatlamış oldu. Bekledikleri başarıyı elde edemediler. Parti Meclisi Üyesi, M. Celal Baykara şunu söyledi: “Evet, yüksek oylar toplayamadık. Ancak şehirleri ve köyleri dolaştık, görünür olmaya çalıştık. Boşuna bir çaba göstermediğimizi düşünüyorum.”
HAK-PAR’ın önümüzdeki seçimlerde nasıl bir sonuç alacağı bilinmez ama siyaset sahnesinde başka Kürt partilerinin de boy göstereceğini söyleyebiliriz.
Geçmişte değişik siyasi örgütlerde yer alan bir grup insan, “Hewldana Partiyeke Kurdistanî (Kürdistani Parti Girişimi)” adı altında biraraya gelme kararı verdiler. Adından da anlaşıldığı gibi parti kurmayı hedeflemektedirler.
Bir başka girişim: “Platforma Demokratên Kurd (Demokrat Kürtler Platformu)” Onların da amacı partileşmektir.
Kürt siyaseti giderek daha da güçleniyor.
Sıra artık çoğulcu bir yapıya kavuşmasında...
Not: HÜDA-PAR bir başka yazının konusudur.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.