‘YENİ TÜRKİYE‘ KÜRTLERİ NEDEN TAHKİR VE TAHRİK EDİYOR
Günay Aslan
15 Ekim 2014 Çarşamba 02:48
Kobanê’de yüreğimiz ağzımıza geldi; son haftaları diken üzerinde geçirdik ama, şimdi durum iyiye doğru gidiyor!
Tehlike henüz geçmese de, ‘düştü, düşecek‘ denilen bu onurlu Kürt kasabası şimdi IŞİD‘e zor günler yaşatıyor.
Kürt halkının dünya sathındaki destansı direnişi sayesinde IŞİD‘in ve arkasındaki stratejik aklın hevesi kursağında kalacağa benziyor.
Öte yandan Kerkük’ten Kobanê’ye IŞİD‘le yaşanan çatışmalara daha geniş bir perspektiften bakmak da gerekiyor.
Son olaylar Kürtlere karşı uzun süreli bir savaşın kurgulandığını gösteriyor. Kurgulayanın da bölgesel gericilik olduğu anlaşılıyor.
Küresel sistem bu savaşı kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyor. Sistem de durumdan istifade kendi planlarını hayata geçirmeye çalışıyor. Ancak asıl düşmanın bölgesel gericilik olduğunu görmemiz gerekiyor.
Bölgede rejimlerin ve sınırların değişmesini istemeyen birçok ülkeden Soğuk Savaş artığı güç IŞİD üzerinden Ortadoğu’da değişim ve dönüşümün; demokrasi ve özgürlüğün öncüsü olan Kürtlere karşı acımasız ve ahlaksız bir savaş yürütüyor.
Bunların uzun süreli bir savaş için hazırlık yaptıkları ve dayanışma içinde oldukları anlaşılıyor.
Dolayısıyla savaşın yıllarca devam edeceğini görmek; askeri, siyasi, ekonomik, diplomatik vd. önlemleri almak gerekiyor.
Bütün parçalardan Kürt siyasetini böylesi bir tarihi sorumluluk bekliyor. Kobanê savaşı da gösterdiki Kürtlerin ayakta kalmasının yolu birlikten ve birlikte direnişten geçiyor.
Kürtler 100 yıl önce birleşemedikleri için yenildiler. Ülkelerini ve özgürlüklerini bu yüzden yitirdirdiler.
Olayların seyri birleşmeleri ve birlikte direnmeleri halinde ülkelerini ve özgürlüklerini elde edeceklerini gösteriyor.
Diğer yandan IŞİD bölgesel gericilik adına Kürtlere saldırırken Kürtlerle sözüm ona ittifak yapmaya çalışan AKP Hükümeti’nin bu savaşın neden bir parçası olduğunu da sorgulamak gerekiyor.
Hükümet hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak bir biçimde bu çetenin Kürtler karşısında zafer kazanmasını istiyor.
Kürtlere böylece boyun eğdireceğini; efendi-köle ilişkisini değiştirmeden sürdürebileceğini düşünüyor.
Bu yüzden Kobanê’de bölgesel gericiliğin bir parçası, hatta destekçisi haline geliyor ve klasik devlet refleksi gösteriyor.
Böylece kendisiyle birlikte herkesi; hepimizi ateşe atıyor. Hükümetin bu tavrının çok ciddi, hatta hayati sonuçları olacağını görmesi gerekiyor.
Bakın sadece son hafta yaşanan olaylar Çözüm Süreci şurada kalsın, Türk-Kürt ilişkilerinin tarihsel birikimini tüketen ve milli boğazlaşma riskini güçlendiren bir seyir izledi.
Çözüm Süreci, hükümet, Türkiye, Kürdistan, Türk-Kürt ilişkileri ciddi sarsıntılar geçirdi. Ve elbette tehlike geçmedi. Risk devam ediyor.
Yeni bir olay çatışmayı yeniden tetikleyebilir ve halklarımızı uzun süreli tüketici yeni bir savaşa sürükleyebilir.
Bunu görmek, nesnel sürecin Kobanê halkının yanında açık bir biçimde yer almasını zorunlu kıldığı AKP’nin öncülüğündeki ‘Yeni Türkiye’nin Kürtlerin karşısına neden dikildiğini iyi irdelemek gerekiyor.
Hükümet, özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan süreci bile bile neden riske atıyor? Kürtleri neden tahkir ve tahrik ediyor. Bunun altında ne tür hesaplar yatıyor?
Türkiye Kürtlerle ‘stratejik ittifaktan‘ vaz mı geçiyor? Eski politikasına, ‘stratejik düşmana‘ geri mi dönüyor? Yoksa bunun altında kirli pazarlıklar ve B planları mı yatıyor? Bunları öğrenmemiz gerekiyor.
Zira, Kürdistan meselesinin ‘Yeni Türkiye’yi‘ hayati bir yol ayrımına getirdiği ve hükümeti derin bir açmaza sürüklediği anlaşılıyor.
Önümüzde her an her şeyin olabileceği krtik yeni bir süreç uzanıyor…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.