24 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Diyarbakır10°C
  • Ankara4°C
  • İzmir8°C
  • Berlin2°C

YENİ TÜRKİYE KÜRTLER OLMADAN MÜMKÜN MÜ?

Erol Katırcıoğlu

30 Aralık 2014 Salı 04:24

1980’lerden sonra Türkiye’nin değişen ekonomik ve sosyal yapısı bu değişmelere direnen siyasi yapısıyla sürdürülemez olunca siyasetin de değişmesine kapı açıldı. Siyasetin değişimi dediğimiz şey de esas olarak Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana siyasetin alanını çizen “asker” ve “Kemalist devlet anlayışı”nın etkisinin azalmasıydı. Hükümete yakın yazarlarca bu değişimin onuru AKP’ye ve genel olarak da İslami kesim siyasetine verilse de bence gerçek tam da öyle değil. Her şeyden önce, köklerinde Kemalizmden etkiler taşısa da, zaman zaman askerin sisteme el koymasına teşni olsa da 1970 ve 1980 sol gençlik hareketlerinin bu değişimde öncü bir etkisinin olduğunu kabul etmek gerek. Devletin ceberutluğuna, gerekçeleri ne olursa olsun ilk karşı çıkan, onun siyasetinden farklı siyasetlerin de olabileceğine ilk işaret eden sol hareketler olmasaydı bugün belki de böyle bir değişimden söz etmek de mümkün olmazdı.

Tabii ki burada İslami kesimin varlığı ve onun siyasi partilerinin ve özellikle de AKP’nin rolünü küçümsememiz gerekmiyor. Ceberrut devletin Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana yarattığı mağdur kitlelerin içinde yaygınlığı bakımından İslami kesimin önde geldiği muhakkak. Kendi kimliklerinin gereği bir yaşamı yaşayamayan, siyaset yapma alanlarının ise yalnızca devlet eksenli sağ siyasi partiler olan bu kesimlerin memnuniyetsizlikleri öteden beri bilinen bir konuydu. AKP, siyasi bir parti olarak bu kitlelere öncülük etti ve iktidarda bulunduğu süre içinde özellikle ordunun siyaset üzerindeki etkisini geriletti.

AKP’yle yaşanan bu değişimin yalnızca kendisine bağlanamayacağına, sol siyasetlerin buradaki rolüne yukarıda değindim. Ama eksik kalan bir konu daha var. O da Kürt siyasi hareketinin varlığı ve mücadelesi. Her ne kadar Kürt siyasi hareketinin kökeninin 70’li ve 80’li yılların sol hareketleri olduğu ve bu nedenle de Kürtleri bu analize ayrıca katmak gerekmez diyenler olabilirse de Kürtlerin bu toplumun ikinci en büyük mağdur kesimi olduğu düşünülürse devletin değişiminde Kürt siyasi hareketinin etkisinin ayrıca ele alınması gerektiği ortadadır. Bir başka deyişle Kürt siyasi hareketinin etkisi dikkate alınmadan vesayet rejiminin değişimini de anlamak pek mümkün değildir.

Özetle, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana var olan baskıcı, merkezci, asimilasyoncu devlet anlayışının, bu anlayış üzerindeki “askerin” rolünün, geriletilmesini sağlayan değişimin başarısı yalnızca İslami kesime ve onun siyasi partisi AKP’ye ait değildir. Eğer bu değişimi bir başarı olarak görüyorsak, bu başarı da Türkiye’deki sol hareketlerin ve özellikle de Kürt siyasi hareketinin önemli bir payı olduğunu da kabul etmemiz gerek.

Gerçek bu olmasına rağmen hükümete yakın yazarların çoğunda vesayet rejiminin geriletilmesi başarısının tümüyle AKP’ye ait olduğu kanaati yaygın. Bu cenahta ne sola ve ne de Kürt hareketine kredi veren, ne de onların AKP’den önceki mücadelelerini dikkate alan bir yaklaşım görmek mümkün. Bunun nedeni ise açıktır: AKP’nin taban konsolidasyonu için yarattığı ‘siyasi kutuplaşma’ diğer siyasi partilerin de teşni olmasıyla yoğunlaştıkça yalnızca hükümet yanlısı değil aynı zamanda muhalefet yanlısı yazarları da kutuplaştırmakta ve medyada, yalnızca birbirine küfür etmeyi değil aynı zamanda, küfür etmeyenlere de küfür etmeyi anlamlı kılan bir ortam oluşturmakta.

Bütün bu hır-gür içinde, Türkiye’yi yeniden kurmaya soyunan AKP’nin, olan bitenleri yalnızca kendi kimliği içinden algılaması, başkalarının ne yaptığına önem vermemesi ve tabii özellikle Kürt siyasi hareketinin yeni yönelimlerini anlayamaması önümüzdeki dönemi zorlaştırıyor. Bir kere öncelikli olarak bilinmesi gerekir ki içinde yalnızca İslami kimliğin olduğu bir hareket kurucu bir iş yapamaz ve yeni bir Türkiye yaratamaz. Yeni Türkiye, ancak ülkede yeni ve gerçek bir demokrasi isteyen, başta Kürtler olmak üzere bütün mağdur kesimlerin kapsanmasıyla mümkün.

Yeni yılın okuyucularıma mutlu, huzurlu ve barış getirmesini dilerim.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.