YENİ SURİYE HÜKÜMETİ VE KÜRTLER
Günay Aslan
15 Aralık 2012 Cumartesi 08:18
Şam rejiminin yakın erimde çözüleceği ihtimali güçlendi. Oysa daha geçen haftaya kadar uzun süre ayakta kalabileceği düşüncesi egemendi.
Ne de olsa küresel güçler muhalefetin bileşimi ve hedefleri konusunda anlaşamamış, gidişatı kendi haline bırakan bir tutum almışlardı.
Esad yönetimi de bu fırsatı kaçırmamış, muhalefeti dağıtmak amacıyla peş peşe hamleler yapmış, silah güçleri de bütün imkanlarını kullanarak Türkiye’ye kadar kovalamıştı.
Oysa şimdi muhalefet Şam’ın kalbine vardığını ve “zaferin yakın” olduğunu ilan ediyor.
Amerika’nın son hamlesiyle birlikte Suriye’de dengelerin yeniden değiştiği, Esad’ın yakın erimde koltuğundan olacağı anlaşılıyor.
Amerika önce birbiriyle rekabet halinde olan farklı siyasi eğilimlere sahip Suriye muhalefetini yeniden yapılandırdı. Doha toplantısında Türkiye’nin güdümünde olan El Kaide’yle ilişkili bazı grupları tasfiye etti.
Muhalefeti kendi çatısı altında toplayan Amerika, onu hava savunma füzeleri de dahil ağır silahlarla da donattı.
Amerika ayrıca başından beri Esad rejimi gibi varlığını ve ulusal haklarını kabul etmeyen Suriye muhalefetine de mesafeli duran Kürtlerin de sürece katılmasını sağladı.
Türkiye’nin güdümündeki eskinin Suriye Ulusal Konseyi’nin askine Suriye Ulusal Koalisyonu (SNC) Kürtlerin meşru haklarını tanıdığını açıkladı. Kürtlerle yapılan görüşmeler sonucunda uzlaşma da sağlandı.
Tabii, Amerika bütün bunları kendi başına yapmadı. İngiltere ve Fransa’nın aktif desteğini alan Amerika, yeni süreci Rusya’yla işbirliği yaparak hazırladı.
Suriye’de siyasal sistem Amerika-Rusya işbirliğiyle yapılandırılıyor. Şangay Beşlisi’nin daha önce almış olduğu dört parçalı “Federal Suriye” kararı biliniyor.
Bu Amerika’nın projesine de uyuyor. Ortadoğu’da şimdi herkesin kendi sınırlarına çekildiği federal bir Suriye’nin alt yapısı hazırlanıyor.
Suriye politikası çöken Türkiye’nin ise Esad sonrası için rol almaya çalıştığı gözleniyor ama, üstleneceği rol gibi etkisinin de sınırlı olacağı anlaşılıyor.
Türkiye’nin yeni bir manevra yapması,Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de Kürtler üzerinden denkleme dahil olması mümkün ancak, kendi Kürt sorununu çözemediği için bu şimdilik zor görünüyor.
Suriye’de Cenevre Anlaşması gereği bütün kesimlerin temsil edileceği bir “geçiş hükümeti”nin kurulacağı söyleniyor.
“Geçiş hükümetinde” Kürtler de yer alacaklardır. Kürtler Irak’tan sonra Suriye’de de anayasal statü elde edecek ve yeni sistemin önemli bir bileşeni hali geleceklerdir.
Suriye’de istikrarın sağlanması ve barışçıl geçiş sürecinin başarıya ulaşması açısından Kürtlerin statü sahibi olmaları gerekmektedir.
Dolayısıyla Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi benzeri bir yapının Suriye’de de kurulması muhtemeldir.
Kim bilebilir; PYD lideri Salih Müslim belki de yakın erimde Suriye Kürdistanı Bölgesel Başkanı olarak anayasal statü elde etmiş olarak siyasi hayatına devam edecektir.
Suriye Kürtlerinin hem Kürdistan hem de Şam yönetiminde yer alarak tarih sahnesine çıkmalarının artık zamanı gelmiştir ve bunu önlemek mümkün değildir.
Türkiye’nin de önünde tıpkı Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de Kürtleri kabul etmekten, onların haklarına saygı göstermekten başka bir yol görünmemektedir.
AKP hükümeti şimdi inat ediyor ve içerideki baskıyı yoğunlaştırıyor ancak, yakında havlu atacak ve Kürtlerle yeniden masaya oturacaktır.
Bu nesnel sürecin bir zorunluluğu olduğu kadar Türklerle Kürtlerin de çıkarınadır.
Nesnel süreç Türkiye’ye Kürtlerle birlikte Edirne’den Kerkük’e (Suriye Kürdistanı’nı da içine alacak şekilde) özgürlüğe, eşitliğe, kardeşliğe ve gönüllü birlikteliğe dayalı yeni bir gelecek kurmayı dayatıyor.
Türkiye -ne yaparsa yapsın- siyasal bütünlüğünden vazgeçmeden bundan kaçamaz.
Öte yandan Suriye’de bunlar olurken Irak’ı unutmamak; bu ülkedeki gelişmelerin Suriye’nin önüne geçme ihtimalini de gözden ırak tutmamak gerekiyor.
Zira Irak’taki gerilim daha çok Suriye’deki gidişata bağlı olarak yükseliyor.
Irak merkezi hükümetiyle Kürdistan liderliği arasındaki sorunlar bir yana, Maliki’nin saldırgan tutumun altında aslında İran’ın Suriye’deki savaşı Irak’a taşıma hesabı yatıyor.
Kaldı ki Maliki de Esad düşerse kendisinin de darbeleneceğini iyi biliyor. Ahmedinejat, Maliki ve Esad’ın kaderi artık ortaktır.
Dolayısıyla İran, Irak ve Suriye yönetimleri bir cephe halinde ortak davranacaklardır. Ancak, bu cephenin kazanma şansı bulunmamaktadır.
Sözün özü; Suriye-Irak-İran hattındaki siyasal fay hatları önümüzdeki günlerde peş peşe kırılacaktır. Ortadoğu’da ciddi sarsıntılar yaşanacaktır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.