04 Aralık 2024
  • İstanbul8°C
  • Diyarbakır5°C
  • Ankara4°C
  • İzmir11°C
  • Berlin5°C

YENİ SULARDA

Mesut Yeğen

08 Ocak 2017 Pazar 14:18

IŞİD’in Ortaköy’de gerçekleştirdiği katliamın ardından oluşan ruh halleri ve kopan tartışma, Türkiye siyasetinin 15 Temmuz’un ardından ve bilhassa Yenikapı mitingiyle açıldığı suların çekilmeye başladığını gösteriyor. Galiba artık yeni sulardayız ya da yeni sulara doğru ilerliyoruz. Katliama verilen tepkilerin işaret ettiği ruh halleri ve Ak Parti münevverlerinde gözlenen panik benzeri şaşkınlık şuna işaret ediyor: ‘Batı, Gülen ve PKK/PYD tehlikesi’ üzerine bina edilen beka kaygısıyla felç edilen sekülerlerin başkanlığa, tek-adam rejimine gidişe ya da genel olarak ‘gidişata’ seyirci kalma, teslim olma hallerinde bir sarsıntı yaşanıyor. Belli ki birkaç ay öncesine göre daha çok vatandaş genel vaziyeti kendilerinden beklendiği gibi bir başına beka meselesi olarak görmemeye hazırlanıyor. Giderek daha çok vatandaş için ‘hayat tarzı endişesi’ başta olmak üzere başka meseleler de yeniden önemli olmaya başlıyor.

Bu ‘yeni’ durumu tetikleyenin Ortaköy’deki katliam olduğu açık, ancak biraz dolaylı bir yolla. Dolaylı bir yolla, çünkü IŞİD bu türden katliamları daha önce de yapmıştı ve malum önceki katliamlar Ortaköy katliamı sonrasında oluşan ruh hallerini üretmek şöyle dursun, beka kaygısını büyütmüştü. İzah etmeye çalışayım.

Ortaköy katliamıyla Diyanet açıklaması ya da yılbaşının hemen öncesinde yükselen bildik nefret tezahürleri arasında ‘organik’ bir bağ tabii ki yoktu. Kendi hesapları ayrı ama katliamı planlayıp gerçekleştirenlerin bu açıklamalar ve hallerden büyük ihtimalle haberleri yoktu, vardıysa da umurlarında değildi. Ama zaten sözünü ettiğim yeni sulara yelken açıldığını gösteren işaretler de katliamın bizzat kendisinden çok, katliamın bu kadar yakınlarda yapılabilmiş olmasıyla ve katliama verilen tepkilerle ilgili olarak ortaya çıktı. Ortaköy katliamı, 7 Haziran 2015’le devreye alınıp 15 Temmuz sonrasında iyice köpürtülen beka kaygısıyla gidişata teslim olan kesimlere iki ayrı şeyi bir defada göstermiş oldu: 1. IŞİD Suriye’de Arapları, Diyarbakır’da Kürdleri, Suruç’ta ve Ankara’da solcuları ve Alevileri, Antep’te yoksulları katletmekle kalmıyor memleketin ‘dokunulmazlarını’, İstanbul’un ‘varlıklı, seküler Türklerini’ de katledebiliyordu; 2. Memlekette yılbaşını bildiğince kutlayan birilerinin katledilmesine sevinen epey birileri vardı.  

Dolaylı yol dediğim bu. Bir süredir beka kaygısıyla mefluç bir biçimde memleketin gidişatını seyre dalan bir kısım vatandaş, IŞİD yeni bir katliam yaptığı için değil, IŞİD bu katliamı neredeyse evlerinin ortasında yaptığı ve memleketten birileri de bu katliama sevinebildiği için şimdi başka bir ruh halinde. Sekülerliğe yönelik her türden tahkiri ve tahakkümü IŞİD’le başlayıp halka halka her türden İslamcılıkla ilişkilendirmeye hazırlanan bir ruh hali bu.

Bu ruh hali Türkiye siyasetini yeni sulara sürükleyen ilk faktör. Bu ilk faktör kadar önemli, bu ilk faktörü büyüten bir de ikinci faktör var: Memleketteki seküler halleri ve vatandaşları IŞİD zihniyetiyle, selefi aklıyla görenlerin giderek çoğalması ya da böyle görenlerin daha görünür hale gelmesi. İslamcılığın İhvan formunun Arap Baharı’nda aldığı büyük yenilgi ve Suriye Savaşının gidişatı selefi aklı her yerde olduğu gibi Türkiye’de de büyütmüş görünüyor.

Ülke siyasetinin seyrettiği yeni sular, daha doğrusu seyrettiği sulara katılan yeni sular bunlar. Bu yeni suların büyümesinin, derinleşmesinin siyasi gidişatı etkilemesi işten değil, en başta da başkanlık kısmıyla ilgili gidişatı. Bu yeni sularda daha fazla seyretmek başkanlık senaryosunun uyarınca çalışmasını engelleyebilir. Bu yeni sularda daha fazla seyretmek beka kaygısıyla felç olmuş sekülerleri canlandırıp, civarlarını etkileyecek işlere girişmelerine ve sonuçta giderek daha çok kişinin başkanlık referandumunu beka meselesi haricindeki meseleler etrafında düşünmesine yol verebilir.

Ak Parti ve Erdoğan için bunu önlemenin neredeyse tek yolu var: Beka meselesine, milliyetçilik işlerine daha çok yatırım yapmak. Bu yatırım selefi zihniyetinin cazibesine kapılmış olan sert kesimlerin saldırganlıklarının esas hedefinin sekülerler olmasını bir süre daha erteleyebilir. 15 Temmuz’la beraber seyirci koltuklarına kurulanların olabildiğince büyük kısmı bu yolla yeniden eski konforlarına dönebilir. Lakin, gidişat ya da ‘büyük resim’ bunun kolay olmayacağını gösteriyor. Suriye’deki savaşın gidişatı Türkiye’de selefi aklın cazibesini arttırmaya ve IŞİD’i Türkiye’ye karşı daha saldırgan kılmaya devam edecek görünüyor. Bu olursa, Türkiye siyasetini Batı ve Kürd Meselesi merkezli bir beka kaygısıyla çekip çevirmek, başkanlık koşusunu bu kulvara sıkıştırmak iyice zorlaşır. (IMPNews)

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.