YENİ KÜRT STRATEJİSİ
Tarhan Erdem
26 Mart 2012 Pazartesi 07:21
Yeni strateji ve kararların, kelimeleri ve tümleçleri sanki olumsuz yorumlanması istenerek seçilmiş!
Hükümet kaynaklı Kürt meselesi çözümü için ‘yeni strateji’, geçen hafta sonunda yayımlandı.
Yeni strateji ve kararların, kelimeleri ve tümleçleri sanki olumsuz yorumlanması istenerek seçilmiş!
Başbakan, Güney Kore için uçağına binmeden önce de aynı üslupla konuştu: Terörle ilgili bir soruyu, “Mücadeleye devam” diye cevapladı. Oysa metinde, “PKK, silahlı eylemlere devam ettiği sürece silahlı mücadele devam edecek” diye yazılmıştı. ‘PKK silahlı mücadeleye devam ettikçe’ koşulunun konulmasından benim anladığım, PKK’nın izleneceği, tetikten elini çektiğinde vurulmayacağıdır.
Öcalan ve Kandil muhatap alınmayacak
Bu anlayış ve belirlemeyle on maddelik stratejiyi, benim anladığım gibi yazayım:
“Anayasada, kimlik ve yönetim biçimi isimlerine yer verilmeden, insan hakları ve eşit vatandaşlık esas alınacak.
Yerel yönetimler güçlendirilecek.
Sivil toplum işbirliğiyle, halkın PKK baskısından kurtulması için çalışılacak.
Silahlı eylem yapılmazsa PKK mensuplarına uygulanacak işlem belirlenecek ve Kandil’le silah bırakma konusu görüşülecek.”
Önce ‘muhatap’ ve ‘çözüm yeri’ üzerinde durmalıyız. Birçok gazete ve yazar, Öcalan ve Kandil’in devredışı bırakılıp muhatap alınmayacağına önem verdiler. Strateji metni, ‘Öcalan ve Kandil’in’ dikkate alınacağını, ancak ‘muhatap olarak’ kabul edilmeyeceğini göstermektedir.
BDP üstesinden gelecektir
Her mesele gibi, Kürt meselesinin de çözüm yeri Meclis olarak görülürse, stratejideki bu cümlelerin, Meclis’teki Kürt partisi BDP’ye işaret ettiği açıktır.
BDP’nin, Öcalan ve Kandil’in temsilcisi olması, BDP’yi yalnız bilinen liderlerin değil, bütün Türkiye Kürtlerinin temsilcisi durumuna taşır.
BDP böyle bir görevi kabul etmeye, üstlenmeye, yürütmeye ve sonuçlandırmaya hazır mıdır? Ehil midir? İmkânları var mıdır? Göreceğiz!
Benim kanım, sorumluluk duygusuyla davranır ve hazırlanırsa BDP’nin bu görevin üstesinden geleceği yönündedir.
BDP’nin Kürtlerin temsilciliği görevini kabul etmesi durumunda, iktidar dışındaki partilerin tutumunun ne olacağı hakkında şimdiden bir şey söylemek zordur.
Stratejinin çok önemli, hatta hayati konusu, “Yargısal sorumluluğu olmayanlarla ilgili, nasıl bir prosedür uygulanacağı belirlenecek” cümlesinin gerisindeki düşünce ve kararlardır.
Çözümdem sonra Kürt liderlerinin statüsü
Gerçekte hükümet yeni anayasa, yasa ve yönetmeliklerle insan hakları ve yerinden yönetim konularında ilerleme sağlayabilir. Bunların yapılamıyor oluşunun nedeni, Türk ve Kürt halkındaki güven eksikliği ve elinin tetikten çekilmemiş olması kadar, yıllardır Kürt siyasetini yöneten ve elinde tutanların, çözümden sonraki hangi statüyle girecekleridir!
Gerçek Kürt liderlerinin çözüm sonrası, bir yerlere gidip oturacaklarını kabul edemeyiz. Sayıları beş ila onu geçemeyen bu liderler, çözümle birlikte siyasal hakları iade edilmiş olarak halkın içine girebilmelidirler. Ondan sonrası, kendi istekleri, güçleri ve halkın takdirine bağlıdır.
Stratejideki “Yargısal sorumluluğu olmayanlarla ilgili nasıl bir prosedür uygulanacağı belirlenecek” ibaresinin, “Kürt liderleri için bir çözüm bulunacak” olarak anlaşılmasının doğru olduğunu sanıyorum.
Stratejinin belirsiz olan yanı “Yerel yönetimler güçlendirilecektir” ibaresidir. Bir kez daha yazayım: Ülkemizin olmazsa olmaz ihtiyacı, ‘yönetimin güçlendirilmesi’ değil, bireyden başlayan ve halka dayalı bir yönetimin kurulmasıdır.
Son 36 kanun hükmünde kararnamenin çıkışı, yerinden yönetime geçilmesi ve demokratikleşme gibi, Kürt meselesinin çözümünü de zorlaştırmıştır.
Bunları iyimserliğimle birlikte, Kürt meselesinin herhangi bir siyasal hedef için ertelenmesi olanağının bulunmadığı inancıyla yazdım!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.