YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYOR
Hilal Kaplan
11 Temmuz 2011 Pazartesi 11:27
Başbakan Erdoğan, 61. hükümet programını açıkladı. Programın başlıklarına ve içeriğine baktığınızda gerçekten umut ve heyecan verici yeni bir dönemle karşı karşıya olduğunuzu hissediyorsunuz. Sıradan gitmek gerekirse:
"Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır" diyen Başbakan Erdoğan, bugüne kadar iktidarında gerçekleştirilen reform ve atılımları isabetli bir biçimde şöyle özetliyor: "Bugün artık Türkiye'de siyasetin alanı daha geniş, ekonomi daha büyüktür."
Adalet ve kalkınma ismiyle müsemma olarak, geçmişe nispetle, hem siyaset alanındaki serbestleşmeyi hem de ekonomik alandaki büyümeyi gözleri AK Parti nefretinden körelmemiş herkes teslim ediyor olsa gerek.
"AK Parti hükümeti 80 milyonun hükümetidir. Tek bir kişi dahi olsa her vatandaşımızın değerlerine yaşam tarzına saygı göstermeye devam edeceğiz."
Bugüne kadar AK Parti'ye genelde en hak etmediği yerden, "yaşam tarzı savaşları" bağlamında eleştiri getirildi. Bu sebeple Başbakan'ın, balkon konuşmasında olduğu gibi, vatandaşların yaşam tarzlarına duydukları saygıyı dillendirmesi oldukça önemli. Bu yaşam tarzlarının yeni anayasa çerçevesinde garantiye alınacağı beklentisi de oldukça yüksek. Bu yönde bir "ayrımcılığa karşı yasa"nın hazırlanmasının gayet olumlu ve gerekli bir adım olacağı kanaatindeyim.
"Bazı AB ülkelerinin objektif kriterlerden uzak yaklaşımları süreci olumsuz etkilese de biz çabamızı sürdürüyoruz. Zaman ülkemizin lehine işleyecektir."
Yukarıdaki ifade haklı bir özgüveni yansıtıyor. AB üyesi olmanın ülkede istikrarı ve büyümeyi sağlamaya yetmediğini komşumuz Yunanistan vesilesiyle bir kez daha görüyoruz. Dolayısıyla AB'nin tek alternatif olmadığının farkında olarak ancak bu süreçten de vazgeçmeden çaba sarf etmeye devam etmek bence de doğru bir yöntemdir.
"Denizi geçtik derede boğulmayacağız. Çoğulcu ve özgürlükçü demokrasiyi yüceltmek için milli birlik ve kardeşlik projemizin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Ret ve inkâr politikalarını sona erdirdik. Asimilasyon politikalarını tamamen bitirme yolunda adımlar attık."
Yeni anayasa sürecine paralel olarak Kürt meselesinde de PKK'nın silah bırakmasıyla sonuçlanması umut edilen tarihî bir döneme giriliyor. Bu dönemi hayırlısıyla sonuca ve dolayısıyla barışa ulaştırmak için AK Part'nin red ve inkâr döneminin bittiğini ancak hâlen asimilasyonu engellemek amacıyla adım atılması gereken alanlar olduğunu teslim etmesi doğru ve müspet bir tutumdur. Hâlen anayasadaki vatandaşlık tanımından eğitim sistemimize kadar etnisite-merkezli bir devlette yaşadığımız düşünülürse, bundan sonraki süreçte yapılacak icraatler de asimilasyondan tamamıyla vazgeçildiğinin nişanesi olacak.
"Kürt sorununun çözümü için çok önemli adımlar attık. Tarihi reformlar gerçekleştirdik. Bizim çözüm politikamızın odağında insan var. Attığımız adımlar toplumun bir kesimine yönelik değil tüm Türkiye içindir. O yüzden diyoruz ki, "Biz hep birlikte Türkiye'yiz."
Bu kısımdaki mesaj BDP'ye. Şiddete mesafe koyabilen, yapıcı bir politika üretmesi ve demokratik açılıma omuz vermesi için bir çağrı. Tabii demokratik açılım başladığından bu yana 3.000'i aşkın BDP'linin içeride olduğu düşünülürse güven tesis etmek için karşılıklı adımlar atılması gerektiği de bir gerçek. BDP demokratik özerkliği öncelikli şart olarak sunar, hak ve özgürlükler alanının genişlemesine ve temelde yeni anayasaya destek olmazsa; Kürt meselesinde barışçıl bir çözüme ulaşmak oldukça zor. Kürt meselesinde halk tarafından söz söyleme hakkı verilmiş iki partinin bu fırsatı birbirlerini düşmanlaştırmadan değerlendirebileceğini umuyorum.
Hükümet programı bağlamında yeni anayasa sürecine dair görüşlerimi nasipse Çarşamba günü paylaşacağım.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.