YENİ ANAYASA, NASIL YENİ OLUR?
Hilal Kaplan
27 Mayıs 2012 Pazar 08:16
Meclisteki yeni anayasa çalışmalarının ilk adımı olan uzlaşma komisyonundan pek ümitvar değilim. Zira komisyondaki partilerin daha masaya oturmadan açıkladıkları "kırmızı çizgiler"inden oluşan tablo pek de uzlaştırılabilecek bir görüntü arz etmiyor.
Kırmızı çizgilere baktığınızda CHP ve MHP'nin aslında yeni anayasa adı altında 1982 anayasasını aynen devam ettirmek istediğini görmek mümkün. Hâlbuki yeni anayasa yapımı, devletin yeniden tanımlanmasını ve yapılandırılmasını, devlet-vatandaş ilişkisinin yeniden düzenlenmesini gerektirir. Bu minvalde darbecilerin arzu ettiği devlet ve vatandaş anlayışını yansıtan mevcut anayasanın ilk üç maddesinin aynen muhafaza edilmesini "kırmızı çizgi" olarak savunan partilerle nasıl bir uzlaşmaya varılabilir? Varılsa bile o anayasanın yeni olduğundan bahsedilebilir mi?
BDP'nin kırmızı çizgilerine bakıldığındaysa anayasadaki vatandaşlık tanımı, anadilde eğitim ve özerklik meselesi var. Anayasadaki ki "Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür" ifadesinin, "Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes din, mezhep, ırk, etnik köken, cinsiyet, kültür ve benzeri hiçbir fark gözetilmeksizin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır" diye değiştirilmesini teklif ediyorlar. Meclisteki partiler içinde herkese "Türküm de" baskısı yapan sadece MHP kaldığından, "Hep birlikte Türkiye'yiz" diyen Ak Parti'yle ve "Yeni CHP"yle bu maddede anlaşmaya varılmaması için bir sebep yok sanırım.
1982 Anayasası'nda anadilde eğitim önünde engel oluşturan 42. Madde şöyle: "Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez." Anadilde eğitimle alakalı yapılması gereken düzenleme anayasadan ziyade, Tevhidi Tedrisat Kanunu gibi alt düzenlemelerde olduğundan, önümüzdeki dönemde anadilde eğitim hakkına engel çıkartacak bir madde olmaması yeterli sayılabilir. Seçmeli Kürtçe dersinin müfredata girdiği ve üniversitelerinde pek çok Kürtçe öğretmeninin yetiştirildiği bir ülkede zaman içinde, talep edildiği takdirde anadilde eğitime de imkân sağlanacağı kanaatindeyim.
Ayrıca aynı maddenin başlangıcındaki "Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkilapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz" anlayışının da yeni anayasada yeri olmaması gerektiğini kaydetmekte fayda var. Eğitimin, tüm sistemi hâlen 3 Mart 1924'te çıkarılmış ve medrese ya da mahalle mektebi gibi alternatif tüm eğitim olanaklarını yok etmiş Tevhidi Tedrisat Kanunu'nun düzenlediği düşünülürse, yeni anayasa yapımından sonra ilk el atılması gereken alanlardan birisini şüphesiz eğitim sistemimiz oluşturmalı diye düşünüyorum.
İnşallah devam edeceğiz.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.