‘YEMİNLER EDİLDİ, YIKILACAK SİLİVRİ’
Roni Margulies
15 Aralık 2012 Cumartesi 08:19
Silivri’de Ergenekon davasında ne yargılanıyor?
Çarşamba günü duruşmayı izleyen CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce’nin değerli görüşlerine başvuralım:
“Bu topraklar ilk kez böyle bir mahkemeye tanıklık ediyor. Savcısı AKP, tanığı PKK, yargılanan Türkiye’dir.
Savcısının başbakan olduğu bir dava. Sahte düzmece belgelerle insanlar içeride tutuluyor. Burada bir yargılama yapılmıyor.
Bu Cumhuriyet’le hesaplaşmadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kökünü kurutmak için uydurulmuş bir davadır.”
Duruşmayı başka kimler izledi?
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, genel başkan yardımcıları Umut Oran, Gürsel Tekin, Bülent Tezcan ve Gökhan Günaydın, aralarında Süheyl Batum ve İlhan Cihaner’in de bulunduğu 40’a yakın CHP milletvekili, CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, CHP’li Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal. Ve barikatların üzerine en ön saflarda atılan Tarık Akan, Rutkay Aziz, Ataol Behramoğlu ile Bedri Baykam gibi sanatçılar ve modacı Barbaros Şansal.
Duruşma salonuna giremeyip dışarıda bulunan binlerce kişiyi Silivri’ye kimler getirdi?
CHP, İşçi Partisi ve Atatürkçü Düşünce Derneği.
Niye getirdiler?
CHP Milletvekili Bülent Tezcan’a göre, çünkü “Mustafa Kemal'in askerleri yalanın iktidarını bozacak”.
Bir başka meczuba göre, “Silivri, Türkiye'nin Tahrir’i”.
İşçi Partisi Genel Başkan Vekili, “Yeminler edildi, yıkılacak Silivri” sloganları arasında, “Atatürkçü devrimci güçleri birleştirecek miyiz? İşçi Partisi’ni, CHP’yi, DSP’yi, MHP’yi birleştirecek miyiz? Bizler İlker Başbuğ’uz, bizler oradaki herkesiz, hepimiz Atatürk gibi olacağız” diye konuşmuş kalabalıklara.
(İP, CHP ve DSP’yi “devrimci güçler” olarak düşünmek yeterince komik değilmiş gibi, bunlara MHP’yi eklemek gerçekten dâhiyane bir fikir!)
Yukarıda alıntıladığım sözlerden anlaşılıyor ki, CHP, İP ve ADD “Bu dava uzun fazla sürdü”, “Bu davada hukuksuzluk yapılıyor” veya “Sanıklar iddianamede belirtilen suçları işlememiştir” demek için gitmemiş Silivri’ye.
Ne için gitmişler?
Ergenekon davasının “Türkiye Cumhuriyeti’nin kökünü kurutmak için uydurulmuş bir dava” olduğunu düşündükleri için.
“Mustafa Kemal'in askerleri”ni savunmak için.
“Atatürkçü devrimci güçleri birleştirmek” için.
Deseler ki, “Darbe girişiminde bulunmak, seçilmiş hükümeti silah zoruyla devirmeye yeltenmek, darbeye zemin hazırlamak için boktan işler yapmak suçtur. Bu sanıklar bu suçları işlemişse, hapiste sürüm sürüm sürünmelidirler, ama biz işlediklerine inanmıyoruz”, itirazım olmaz.
Ama öyle demiyorlar. “Uydurulmuş” bir dava diyorlar. Böyle bir dava olamaz diyorlar.
Ne demek bu?
“Asker istediği zaman darbe yapabilir, bazı hükümetleri devirmek meşrudur, asker yargılanamaz” demek.
Böyle düşünenler olası bir darbenin tabanını oluşturur. Demokrasinin, özgürlüğün, adaletin düşmanlarıdırlar. Bunlar var oldukça, darbe olasılığı da var olacaktır.
Ama sorun sadece bunlar değil.
AK Parti hükümeti ve Başbakan da, en az eşit ölçüde sorun.
Burası Türkiye olduğu için, yargı bağımsız filan olmadığı için, savcılar ve hâkimler siyasî iradeyi arkalarında görmedikleri takdirde şuradan şuraya adım atmazlar.
Başbakan, “İlker Başbuğ’un cezaevinde olmasından üzüntü duyuyorum” dediği anda hâkimlere mesaj vermiş ve Ergenekon davasını da, ilişkili diğer davaları da gebertmiştir. Hrant Dink davasını geberttiği gibi.
Mustafa Kemal’in askerlerini ve yüce Türk devletinin hizmetkârlarını koruyanlar sadece CHP, İP ve ADD değil.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.