21 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara15°C
  • İzmir19°C
  • Berlin0°C

YASEMİN’DEN TARAF

Sezin Öney

15 Aralık 2012 Cumartesi 08:16

Taraf’ın yolculuğunda dönüm noktasındayız belli ki...

Taraf
açısından, Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’ın ayrılışları, doldurulması olanaksız bir boşluk yaratacak kuşkusuz. İyisiyle kötüsüyle, çok kişi çok emek verdi Taraf’a, ama gazeteyi bildiğimiz hâliyle onlar yarattılar ve yaşattılar.

Çok küçük bir ekip, çok büyük imkânsızlıklarla, büyük özveriyle çıkardı bu gazeteyi. Herkesin, çalışanların pek çok derdi oldu ama hep devam edildi, tutunuldu, dayanıldı. Çoğunluk, para almadan aylarca çalıştı; mesaili olarak gazeteye gidip gelen, haber peşinde koşanların müthiş emekleri var bu gazetede.

Ahmet Altan
ve Yasemin Çongar, gazetenin yaşadığı sorunları hep göğüslemek, yüklenmek zorunda kaldı. Hem yazar, hem editör, hem idareci, hem muhasebeci olmak da kimsenin harcı değil.

Benim de gazeteye kırgınlıklarım herkes gibi olmuştur; ancak, beni bir yazar olarak Taraf yarattı. Bana bu şansı, Yasemin Çongar verdi. Onun için, benim hayatımı değiştirdiği için, ona şahsen teşekkür borçluyum.

Yasemin’i, Milliyet’te ben yeni yetme bir muhabirken tanıdım. Bizler, çok heyecanlı bir dış haberler servisi olarak, ortalıkta koşuşup dururken, gazetede tanıdım Yasemin’i. Washington’dan İstanbul’a geldiğinde bizi hep ziyaret eder ve büyük bir ilgiyle bizimle konuşur, hatırımızı sorar, mesleki olarak bizi müthiş cesaretlendirirdi.

Ben, Milliyet’ten ayrıldıktan sonra görüşemedik; derken, ABD’nin Irak’ı işgali gündeme geldiği günlerde, Yasemin’e uzun uzun postalar atmaya başladım.

2003’te, Meclis’ten tezkere çıktı çıkmadı tartışmaları yaşanırken; eğer ki, tezkere çıkmazsa, Türkiye’nin geleceğinin “nesiller boyu heba edileceği” söylemleri medya genelinde öyle bir aşırılıkla pompalanıyordu ki, Irak’ın işgali fikrine dehşetle bakan bir “sıradan vatandaş” olarak çok bunalıyordum.

Medyanın hâline kızgınlığımı da, hiç de alakasız biçimde, Yasemin’den çıkardım.

Ona uzun uzun yazarak, “Yıldızlar, Çizgiler ve Ötesi” köşesinde, çok “tarafsız” durduğunu, tezkere konusunda Washington’daki görüşleri hiç yorumsuz aktararak, Türkiye’de “savaş yanlısı” çizgiyi farkında olmadan desteklediğini öne sürdüm.

Ben hâlâ yeni yetmeydim ve Yasemin’e haksız bir eleştiri getiriyordum. Onun köşesinde yapmaya çalıştığı, “olması gerektiği gibi” gazetecilikti. Kendi görüşleriyle eğip bükmeden, Washington’un havasını, tavrını, orada ne olup bittiği aktarıyordu.

Bugün fena hâlde eksikliğini çektiğimiz “gerçek dış haberci” çizgisindeydi.

Yasemin, hiç de alınmadı; oturdu uzun uzun cevaplar yazdı, kendisini, gazetecilikteki duruşunu anlatmaya çalıştı.

Aradan gene yıllar geçti; 2007’de, bu sefer Büyükanıt’ın Genelkurmay başkanlığı döneminde yükselen tansiyon ile beraber muhtıraya giden süreçte Yasemin ile yazışmaya başladık.

Ondan özür diledim o zaman; 2003’te hata ettiğimi, ayrıca muhtıra konusunda hiç de “tarafsız” davranmadığını yazdım ona.

O zamanlar, gazetecilikten kopmuş, akademik hayatın başında bocalıyordum; bir kere gazeteci, her zaman gazeteci derler ya, bir kere gazeteciliğin tozunu yutan, uzağında da kalamıyor.

Yasemin, Taraf’ta yazmama önayak oldu; böylece her bakımdan da, kaderimi değiştirdi.

Taraf
’ın ilk çıktığı yıllarda, sürekli Budapeşte’den ona yazıp durup, “gazete öyle olsa böyle olsa” yorumları yaptığımı şimdi, yüzüm kızararak anımsıyorum.

İşin doğrusu, Milliyet’te bizim büyüklerimiz olan yazı işlerinden Doğan Akın, yazarlardan Yasemin, dış haber editörümüz Sinan Gökçen gibi kişiler, mesleği Cumhuriyet gibi yerlerin tedrisatından geçerek öğrenmişti. Eğer mesleki olarak bir şeyler yapabiliyorsak bugün, onların o zaman bize örnek olması, öğretmenlikleri sayesindedir.

Taraf
’ın değil sadece, Türkiye’de basının kaybıdır Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’ın gazeteden ayrılması.

Elbette Taraf, çok daha iyi bir gazete olabilir, Yasemin de muhabir kökenli bir gazeteci olarak, Milliyet’te bizim tanık olduğumuz mesleki başarılarını, idarecilik de yapmaya çalışmadan tekrarlayabilirdi.

Tüm hataları, eksiklerine rağmen Taraf, Türkiye’nin tarihini değiştirdi.

Bugün artık, cesur bir manşet atılıp da, “taraflı” olunması gerektiğinde de, Yasemin ve Ahmet Altan’ın eksikliği hissedilecek.

Keşke sadece onlar değil, yolda kaybedilen Ümit Kıvanç, Nabi Yağcı ve Ayşe Hür gibi kıymetli yazarlar da, Taraf’ta olsaydı.

Türkiye’de siyasetin “ayabilmesi” için her zamankinden fazla onların pusulasına ihtiyacı var.

“Oh olsun” diyen çok gazeteci var; ancak, onlar gazetecilik için ne yaptı acaba?

Yasemin ve Ahmet Altan, en azından denediler.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.