18 Mayıs 2024
  • İstanbul14°C
  • Diyarbakır18°C
  • Ankara14°C
  • İzmir17°C
  • Berlin13°C

YARGI DEĞİŞİME UYABİLECEK Mİ?

Tarhan Erdem

28 Ekim 2013 Pazartesi 08:46

KCK davası 2009 yılından beri sürüyor. Çarpıcı fotoğrafı hatırlayacaksınız: Sıralanmış elleri kelepçeli birçok insan, sıranın sonu fotoğrafın dışında; önünde durdukları bina duruşma salonunun yanı; birçoğunun belediye başkanı olduğu açıklanan bazılarının koluna bir polis girmiş; sıradakiler tutuklanan ilk KCK’lılar.

Açılımı ‘Koma Ciwaken Kurdistan’ (Kürdistan Topluluklar Birliği) olan KCK, Mayıs 2005’te Abdullah Öcalan tarafından kuruldu. Türkiye dışında İran, Irak ve Suriye’de PJAK (Kürdistan Özgür Yaşam Partisi), PÇDK (Kürt Demokratik Çözüm Partisi) ve PYD (Demokratik Birlik Partisi) adlarıyla çalışıyor. HPG (Halk Savunma Güçleri) adında silahlı eylem yapan kolu da var.

KCK’nın devlete benzer yapısı, yayımlanmış sözleşmesinde (tüzüğünde) ayrıntılı biçimde anlatılmıştır.

İlk tutuklamalar, Diyarbakır ve İstanbul’da, 14 Nisan 2009’da başladı; kısa zamanda Van, Erzurum, Malatya gibi birçok ile yayıldı.

Tutuklamaların, KCK adlı bir örgüte bağlı olarak, devletin birliğini ve bütünlüğünü bozan fiiller içine girmek, çalışma hürriyetini, öğrencilerin okullara gitmesini engellemek ve yurttaşları bu suçlara azmettirmek, belediye başkanlarına politika telkin etmek, devlet inşaatlarını engellemek, makine yakmak, işadamlarından para toplamak gibi benzeri suçlamalarla yapıldığı bildirildi.

İddialara göre, tutuklanan kişi sayısı 3 ile 5 bin arasındaydı.

İlk duruşmalar, ‘anadilde savunma’ isteğinin reddedilmesi nedeniyle 2013 başına kadar düzenli yapılamadı.

Bu yılın nisan ayı sonunda 4’üncü yargı paketinin yürürlüğe girmesiyle, mayıs ayından sonraki duruşmalarda tutuklamalar kaldırılmaya başlandı, henüz davalarda nihai kararını açıklayan mahkeme haberi okumadım.

Baştan beri KCK davasının ‘siyasal’ olduğu söylenmektedir. Siyasal dava deyiminin çeşitli anlamları var, tanımlayalım:

Siyaset, ülke yönetimiyle ilgili düşünce ve eylemlerdir. KCK da Kürt halkının yönetimiyle ilgilidir; siyaset yapmaktadır ancak iktidar partisinin politikalarına karşı görüşlerin söylenmesi ve yaygınlaştırılması, şiddet davet etmedikçe, aşağılama içermedikçe suç değildir.

Eğer, iktidarı eleştiren, görüşünün ve politikalarının yanlışlığını söyleyen ve yazan, bunu toplantı ve yürüyüşlerde değişik araçlarla açıklayan yurttaşlar hakkında soruşturma başlatılıyor ve şüpheliler tutuklanıyorsa, soruşturma, tutuklama ve diğer işlemler siyasal sayılır; yani iktidarın karşısındakileri cezalandırmak amacıyla yargılama demektir siyasal dava.

Yargı organlarının böyle bir soruşturmanın parçası, öncüsü veya aleti olması, devlet ve demokrasi ayıbıdır; buna karşı bütün yurttaşların ayağa kalkmaları, hakları olmasından ilerde, görevleridir.

Böyle yaklaştığımızda KCK nedir? Siyasal bir dava mıdır, yoksa siyaset adamlarının politika anlayışlarının hayata yansıması mıdır?

İddianamelerde yazılan olayları, 2009 yılındaki yasaların eleğinden, o günlerin özgürlük ve demokrasi anlayışıyla geçirmeli miyiz?

O günler çok geride kaldı; aynı yasalar yok, aynı anlayış hiç yok.

Yasaların bir kısmı değişti, değişmeyenler o kadar uzakta kaldılar ki; bugün kullananlara, çok az kimse o yasayı hatırlayıp hak verir.

İsim yazarak, olay zikrederek bir sanığın yargılanmasına veya tutuklanmasına değil; beş yıl önceki bir olayı, o gün söylendiği anlamda, “terör suçudur” ya da “anayasa düzenine karşıdır” diye nitelendirmenin yanlışlığına işaret etmek istiyorum.

Beş yıl önceki bir olayın faili de faili yargılayan da o günlerin değerlendirmesini tekrarlayarak bugün ortama uyum sağlayamazlar. Yasalar yürürlüktedir, doğru; ancak bazı yasaların bazı maddelerinin eski güçlerini kaybettikleri de doğrudur.

KCK Sözleşmesi de Türkiye’deki Kürtler için bir hayli geride kalmıştır. Kürtlere ‘statü’ sağlanması, devletle ‘görüşme’ yapmasından bahsedilen Öcalan’ın masasındadır. HDP ve BDP’nin siyasal mücadelesi, beş yıl öncekinden çok farklı bir düzeye çıkmıştır.

Yargı bu değişime ayak uydurabilecek midir?

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.