29 Nisan 2024
  • İstanbul15°C
  • Diyarbakır25°C
  • Ankara20°C
  • İzmir21°C
  • Berlin21°C

YAKLAŞMAKTA OLAN

Mesut Yeğen

10 Nisan 2016 Pazar 15:50

 “Yaklaşıyor yaklaşmakta olan” ve hayırlı bir şeye benzemiyor. Türk tipi başkanlıktan, milli ve yerli rejimden söz ediyorum. Yaklaşıyor olan yaklaştığında, milli ve yerli rejimimiz kurulduğunda, kıyamet kopmayacak belki, ama “bildiğimiz Türkiye” de olmayacak, bu belli. Muhalif olmanın daha zor, vatandaşlıktan çıkarılmanın daha kolay olacağı bir Türkiye’ye geçecek görünüyoruz, yaklaşmakta olan yaklaştığında.

Peki ama olacak olanlar pek parlak değilken nasıl oluyor da yaklaşmakta olanın yaklaşması durdurulamıyor. Cevabım şu: Milli ve yerli rejim, çoklarınca sanıldığı ve resmedildiği gibi Erdoğan ve inanmışları istediği için bunca yaklaşmış değil; en azından sadece ya da esas olarak bundan dolayı değil. Milli ve yerli rejim, Erdoğan ve inanmışlarının haricinde başka pek çoklarınca da istenildiği, tek çare olarak görüldüğü için yaklaşıyor; bir de milli ve yerli rejimi istemeyenler ürkek, kifayetsiz ve basiretsiz oldukları için.

Bir zamandır yazıyorum, Türkiye’de artık yeni bir müesses nizam, bu yeni müesses nizamın yaslandığı yeni bir milli hayal var. Erdoğan ve Ak Parti’nin büyük kısmını, MHP’nin büyük, CHP’li sekülerlerin önemli bir kesimini ve güvenlik ve Dışişleri bürokrasisini yan yana getiren bir müesses nizamla ve cümle alemin bize düşman olduğu vehmine dayalı bir milli hayalle yaşıyoruz bir zamandır. Yaklaşmakta olan milli ve yerli rejimi her geçen gün daha çok yaklaştıran bu yeni müesses nizamdan ve milli hayalden başkası değil. Demem o ki, milli ve yerli rejim arzusu ne Erdoğan ve inanmışlarına sınırlı görünüyor, ne de geçici olacağa benziyor. Aksine, söz konusu arzu hem kuvvetli hem de sürekli olacak görünüyor, çünkü kuvvetli bir milli hayale, milli hayalin köklü bir biçimde yenilenmiş olmasına yaslanıyor.

İzah etmeye çalışayım. Bugün memlekette pek çok kişi ve kurum, 2. Dünya Savaşından bugüne, neredeyse altmış senedir, Türkiye’ye kendisini hem bölgesel hem de uluslararası düzlemde güvende hissettiren sigortalara eskisi kadar güvenmiyor. NATO içinde olmak ve AB ya da Batı dairesinde kalmak memleketin hem devletlularının hem de sıradan insanlarının epey bir kısmınca eskisi kadar güvenilir bulunmuyor. NATO, AB, Batı, her neyse o, bugün pek çok kişi ve kurumun nazarında, Türkiye’nin Tunus’tan Suriye’ye uzanan havalide ağabeylik yapmasına engel olan, Irak’ta ve Suriye’de ve tabii ki Türkiye’de de Kürdleri destekleyen ve iki bölgesel rakip İran ve Rusya karşısında Türkiye’ye rahatlatıcı bir destek vermekten imtina eden bir mahfil. Türkiye’nin büyümesini engellemekle kalmayıp, bütünlüğünü tehdit eden, en azından dert etmeyen bir mahfil. Türkiye’yi milli hayalini yenilemeye ve bu yenilenmiş milli hayal etrafında bir müesses nizam kurmaya sevk eden Batı’ya dair bu yeni tespit; aslında yeni değil de, yeniden canlandırılan tespit, bu tespitten doğan endişe. Osmanlıcıları Cumhuriyetçilere, İslamcıları Kemalistlere raptiyeliyecek kadar kuvvetli bir endişe.

Sözünü ettiğim endişeye dayalı milli hayalin peşine düşenler gerçekten de Erdoğan ve inanmışlarından ibaret olsaydı milli ve yerli rejim bu kadar yakınlaşmazdı. Ama galiba şunu görmek durumundayız: 2003’ten beri hem bölgede hem de Türkiye’de olan bitenlere bağlı olarak Türkiye’nin Cumhuriyetle birlikte temelleri atılan müesses nizamının önemli aktörleri ve bu aktörlerin inanmışları Türkiye’nin Batı alemi içindeki yerinden artık emin değiller. Daha doğrusu hiç bir zaman tam emin olamamışlardı ama şimdi iyice emin değiller. Hep tekinsiz olmuş bir bölgede eskisinden daha az korunaklı ve daha yalnız oldukları zannındalar. Milli ve yerli rejimi bunun için istiyorlar, bu durumla ancak milli ve yerli bir rejimle, kuvvetli ve kararlı bir liderle başa çıkabileceklerine inandıkları için.

Hülasa, Batı’nın 2003’ten beri yapıp ettiklerinden endişe edenlerle 2011’den beri yapıp ettiklerinden endişe edenler, enerjilerini ve endişelerini birleştirmiş görünüyor. Yaklaşmakta olanı, milli ve yerli rejimi yaklaştıran bu endişe sarmalı, başka bir şey değil. (bashaber)

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.