WASHİNGTON, DAVUTOĞLU İÇİN NE DEDİ?
Amberin Zaman
12 Mayıs 2016 Perşembe 00:02
Washington’un Türkiye gündemindeki tek konu Suriye. Aleni saray darbesi ile emekli edilen Davutoğlu’dan sonra kimin başbakan olup olmayacağı ABD’de pek merak uyandırmıyor. Çünkü genel kanaat ‘fark etmez.’ İpler zaten Erdoğan’ın elinde ve an itibarıyla bir rakibi yok. Emin olun, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu görevlerinden uzaklaştırılsaydı daha fazla dert edilirdi. Zira güncel ilişki akışındaki kilit isim onlar. Aslında ABD’deki endişe şu: Saydığım isimler, Erdoğan’ın daha da gözüne girebilmek adına ne kadar ileri gider?
Dediğim gibi Washington’un tek derdi IŞİD. IŞİD ‘yenilgiye uğratılana’ dek, ABD’li yetkililerden Türkiye’de insan hakları, basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı gibi ‘ayrıntılar’ konusunda ‘endişe’ sözcüğünden öte bir tepki beklenmemeli. Hem Mısır’ı cehenneme çeviren Sisi’ye göz yuman Washington, Türkiye’ye neden dil uzatsın ki?
1988 yılından beri Afganistan ve Pakistan’da görev yapan dünyaca ünlü İngiliz savaş muhabiri Christina Lamb’a göre uzatmalı.
Geçtiğimiz gün Washington’daki düşünce kuruluşlarından Wilson Center’da bir konuşma yapan Lamb, bu bağlamda Pakistan ve El Kaide lideri Usame bin Ladin vakasına değindi.
Yıllarca cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Pakistanlı general Pervez Müşerref, ABD’nin Bin Ladin obsesyonunu nasıl fırsata çevirdiğini, El Kaide’yle ‘mücadele’ karşılığında ABD’den milyarlarca dolar yardımı nasıl aldığını hatırlattı. Taliban’la içli dışlı olan Pakistan istihbaratı Abbotabad kentinde 2011 yılında ABD özel kuvvetleri tarafından bir evde yakalanıp öldürülen Bin Ladin’in nerede olduğunu bilmiyor muydu? Bal gibi de biliyordu. Ama Bin Ladin yakalanmadığı sürece dolarlar akıyordu. Pakistan önemini koruyordu. Lamb, bu örnekleri sıralarken, ABD’nin IŞİD’den ötürü, benzer şekilde Erdoğan’a fazlasıyla müsamahakâr davrandığını iddia etti.
Tabii, Ankara tam tersini düşünüyor. ABD’nin güvenli bölge çağrılarına kulak tıkaması ve YPG ile süren işbirliği AKP iktidarını çıldırtıyor. Bu ‘çılgınlığın’ tezahürü Şubat ayında Türk tarafından YPG’nin günlerce top ateşine tutmasıyla vücut bulmuş, Washington’da alarm zilleri çalmaya başlamıştı. Üstüne TAK’ın Ankara’daki bombalı saldırıları gelince, Washington Türkiye’nin serzenişlerine kulak asmaya başladı. Neticesi sahada hissediliyor.
Türkiye destekli muhalifler bir ileri bir geri
ABD son bir aydır Türkiye’nin himayesindeki Arap muhaliflere destek veriyor. Amaç IŞİD’in kontrolünde bulunan 98 kilometrelik sınırını (buna Mare-Cerablus hattı deniyor) ele geçirmek.
Fakat aralarında cihatçı Ahrar El Şam üyelerinin de bulunduğu Türkiye destekli muhalifler, ABD’nin yoğun hava desteğine rağmen bir arpa boyu yol alamadıkları gibi, ellerinde tutukları bazı sınır köylerini de IŞİD ele geçirdi. Buna ilaveten Türkiye’nin bin 500 kişilik dediği muhalif güç, bin 200 kişiyi bile aşmıyor. Sınır şeridini tek başlarına ele geçirmeleri imkansız görünüyor. Üstüne üstlük IŞİD, her gün Kilise roketler yağdırıp vatandaşlarımızı öldürüyor.
ABD, yine Türkiye’yi yatıştırma amaçlı SDG güçleriyle planlanan Membiç operasyonunu bir süreliğine askıya aldı. Kentin YPG’nin denetimine geçmeyeceği garantisini iletmek üzere de Araplardan oluşan Membiç Askeri Konseyi üyelerinin bazılarını geçtiğimiz ay Türkiye’ye taşıyıp Türk yetkililerle görüştürdü.
Ama Ankara’nın esas talebi, koalisyon özel kuvvetlerinin Türk Özel Kuvvetleri’yle birlikte yer alacağı bir operasyonla Cerablus’u ele geçirmek. Böylece YPG’nin sınır hattında ilerleyerek Kobani’den Afrin’e koridor açması fiilen engellenmiş olacak. Bu senaryo Washington’un önemli düşünce kuruluşlarından The Atlantic Council uzmanları Aaron Stein ve Faysal İtani imzalı bir analizde savunuluyor. Ancak IŞİD karşıtı koalisyon yetkilileri bunu ‘gülünç’ bulduklarını söyleyerek, ‘henüz güven duyamadıkları’ muhaliflerin arasına kendi elemanlarını konuşlandırmayacaklarını belirtiyorlar.
Hedef Rakka değil, Membiç
Şu anda ABD’nin yanı sıra Suriye’de özel kuvvet elemanları bulunan Fransa ve İngiltere’nin sahada güvendiği yegâne oluşum yüzde 80’nini YPG güçlerinin oluşturduğu SDG. Türkiye ve himayesindeki muhaliflere kendilerini ispatlamak için yeterince zaman tanındığına karar veren Obama yönetimi önümüzdeki günlerde Membiç operasyonuna start verecek. Operasyonda çok sayıda Arap olması planlanıyor. Zira Membiç’in nüfusu çoğunlukla Arap. Son günlerde medyaya servis edilen ‘Rakka operasyonu başlıyor’ iddiaları ise gerçeği yansıtmıyor.
Ankara’nın IŞİD’e oldukça ağır bir darbe vuracak bu Membiç operasyonuna itirazları sürüyor mudur? Kilis’te her düşen roketle bu direncinin kırıldığına inanıyorum. Aklın yolu bir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.