WALL STREET'İ İŞGAL ETMEK VE ÖTESİ
Joost Lagendijk
16 Ekim 2011 Pazar 05:08
Bu hafta sonu dünyanın dört bir köşesinde binlerce insan, tümüyle kontrolden çıktığını savundukları kapitalist sistemin aşırılıklarıyla bağlantısı bulunan binaların etrafındaki sokakları ve meydanları işgal edecek.
Londra'da Borsa binası, Frankfurt'ta Avrupa Merkez Bankası, diğer kentlerde de denetimsiz finansal açgözlülüğü sembolize eden binalar hedefte olacak. Yani işgal hareketi küreselleşmiş durumda.
Her şey dört hafta önce New York'ta, küçük bir derginin Tunus, Mısır ve Libya'da iktidarları deviren Arap Baharı protestolarından ilhamla "Wall Street'i İşgal Et" fikrini ortaya atmasıyla başladı. Başlangıç bir yanıyla muğlaktı; Amerikan finans sisteminin kalbini işgal etmeye çalışmanın amacının ne olduğu belirsizdi. Nihayetinde işgalciler, net bir talep silsileleri veya ortak bir ideolojileri olmaksızın aşağı Manhattan'daki Belediye Binası'ndan beş blok uzaktaki bir parka yerleşti. Bu rengarenk kalabalığı birleştiren şey, Wall Street bankalarını 2008'de kurtaran federal hükümetin, yüksek işsizliğin ve iş güvencesizliğinin pençesinde kıvranan sıradan Amerikalıları umursamazken, bankaları muazzam kârlarla baş başa bıraktığı hissiyatıydı.
Eylemi ilk duyduğumda birkaç gün içinde sona ereceğini düşündüğümü itiraf etmeliyim. Küçük bir radikal aktivistler grubunun marjinal bir girişimi gibi görünüyordu. Sempatikti belki, fakat muğlaktı da ve olsa olsa muhitteki birkaç bin inatçı eylemciyi seferber etme şansı vardı. Ya da Londra'da yayınlanan Times'ın dediği gibi, protestolar "heyecan verici, fakat nafileydi."
Hepimiz yanıldık. Aradan iki hafta geçmişken protestocular hâlâ oradaydı ve sayıları da artmıştı. En zengin yüzde 1'lik kesime vergi konması, döviz ticaretinin ve bütün finans işlemlerinin vergilendirilmesi gibi daha belirgin talepler ortaya kondu. Son talep, Avrupa Komisyonu benzer bir plan önerdiğinde Atlantik'in diğer yakasında da yankı bulmuş oldu. Wall Street işgalcilerinin gerçeklikle bağının külliyen kopuk falan olmadığının işaretiydi bu. Dünyanın dört bir köşesinden medya kuruluşları eyleme ilgi gösterdi ve diğer Amerikan kentlerindeki sempatizanlar kendi işgallerini başlattı. Gösteriler milyarlarca dolarlık banka kurtarmalarına karşı birer feryat, fakat daha genel anlamda yolunu kaybetmiş ve halka hizmet edemeyen bir ekonomik ilişkiler sistemine karşı birer itiraz niteliği taşıyor. Ve desteğin giderek büyümesi birçok şüpheciyi şaşırtıyor.
Time Dergisi'nin en son ulusal anketi ABD'de İşgal hareketinin yüzde 54 oranında destek bulduğunu gösteriyor. İşgal'in, usulsüzlük yapan Wall Streetçilerin yargılanması veya zenginlerin ödediği vergilerin artırılması gibi bazı taleplerinin beklenenden çok daha popüler olduğu anlaşılıyor. Geçen hafta Nobel ödüllü eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore blogunda şunu yazdı: "Demokrasinin krizde olduğu bir dönemde, sistemimizin kusurlarına dikkat çeken gerçek bir taban hareketi doğru istikamette atılmış ilk adımdır. Wall Street'i İşgal Et hareketini destekleyen ve alkışlayanlar arasında beni de sayın." Dört haftada küçük, adı duyulmamış bir aktivistler grubu küresel çapta hem tanındı hem saygı kazandı. Niye?
İşgal hareketinin cazibesini izah etmek kolay değil. Ortada hâlâ ortak bir program yok, liderler veya tespit edilebilir yapılar yok. Fakat iletişim için Facebook, Twitter ve YouTube var. Daha da önemlisi, ABD'de olduğu gibi, milyonlarca insan ekonomik krizin ortasında çaresiz ve umutsuzken, bir avuç seçkinin her yıl daha da zenginleşmesinin normal olmadığına dair yaygın bir popüler idrak söz konusu. Sözgelimi bu haftaki Guardian gazetesinde, çalıştıkları bankalar vergi mükelleflerinin parasıyla çöküşten daha yeni kurtarılan 10 Londralı profesyonel finansçıdan dokuzunun bu yıl geçen yıldan daha yüksek ikramiye almasının beklendiğini okuduğunuzda çileden çıkmanız için çılgın bir liberal veya solcu olmanız gerekmez.
Belki İşgal hareketi bir süre sonra ulaşılamaz hedefleri olduğu için silinip gidecek. Daha muhtemelen olanı, Washington ve dünyanın diğer başkentlerindeki siyaset ve iş seçkinleri için bir kalk borusu olacak. Temel mesaj şu: sınırsız şirket açgözlülüğünden müteşekkil mevcut sistem sürdürülemez, bunu değiştirmenizi istiyoruz ve 'hayır'ı bir cevap olarak kabul etmiyoruz.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.