VE EVLERİNDE ZOR TUTULAN YÜZDE 50 SOKAĞA SÜRÜLDÜ: YAKIN, YIKIN, ÖLDÜRÜN!
Hakan Aksay
09 Eylül 2015 Çarşamba 05:45
Bazen diktatörlüğe geçişin sınırını bulmak zordur.
Nerede başladı?
Gezi Parkı’nda mı?
17-25 Aralık’ta mı?
Seçim sürecinde bir yerde, örneğin, Dolmabahçe’nin reddedilmesiyle mi?
20 Temmuz’da Suruç Katliamı’yla mı?
Cumhurbaşkanı 14 Ağustos’ta “Türkiye’de yönetim sistemi fiilen değişti” dediğinde mi?
Ne zaman?
Belki de son günlerde, örneğin dün?
2013 Haziranı başında Erdoğan “yüzde 50’yi evlerinde zor tutuyoruz” demişti.
Son günlerde, özellikle de dün “evlerinde zor tutulanlar” sokağa salıverildi.
Ve yakıp yıkmaya, taşlayıp sopalamaya başladılar.
Yakılan ve tahrip edilen binalar, saldırılar, yaralamalar, tehditler, hatta ölüm var.
Daha da fazlası olacak gibi.
* * *
Ülke çapında "Kürt avı" başladı.
HDP’li, Kürt, muhalif, gazeteci, kim olursa olsun herkes tepelenebilir artık.
Saldırı emri verildi.
HDP’nin birçok temsilciliğine, binalarına saldırılar yapıldı.
Tabelalar indirilip yerine bayrak asıldı, marşlar okundu, tehditler savruldu.
Linç girişimleri düzenlendi.
Kırıp dağıtmak yetmedi...
Binalar yakılmaya başlandı.
Birçok HDP ofisi ateşe verildi.
Dün akşam başkentte HDP Genel Merkezi’ne saldırıldı, orası da yakılmak istendi.
Ben bu satırları yazarken sosyal medyada HDP'nin çeşitli birimlerinden "yardım çağrısı" yayımlanıyordu:
"Binamız kuşatıldı; yüzlerce kişi; lütfen yardıma koşun!"
Devlet gerekli ve yeterli önlemleri almıyor.
Ve her şey güvenlik güçlerinin gözleri önünde gerçekleşiyor.
Gözü dönmüş AKP’liler bir yandan, MHP’liler diğer yandan acımasız bir saldırıya giriştiler.
* * *
Dün Hürriyet Gazetesi'ne de saldırıldı.
Hem de ikinci kez.
İlkinde başı AKP milletvekili çekmişti.
İktidar önlem almak şöyle dursun, destekler bir tutum alınca devamı geldi.
Dün kamyonlarla Hürriyet binasina götürülen militanlar «Allahu ekber» sesleriyle saldırdılar ve geçen akşam geçemedikleri kapıdan içeri daldılar.
Üçüncü saldırıda birileri ölebilir.
Polis nerede?
Devlet nerede?
Oralarda bir yerde işte.
“Hemen devlet düşmanlığı yapmayın!”
Devletin başı her gün konuşuyor; dün de söyledi söyleyeceğini; anlayın işte.
Bundan sonra böyle!
Ne kadar kötü olursa, o kadar iyi olacak.
7 Haziran'ın değerini bilmeyenlerin burnundan 1 Kasım'a kadar fitil fitil getirilecek.
Ne kadar acı!
Göstere göstere diktatörlüğe gidiyoruz.
* * *
Türkiye aklını kaybetti!
Galiba kötü günlerimiz bitti.
Artık çok daha kötüleri bizi bekliyor.
Her günümüz bir felaket olacak gibi.
Bir taraftan iç savaş ve terörle her gün bir sürü insanımızı kaybediyoruz.
Öteki taraftan sokaklarda insan avı başladı.
“Doğulu avı”...
“Kürt avı”...
İstanbul Kağıthane’de altı kişi, telefonda Kürtçe konuşuyor diye hiç tanımadıkları bir delikanlıyı öldürdüler.
Sadece Kürtçe konuşuyor diye.
Düşünebiliyor musunuz?..
Kırşehir'de bir kitabevi yakıldı dün.
Sahibi Kürt diye...
Kitabevini ateşe verdiler.
«Madımak» denemesi değil de ne?
Ankara Beypazarı'nda tarım işçilerinin oturduğu Zafer Mahallesi'nde bazı işyerlerine ve araçlara saldırıldı,“Güneydoğulu” 9 kişinin yaralandığı açıklandı.
Muğla'nın Seydikemer ilçesinde peşmerge kıyafeti giyip sosyal medyada paylaştığı öne sürülen birisi linç edilmek istendi; adamı dövüp zorla Atatürk büstünü öptürdüler.
Diyarbakır’a giden şehirlerarası otobüsler durdurulup İstiklâl Marşı okunuyor. Ya da taşlanıyor otobüsler. İçinde kimler var diye bakılmaksızın. Taşlanıyor. Kadın, çocuk, ihtiyar, içerde kim varsa artık, “Diyarbakır yolcuları gebersin”...
Ankara Sincan’da CHP İlçe Başkanlığı’na da saldırıldığı haberleri geldi dün akşam.
Antalya’da ülkücü olduğu sonradan ortaya çıkan bir genç, “Kürde benziyor” diye başka ülkücüler tarafından dövüldü.
Yine dün akşam Mecidiyeköy’de toplanan ve ırkçı sloganlar atan bir grup Beşiktaş’a doğru yürüdü. Kürt karşıtı ve ırkçı sloganlar atan grup, “Operasyon değil, katliam istiyoruz!” talebini haykırdı.
* * *
Yazımı bitirmek zorundayım.
Ama olaylar bitmiyor.
Sabaha kadar daha neler olacak acaba?
Ve yarın daha neler olacak?
Başbakan “Kimse kendini hukukun yerine koymasın” diye tweet atmaktan fazlasını yapacak mı?
Nereye gidiyoruz?
Gideceğimiz yere artık varıyor muyuz yoksa?
Diktatörlüğe geçişin izleri epeyce birikmişti.
Acaba bu günlerde ya da bu ay içinde sınır tümüyle geçilmiş olacak mı?
Ne dediniz, 1 Kasım mı?
Nasıl?
Nasıl?..
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.