VATANDAŞ KÜRTÇE KONUŞ
Hayko Bağdat
03 Aralık 2014 Çarşamba 03:19
Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre: “Diyarbakırlı Avukat Mahsuni Karaman, Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları illere yapılan uçak seferlerinde anonsların Türkçe ve İngilizce’nin yanı sıra Kürtçe de yapılması için dava açtı. Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) ise, ‘Türkiye Devleti; ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür’ diyerek, resmi dil dışında anons yapılamayacağını savundu. Resmi dil olmadığı için Kürtçe anons talebinin makul olmadığını belirtti.”
Hadi biraz sesli düşünelim...
Kürt diye bir şey var mı?
Kürtlerin özellikle son 30 yılda her birimize öğrettiği üzere var, hem de çok var.
Peki, bu Kürtlerin “bilinmeyen bir dilde” konuştukları kelimelerinin toplamına ne diyoruz?
O insanların anadili yani Kürtçe diyoruz.
Kürtler bu dili gündelik yaşamlarında etkin olarak kullanıyorlar mı?
Vallahi ben şahidim bu konuda; Kürtler Kürtçe konuşuyor.
Şimdi gelelim esas soruya:
Kürtler Kürtçeyi nerelerde, hayatlarının hangi alanlarında, hangi sınıra kadar konuşabilir?
Bazı yerlerde konuşmalarına tahammül ederiz ama belirli alanlarda Kürtçenin varlığı bizleri rahatsız edebilir.
Bunun sınırını belirlemek lazım.
Buna kim karar verecek?
Türkler...
Yani bir Kürt’ün Kürtçe konuşmasının vereceği rahatsızlığı dengeleyebilmek için Türkler olarak oturup ayarlamalar yapacağız.
Uçakta, sınıfta, bankada, belediyede, radyoda, otobüste, tapuda...
Hepsini tek tek değerlendirerek, içten içe biraz da duruma lanet ederek bazı alanlar için “hadi konuş burada ama dışarı çıkınca sus bakalım” diyerek etle tırnak olduğumuz Kürt kardeşlerimize jestler yapacağız.
Zaten Türkiye Devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.
Hem bizim resmî dilimiz var.
Kusura bakmayın ama bu soruları sorarak bu sonuçlara varabildiğimiz bir ülkede ırkçılık vardır arkadaşlar.
Üstelik bu ırkçılık meşru, yasal ve yaygındır.
“Başörtülü bir kadın hangi alanlarda başını örtebilir, hangi meslekleri yapmasına izin verilebilir” meselesindeki mantık gibi yani.
Biz aramızda Kürtçe için köşe kapmaca oynamaya devam ederken etle tırnak olduğumuz Kürt kardeşimiz bize bir şey anlatıyor.
Diyor ki “Ben anadilimi kreşten üniversiteye kadar öğreneceğim. Öğreneceğim ki yeni romanlar yazabileyim, yeni masallar anlatabileyim, yeni şarkılar besteleyebileyim, yeni filmler çekebileyim, eskilerini de biriktirebileyim. Ben anadilimi hayatımın her alanında kullanacağım. Hizmet alırken, hizmet verirken, ıslık çalarken, tezahürat yaparken, bankadan maaşımı çekerken, hostes bana kahvemi nasıl içeceğimi sorarken farketmez. Bunun hiçbir aşamasında da hakkımın ölçüsünü sana soracak değilim.”
Bana mantıklı geliyor.
Arada gelen bazı maillerde (Ermeniliğime de vurgu yaparak) potansiyel hainliğimin ölçüsünü Kürt meselesindeki tavrıma bağlayanlar oluyor.
Niye devlete karşı Kürtleri tutuyormuşum.
Çünkü Kürtler haklı, ben ne yapayım yahu?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.