25 Kasım 2024
  • İstanbul2°C
  • Diyarbakır6°C
  • Ankara-2°C
  • İzmir5°C
  • Berlin12°C

VATANA HİZMET VE HIYANET

Roni Margulies

17 Ekim 2012 Çarşamba 01:15

BDP Kongresi’ni izlerken, “vatan haini” kavramı geldi aklıma.

Geçenlerde Kemal Kılıçdaroğlu güzel bir “hainlik” tanımı yapmıştı. Bir WikiLeaks kriptosunu okuyarak, şöyle demişti:

“Kendi ülkesinin çıkarlarını değil, başka ülkenin çıkarlarını koruyan bir başbakan bu ülkenin başbakanı olamaz. Halkımın görmesini isterim. Kendi ülkenizin çıkarlarını değil, başka ülkenin çıkarları için o ülkeye söz veriyorsunuz. Takdirini milletime bırakıyorum. Kendi ülkesinin çıkarlarını korumayan adama hain denir.

Sözkonusu “başka ülke”, Amerika.

Kılıçdaroğlu ne kadar tehlikeli bir şey söylediğinin farkında mı acaba?

Ben de açıkça sormak istiyorum.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Amerikan çıkarlarının tersine herhangi bir iş yapan bir başbakan olmadığına göre, “Tüm başbakanlarımız vatan hainidir, bundan sonra da uzunca bir zaman tüm başbakanlarımızın vatan haini olma ihtimali çok yüksektir” diyebilir miyiz?

BDP Kongresi’nin de bir hıyanet-i vataniye kongresi olduğundan tam emin olamamıştım, ama Sözcü gazetesinin manşetini okuyunca kuşkuya mahal kalmadı:

“Başkent’in göbeğinde ihanet kongresi.”

“Türk bayrağı ile Atatürk portresi üstüne, bebek katili Apo’nun posterini astılar.”

Sayın Öcalan’ın portresini Türk bayrağı ile Atatürk portresinin yanına asabilirlerdi, asmamışlar. Karşı duvara asabilirlerdi, asmamışlar. Üstüne asmışlar!

Bence Kılıçdaroğlu eksik söylemiş. Şunu da eklemeliymiş: Atatürk portresinin çıkarlarını korumayan adama hain denir.”

Sözcü gazetesinden ne beklenir ki?” diyenleriniz olabilir.

Peki, başka gazetelere bakalım.

Mesela Sabah.

“BDP bildiğiniz gibi.”

“Kongre salonunda Öcalan posteri, tribünde Öcalan’ın kardeşleri, kürsüde PKK’nın gölgesi.”

Nasıl da empati kurmuş okuyucularıyla! “Bildiğiniz gibi.” Göz kırpıyor adeta. Biz de biliyoruz bunların ne mal olduğunu sevgili okuyucularımız, siz de biliyorsunuz; kimse bizi kandıramaz.

Veya HaberTürk.

“BDP aynı BDP.”

“Salona, Atatürk resmi ve Türk bayrağının önüne Abdullah Öcalan posteri asıldı.”

“BDP aynı BDP” diye manşet attığına göre, demek ki HaberTürk gazetesi BDP’nin ansızın değişmesini, tüm görüş ve siyasetlerinden birdenbire caymasını bekliyordu. Mesela salona büyük Türk komutanlarının portreleri asılabilir, Kongre’ye giren her delegenin önce “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” diye bağırması istenebilir, Selahattin Demirtaş’ın konuşması sık sık “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganlarıyla kesilebilirdi.

İşte, diyor HaberTürk, bunlardan hiçbiri olmadı sevgili okuyucularımız. BDP aynı BDP.

En beğendiğim haber ise Radikal’de çıktı:

Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın 13 yıldan beri tek kişilik bir hücrede tutulduğunu, 15 aydan beri katı bir tecrit yapıldığını ifade eden Kışanak, ‘Sayın Öcalan Kürt sorununun en büyük realitesidir. Kürt halkı için önder, PKK için liderdir. Barış için bir şanstır’ dedi.”

Ne anlıyorsunuz bu haberden? Herhalde Gülten Kışanak “Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan 13 yıldan beri tek kişilik bir hücrede tutuluyor” demiş!

Bu habere bakılırsa, BDP aynı BDP değil, ansızın değişivermiş!

Evet, bütün bunlar ihanet, ama vatana mı ihanet, gazetecilik kavramına mı, emin değilim.

İstanbul’da Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bir mahallenin ilkokulunda öğretmen olan bir arkadaşım anlatmıştı. 10 Kasım’da Büyük Kurtarıcımız Atatürk’ten söz ettiğinin ertesi günü, küçük bir öğrencisi gelip “Öğretmenim, Atatürk bizim kurtarıcımız değilmiş” demiş.

Hükümet, muhalefet ve gazetecilerimiz küçücük bir Kürt kızının verdiği bu bilgiyi anlayana kadar, “İhanet, ihanet!” diye bağırıp duracaklar.

Bir işe yarayacaksa, bağırsınlar.

Ama galiba yaramıyor.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.