19 Mayıs 2024
  • İstanbul20°C
  • Diyarbakır30°C
  • Ankara25°C
  • İzmir33°C
  • Berlin21°C

UZAKTAN...

Ece Temelkuran

21 Kasım 2009 Cumartesi 15:31

Kendimi koyduğum yerde bulamıyorum! Beyrut’a geldim. Burayla ilgili şimdilik bir şey yazacak değildim ama bizi de, dünyayı da fakat en çok siyasetin ve iktidarın doğasını ilgilendiren bir ayrıntı dikkatimi çekti. Yazmadan geçilemeyecek bir ayrıntı.

Şu geçtiğimiz yılın büyük bölümünü Beyrut’ta geçirdim. Bir evim, çok kıymetli ahbaplarım ve hatta bugün Beyrut’a döndüğümde ‘Neredesin habibti?’ derken, eli içtiğim sigara markasını raftan hiç sormadan çekebilen bir bakkalım oldu. Bir Beyrutlu gibi yaşadım ve korkarım biraz da Beyrut’u bir Beyrutlu gibi görmeyi öğrendim. Dolayısıyla, önceki gün Beyrut havaalanından şehre doğru giderken birçok Beyrutlunun hayretle fark ettiği şey benim de dikkatimi çekti.

Hizbulah göç mü etti?

Havaalanından Beyrut’a doğru ilerleyen yol Dahye’den geçer. Yani Hizbullah’ın bölgesinden. 2006’daki İsrail saldırısından sonra bu yoldaki dev reklam panolarında, köprülerin üzerinde, direklere asılmış afişlerde Hizbullah’ın amblemlerini, bayraklarını, sloganlarını görürdünüz. Yol, ‘Burada Hizbullah var!’ hissini yaşamanız için örgütün renkleri olan sarı-yeşil kodlarla dolu olurdu. İşte önceki gün bunların hiçbiri yerinde yoktu. Ne Hizbullah şehitlerinin fotoğrafları, ne Nasrallah’ın ya da Fadllallah’ın yüzü. Hiçbir şey yok. Bunların yerini herhangi bir şehide görebileceğiniz çokuluslu markaların reklamları almıştı. Şaşkınlıkla şoföre sordum:

“Hayrola? Hizbullah göç mü etti? Nerede bayraklar?”

Sünni şoförüm (Hizbullah Şiidir, dolayısıyla genellikle Hariri taraftarı olan çoğu Sünninin arası örgütle hoş değildir), müstehzi gülümseyerek cevapladı:

“Uslandılar! Artık hükümetteler ya, bıraktılar o işleri.”

Şehirde siyasi gözlem gücüne güvendiğim birkaç kişiyle daha konuştuktan sonra manzara netleşti. Bunları ne uluslararası basın kaynaklarından duyarsınız ne de gazeteler yazar. Ama sokaktaki kodlar ve insanların o sokaklar arasında konuştukları Ortadoğu’da siyaseti en iyi anlatan kaynaktır. Söylenen şu:

Ortadoğu’nun küçük, kanlı laboratuvarı Beyrut’ta mayıs ayından beri uğraşılıp nihayet kurulan hükümette Suudi Arabistan, İsrail, İran ve Suriye arasındaki iktidar mücadelesi sonuca kavuşmuş. Bundan sonra yapılacaklarla ilgili bu kavga devam edecek olsa da ‘direnişçi’ Hizbullah artık iyiden iyiye meşrulaşmış. Ortadoğu’nun bütün yüzünün göründüğü Beyrut adlı küçük aynaya yansıyan bu görüntünün anlamı ne?

Ortadoğu troykası

Demek İran, bölgede artık eskisinden daha güçlü. Türkiye’nin Ortadoğu’nun liderliğine yürümesini de bu olguya bağlayanlar var. ‘İran daha güçlü olduğu için Türkiye daha güçlü’ gibi bir kanaat yaygın. Yani Ortadoğu’da kimse tek başına güçlü değil; Suriye, İran ve Türkiye arasındaki yakınlaşma bir güç odağı yaratıyor. Yani bağları nispeten gevşek bir Ortadoğu troykası! İzlenim bu.

Yollardan kaldırılan bayraklara gelince, Beyrut’ta “Hizbullah artık bu ülkeyi yönetiyor” cümlesi sık duyuluyor. Seçimleri Hariri’nin Müstakbel Partisi kazandı ama Beyrut’un siyasi yapısı gereği seçimi kaybeden Hizbullah da kararları etkileyebiliyor. Hizbullah’ın silahlarından şikâyet edenler ise artık sadece bir vızıltı halinde duyuluyor. Meşruiyet, bu ‘direniş örgütü’nü giderek daha çok ‘Lübnanize’ ederken, Lübnan da aslında giderek daha fazla Hizbullah’ın etkisine giriyor. Ortadoğu ile yakından ilgilenenler sanırım bu yeni gözlemi enteresan bulacaklardır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.