ÜÇÜNCÜ IRAK SAVAŞI MI?
Hüseyin Yayman
14 Eylül 2014 Pazar 09:00
En sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Türkiye’nin IŞİD operasyonunda aktif bir rol üstlenmemesi doğrudur. Bu kararın doğruluğunu da öncekiler gibi tarih gösterecektir. Nasıl ki Türkiye Özal’a rağmen Birinci Körfez Savaşı’nın(1991) dışında kaldıysa. Nasıl ki İkinci Körfez Savaşı’nın (2003) müdahalesine bulaşmadıysa şimdi de IŞİD’e operasyonun dışında kalarak en doğru kararı verdi.
1 Mart tezkeresini savunanlar dahi görüş değiştirdilerse demek ki bugün de tarihi bir karar verilmiş. Realist olmakta fayda var. Sykes Picot düzeni Ortadoğu’da yüzyıllık bir kaos yarattı. Tam o düzen konsolide oluyor derken, I. Körfez müdahalesi yaşandı. Birinci müdahale yetmedi. İkincisi yapıldı. Anlaşılan o ki ikincisi de yetmemiş. Şimdi ise üçüncü Irak savaşına zemini hazırlanıyor.
25 yıl önce, 25 yıl sonra Irak trajedisi
Hepimiz biliyoruz ki bugün Irak’ta yaşananların sorumlusu ABD’dir. Eğer bugün Iraklılar Saddam rejimini özler hale geldilerse ABD’li stratejistlerin durup düşünmesi lazım. Irak’ta yaşananlar ortadayken Suriye’de taş üstünde taş bırakılmaması hangi rasyonel dış politika ürünü.
Bu trajedi daha ne kadar devam edebilir. Libya’ya anında müdahele eden Batı koalisyonu, Irak ve Suriye’yi iç savaşa sürükleyerek moral değerlerini yok ediyor. Yüz yıldır devam eden ‘böl parçala yönet’ stratejisi kimseye fayda sağlamıyor. Ortada sadece kan ve gözyaşı var.
ABD’nin Afganistan’ın SSCB işgali sonrası ürettiği ‘Hizbullah’ zaman içinde canlı bir organizma gibi metamorfoz yaşayarak IŞİD’e dönüştü. Dün Afganistan’a müdahele için meşruiyet sağlayan yapılar bugün Irak için kullanılıyor.
ABD’nin Ortadoğu stratejisi ne?
Herkes Türkiye’nin Ortadoğu stratejisini irdeliyor ama galiba asıl soru egemenlerin stratejisi ne? Batı, Ortadoğu halklarına ne vaat ediyor? Batının bölgeye ilgisinin sebebi insani değerler mi, petrol mü? Yirmi beş yılın sonunda geldiğimiz noktada İngiltere’nin düzenini değiştirmeye çalışan ABD’nin başarılı olamadığıdır.
Bölgeyi iyi bilen uzmanlardan Passig’in şu yorumunu dikkatle okumakta fayda var: ‘Birçok kişi ABD’nin 21. yüzyılda avantajlarını korumak için kullandığı küresel stratejiyi anlamaya çalışıyor. Bu stratejinin dünyada meydana gelen her olayın içinde bulunmak olduğunu iddia edenler var. Bence daha önce de söylediğim gibi dünyanın her yerinde rakip güçlerin birbirini dengelemesini ve hiçbirinin fazla egemen olmamasını sağlayabilirse istediğini elde edebilir.
Ortadoğu’da yapmaya çalıştığı da budur. ABD’nin tek yapmak yapması gereken bölgesel güçler arasında düşük yoğunluklu çatışmaların devam etmesini ve hiçbirinin kazanmamasını sağlamaktır. Bunun için muazzam bir servet harcaması gerekecek. Ancak buna değer çünkü sonunda ABD süper güç olacak. ’ David Passig, 2050, Koton Kitap, 2010, s. 200
ABD’nin Pirus zaferi!
ABD, bölgede taş üstünde taş kalmasın ve halklar kendisini kurtarıcı olarak davet etsin istiyor. Bu strateji bağlamında zamanında olaylara müdahil olmuyor. Fakat bu yaklaşım artık işlemiyor. ABD’nin soğuk savaş sonrası dönemde itiraf etmese de ‘İslam’ı öteki ilan ettiği’ açık.
ABD bu stratejisinde başarılı olabilir ancak günün birinde yeni bir kahraman gelir ve Truva’nın da intikamını alır. Hikayenin sonunda ne mi olur? Yeni Roma muharebeyi kazansa da bu bir Pirus zaferi olur ve çöküşü başlar.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.