TWİTTER GÖVDE GÖSTERİSİ
Etyen Mahçupyan
23 Mart 2014 Pazar 06:11
Hükümetin düşmesini arzu edenler için herhalde bir bayram günü oldu. TİB Twitter'ı geçici olsa da kapattı. Batı'da ve içeride, her fırsatta muhaliflik sözcülüğüne davet edilen ve buna gönüllü talip olan kişilerin demokrasi ve özgürlük beyanları art arda geldi.
Otoriterleşme algısının pekişmesi doğal bir sonuçtu. Daha ilginci 12 milyon kullanıcısı olan bir sosyal medya ortamının yasaklanmasının pratik sonuçlarıydı. Seçmen kitlesinin kabaca yüzde yirmisinin yasaktan mustarip olacağını öngörebiliriz. Belki söz konusu kitlenin dörtte üçü zaten AKP karşıtıdır ama kalanı bu partinin destekçisidir ve belki de bunların yarısı artık desteğini çekmek isteyebilir. Meydanlarda edilen ‘kökünü kazıyacağız' sözü de orantısızlık içeren, onaylanması olanaksız bir üsluptu ve muhtemelen seçmende olumsuz bir karşılığı olmuştur… Diğer bir deyişle bu geçici kapatma AKP'nin 2-3 puan kaybetmesiyle sonuçlanabilir.
Ama hemen her konuda olduğu gibi bu meselenin de bir başka yönü var ve orada Başbakan haklı. Twitter hizmet üreten, reklam alan ve vergi veren bir şirket. Bir sosyal hizmet veya hayır işi değil. Amerika'da yerleşik, oranın yasalarına göre davranan, oradaki kurallara karşı sorumlu olan ama dünyanın her yerinden para kazanan bir şirket. Yaptığı iş bir iletişim alanı yaratmak ve bunu özgürce kullanılabilir bir zemin olarak sunmak. Ne var ki her özgürlük alanı aynı zamanda bir potansiyel hak ihlali alanıdır. Çünkü ifade özgürlüğü ile yalan söyleme iradesini kendiliğinden ayrıştırmak imkânı yoktur. Kısacası bu tür zeminler regülasyon gerektirir. Ancak Twitter sadece ABD'deki regülasyona tabi. Yani diğer ülkelerde hukuk denetiminin dışında… Bu durumda eğer bir hak ihlali olursa ne yapılacak? Herhalde Amerika'daki yargı makamlarına müracaat edilmeyecek. Şirket hak ihlali yapan kişilerin Türkiye'de olduğunu ve yargının onları cezalandırması gerektiğini öne sürebilirdi ama bu mümkün olmuyor. Çünkü Twitter kullanıcılarının gerçek kimliğini de gizliyor. Yani hem hak ihlali yapılmasına izin verip bunu yapanı gizliyor, hem buradan para kazanıp vergi vermiyor, sonra da özgürlük ve demokrasi adına işini bu şekliyle sürdürmek istiyor.
Bunun pek de gerçekçi bir talep olmadığı ve ancak gözünüze kestirdiğiniz ikinci sınıf ülkelerde uygulama şansı olabileceği açık. Nitekim geçen yılın ikinci yarısında Fransa ve Almanya'da yüzlerce içerik Twitter'dan çıkarıldı. Hükümetler kapatma türünden bir uygulamaya geçmediler, çünkü şirket mültefit davrandı. ABD'de ise yine geçen yıl on binlerce Twitter hesabının gerçek sahiplerine ilişkin bilgi devlet makamlarına verilmek zorunda kalındı. Türkiye'de de şu an için içerik kaldırmaya yönelik sadece iki yargı kararı var ama Twitter bu kararlara uymadı. Acaba hükümet ne yapmalıydı? Boyun eğip, durumu kabullenip, hak ihlallerinin serbest olduğu bir sosyal medyayı içselleştirip ‘özgürlükçü' olmayı mı tercih etseydi? Eğer şirket olayı bu noktaya zorlamasıydı hükümetin kendi prestijini zora sokacak bu türden bir adım atması da anlamlı olmazdı. Öte yandan hükümetin bir süre daha tahammül göstermesi, yol araması gerektiği de öne sürülebilir. İşte bu noktada ortada siyasi bir karar var…
Soru hükümetin niçin bu yolu tercih ettiğidir. Öncelikle mahkemenin bir hak ihlaline ve içeriğin kaldırılmasına karar verdiğini, Twitter'ın kapatılmasının ise mahkeme kararının uygulanamaması durumunda gelen bir idari tasarruf olduğunu akılda tutalım. Acaba hükümet bu adımı tam da seçimden on gün önce niye attı? İlk akla gelen seçim güvenliğidir, çünkü (haklı veya haksız) hükümet çevreleri seçimin sosyal medyada bir ajitasyon vesilesi yapılacağından kuşkulanıyor. Ancak bu çok güçlü bir tez değil. Ne de olsa Twitter'ın gerçek anlamda yasaklanması teknik açıdan mümkün değil. Daha anlamlı bir neden hükümetin seçim sonrası döneme hazırlandığı ve mücadele zeminini halka onaylatmak istemesi olabilir. Eğer bu tedbire rağmen AKP oyları düşmezse, hükümet seçim sonrasında daha ‘rahat' davranabilir.
Ancak çok muhtemelen asıl neden Başbakan'ın önünde kaybedemeyeceği bir gerilim daha bulması. Eğer Twitter Türkiye'nin hukuk sistemine uymayı kabul ederse, bu olay Başbakan'ın güçlü liderlik hanesine artı olarak yazılacak. Eğer tersi olursa, Başbakan'ın Twitter'ı ‘gayrı milli' koalisyonun parçası yapma, sokak hareketlenmesi üzerinden iktidar değiştirme komplosuna destek vermekle suçlama şansı doğacak… Doğrusu her iki halde de bana oyu artar gibi geliyor. Başbakan bu kavgayı kaba saba bir üslupla yapıyor ve eleştirilmesi lazım. Ama buna fazla takılırsak bizzat siyaseti gözden kaçırabiliriz.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.