TÜRKİYE'NİN KÜRT SORUNU K. IRAK'TAN ÇÖZÜLEBİLİR Mİ?
Oral Çalışlar
02 Nisan 2011 Cumartesi 16:31
Başbakan'ın Erbil gezisi elbette küçümsenemeyecek bir adım. Ancak 'sorun', Türkiye'nin Kürtleriyle çözülmek durumunda.
Başbakan, ilk kez Kürdistan diye anılan özerk bölgeye ziyaret yaptı. Özerk bölgenin lideri Mesut Barzani ile sıcak görüşmelerde bulundu. Geziyi izleyen Cengiz Çandar’ın izlenimleri de Türkiye’nin Güney Kürdistan’daki ekonomik ve siyasi rolünün giderek güçlendiği yönünde.
Bu ilişki, kaçınılmaz olarak Türkiye’nin Kürt sorununu barışçı yöntemlerle çözmesi konusunda olumlu ve zorlayıcı etkiler yapıyor. Böylesine yoğun ekonomik ve sosyal ilişkilerin oluşturduğu bir ‘arka plan’ın varlığı, şiddet, savaş ve ayrımcılık üretimini doğal olarak zorlaştırıyor.
Ayrıca herkesin bildiğini Başbakan da gözleriyle gördü: Kürdistan’da eğitim Kürtçe ile yapılıyor, yani Arapçanın yanındaki ikinci resmi dil Kürtçe. Bunun yanı sıra örneğin Erbil gibi birçok kentte de Türkçe eğitim yapan liseler ve üniversiteler yer alıyor.
Güneydoğu’da sivil itaatsizlik
Başbakan Erdoğan Güney Kürdistan’da dostluk ilişkisini derinleştirirken (Kürtler tarafından ‘Kuzey Kürdistan’ olarak tanımlanan) Türkiye’nin güneydoğusunda ise ‘sivil itaatsizlik’ yaygınlaşıyor ve gergin bir ortam oluşuyor. Yüzlerce Kürt siyasetçisi ve belediye başkanı, hâlâ, (önümüzdeki günlerde yeniden duruşmaları başlayacak olan) KCK davasından hapiste. Duruşmalarda bugüne kadar bir kişi bile tahliye edilmiş değil.
Ergenekon davasında yapıldığı düşünülen bazı hatalı uygulamalar nedeniyle bütün Türkiye’de haklı bir duyarlılık oluşurken Kürt siyasetçilere yapılan çok daha ileri düzeydeki haksızlıklar konusunda, siyasetçiler, medya (ve tabii ‘Türk kamuoyu’nun büyük çoğunluğu da) büyük oranda duyarsız bir duruş sergiliyor. Bu duyarsızlık, Kürt kamuoyunu daha tepkisel ve öfkeli kılıyor.
Başbakan’ın ziyaret ettiği Güney Kürdistan’da Kürtlerin hangi haklara sahip oldukları konusunda Türkiye’deki Kürt kamuoyu yoğun bir farkındalığa sahip. Bazılarının çocukları orada Kürtçe eğitim veren okullarda okuyorlar. Bir kısmı orada çalışıyor, yatırım yapıyor. O bölgeye sıkı sosyal, ekonomik ve duygusal bağlarla bağlılar.
Başbakan, Güneydoğu’daki ‘sivil itaatsizlik’ eylemlerini değerlendirirken “Onların neresi sivil” ifadesini kullandı. Olabilir, onları sivil olarak görmeyebilir. Bunu bir siyasi değerlendirme olarak ele alabiliriz.
Ancak, bu eylemlerde ortaya koyulan talepler, yalnızca bu eylemleri gerçekleştirenlerin talepleri değil. Bunlar esas olarak bütün ‘bölge’nin ortak talepleri… Kürtçe eğitim, hemen hemen bütün Kürtlerin en ‘can alıcı’ talebi. Kürt politikacıların serbest bırakılması yönündeki talep de yörenin sakinleşmesi ve siyasetin yasal alanda güçlenmesi için son derece hayati bir gerekliliğe işaret etmeyi sürdürüyor. Yüzde 10 barajının düşürülmesi yönündeki isteğin de giderek önem ve meşruiyet kazandığı açık.
‘Askeri ve sivil operasyonların durdurulması’ da dördüncü talep olarak dikkat çekiyor. (Bazı kesimler “Askeri operasyonu anladık da sivil operasyon ne oluyor” şeklinde bir şaşkınlık yaşıyor. BDP’liler de bu soruyu ‘Bazı Kürt aydınlarının koltuk ve imkân vaadi yoluyla AKP yandaşı haline getirilmek istenmesi’ şeklinde cevaplıyorlar.)
Tablo bu.
Bu noktalarda şimdilik hükümetten bir cevap gelmediği gibi, Erdoğan’ın BDP ile polemiği gerginleştirerek sürdürmeyi tercih eden yaklaşımı dikkat çekiyor.
Kürt sorunu şakaya gelmez
Başbakan’ın Kuzey Irak’a yaptığı gezi elbette küçümsenemeyecek bir adım. Ancak ‘sorun’, asıl olarak, Türkiye’nin Kürtleriyle çözülmek durumunda. Hükümetin bunu görmüyor olması da artık mümkün değil. Çeşitli siyasi analiz ve hesapların, bu zor konunun üzerine gitmek yerine yanından dolaşmaya yol açan bir yaklaşımı egemen kıldığı söylenebilir.
Bu köşede defalarca ifade ettiğimiz gibi, giderek iki farklı kamuoyu oluşuyor. Kürt kamuoyu ile Türk kamuoyu arasındaki ‘algı makası’ hızla açılıyor. Yarın, sorunun çözümü için daha somut adımlar atılmaya çalışıldığında, her şey daha çapraşık hale gelmiş bulunacak.
Artık, Türkiye yüzünü kendi Kürtlerine dönse iyi olacak…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.