TÜRKİYE’NİN ÇAPULCU MEDYASI
Ceyda Karan
14 Haziran 2013 Cuma 08:35
İsim babası Başbakan Recep Tayyip Erdoğan... Gezi Parkı’nı kurtarmak için Türkiye’de kolları sıvayanların gözü kulağı... İstanbul Taksim Meydanı’nın en huzur verici yeri olan yemyeşil Gezi Parkı’nın bir köşesinden yayın yapıyor. Gezi Parkı sakinlerinin ve destek için akın akın gelen sıradan insanların seslerini duyuruyorlar. İnternet (ustream) üzerinden olduğuna bakmayın. Şimdiden namı Türkiye sınırlarını da aştı, dünyada CNN International dâhil pek çok yayın kuruluşunun dikkatini üzerinde topladı... Çapul TV’den söz ediyorum (www.ustream.tv/channel/capultv). Gezi Parkı’nın “gayrı resmî” haber kanalından...
Gezi Parkı’nın Harbiye tarafına bakan kısmında, Beyoğlu Evlendirme Dairesi’nin biraz ötesindeki camekânlı Gezi Kafe’de çay içmiş olanlar bilirler. Ulu ağaçların altındaki bu kafenin bir köşesi artık Çapul TV’nin stüdyosu.. Birbirine dolanmış kablolar, laptoplar, ufak bir ses mikseri, bir kamera.. kısaca mütevazı bir rejide arı gibi çalışan gençler... Kafe’nin camekânla ayrılmış diğer bölümünde insanlar televizyonlardan, ekseriyetle de Halk TV’den an be an gelişmeleri izlerken; onlar Gezi’deki hemen herkesin dünyaya açılan sesi oluyorlar... Türkiye böylesine kendine özgü ve sıradışı bir deneyim yaşarken, bunun medya ayağı olmaz olur mu hiç!
Çapul TV’nin ekibi 20-30 yaş arası gençlerden oluşuyor. Sunuculuğu 30 yaşındaki Ali Ergin Demirhan ile 24 yaşındaki Tuba Güneş üstleniyor. Kamera arkasında 29 yaşındaki Mustafa Aldemir ve bütün teknik yükü sırtlayan 28 yaşındaki Didar Aytaş var. Aslına bakarsanız hiç de deneyimsiz sayılmazlar. 2010 yılındaki Tekel direnişi sırasında internet üzerinden bir kaç saatlik yayınlar gerçekleştirmişler. Tekel çalışanlarının ailelerinin oturduğu çadırlardan yayınlar yapmışlar. Aynı şekilde Ortadoğu’daki Arap isyan dalgası sırasında da beşdeniz.net deneyimleri var. Sendika.org’dan edindikleri gazetecilik deneyimini kullanıyorlar.
En temel amaçları “Gezi Parkı’nda ne oluyor, kim bunlar, ne istiyorlar” sorularına yanıt vermek. Türkiye medyasının olayları ısrarla yansıtmaması bu soruya verilen yanıtları sergilemeyi onlar için bilhassa elzem kılıyor. Parkta sabah akşam kalanlar, parkı ziyarete gelen aileler seslerini Çapul TV aracılığıyla duyurabiliyorlar. Ali ile Tuba Ankara’dan hükümetten gelen açıklamaları da yayınlarında aktarıyorlar, Twitter gibi sosyal medya kanalları üzerinden gelen soruları da yanıtlıyorlar. Ünlü konukları da oluyor.
Çapul TV yayınları akşamüzeri 16:00- 17:00 gibi başlıyor, sabaha karşı 02:00’ye ya da duruma göre 03:00’e kadar sürüyor. Tek sorunları ara ara yaşanan elektrik kesintileri...
Ali, çocuğunu ziyarete geldiğini anlatan bir anne konuğu ile söyleşisine “Hoşgeldiniz Sayın Çapulcu” sözleriyle başlıyor. Her yaştan, her cinsiyetten konuklar gelip gidiyorlar. Haberlerini sendika.org’un yanı sıra Türkiye’de sayıları 30’u bulan sivil toplum kuruluşlarındaki kaynaklarından edindikleri bilgiler ve internetten kontrol ederek aktarıyorlar. Ali “Sosyal medyanın riskli yanlarını biliyoruz. Editoryal süzgeçten geçirmeye çalışıyoruz” diyor. Telefonla sürekli Türkiye ile temastalar. Konukların dışında kendi çektikleri görüntülerle hazırladıkları haberleri ve klipleri de yayınlıyorlar. Ali, “Burada hepimizin siyasi görüşleri var. Fakat toplumsal muhalefetin ortak yayınını yaptığımız için dikkatli olmalıyız” vurgusu yapıyor.
Amatör olabilirler fakat gazeteciliğin temel ilkelerine sadık kalma uğraşısındalar. Televizyonculukta ise en mühim olanı, olup biteni göstermekte hatırı sayılır başarıları bulunduğunu teslim etmek lazım. Buna bir örnek ambulansların polislere gaz bombaları taşıdığı görüntülerini yayınlamış olmaları gösterilebilir.
Çapul TV’den bir annenin, “Gençlerimizi ezmeyelim. Onlar haklarını savunmak istiyor. Başbakan geçimimizle uğraşsın” sözlerini işitiyorsunuz. Halil Sezai gibi sanatçılar Başbakan’a Gezi olaylarını doğru anlayıp çözüm üretmesi için çağrı yaptığını görüyorsunuz. Kemalist’i, Ulusalcısı, Müslüman’ı bu ekrandan ses veriyor. Gezi Parkı’na gelmiş başörtülü bir genç kadının, “Bu iş intikama dönüşmemeli. Müslüman olan AK Parti’ye muhakkak oy vermeli havası yaratılmaya çalışılıyor, imaen de olsa bu böyle. Bu çok yanlış” sözleri işitiliyor. Ali, genç kadına, başörtülülere yönelik saldırıları da soruyor. Genç kadının yanıtı şu oluyor: “Ortada saldırılar varsa, bu saldırılarda bahsedilir, kınanır. Ben bilmiyorum görmedim. Fakat yanlışı yanlışla düzeltemezsiniz.”
Çapul TV’ye AK Parti’ye oy vermişler de çıkıyor yani... Çoğu “Burada gördüklerimiz bize anlatılanlardan çok farklı” oluyor. Zaten Gezi Parkı’nda AK Parti’ye oy vermişlere de rastlıyorsunuz. Ali, AK Partililerin özellikle de sosyal medyadan kendilerine tepki gösterdiklerini anlatırken, “Ama tuhaf olan şu ki, onlar aslında burada neler olup bittiğini anlayabilmek için dönüp yine bize bakmak durumunda kalıyorlar” diyor.
Çapul TV’nin anlık izlenme miktarı 10 bini görmüş. Mustafa, “Beş altı günlük süreçte çarşamba günü itibariyle toplam izlenirlik miktarı 600 bine ulaştı” bilgisini veriyor.
Çapul TV, uluslararası medyanın da dikkatini çekmiş durumda. Özellikle de 11 haziranda Taksim Meydanı’nın “temizlenmesi” sırasında. Şahsen Çapul TV ekranlarında Ali’yi, Tuba’yı gaz maskeli hâlde izlemiştim. CNN International da gaz bombalarının düştüğü parkın içinden yayın yapmıştı. Anlaşılan dünya da izlemiş. Biz konuşurken Alman ZDF televizyonu ekibi gelip Çapul TV çalışanlarıyla söyleşiler yapıyor. Bir köşede Belçika’nın çok satan gazetesi La Libre Belgique muhabiri. Almanca ve İngilizce bilen ve aslında mühendis olan Mustafa, onlarla ilgileniyor, bilgiler aktarıyor. Ali, yayınlar sırasında Amerika ile telefon bağlantıları kurduklarını aktarıyor. Türkiye’den TV10 ve Hayat TV ile ortaklaşa yayın da yapılmış, Eskişehir’de meydana kurulan dev ekrandan yine Çapul TV izlenmiş. Ali, “Biz zaten yayınlarımızı paylaşılabilir bir temelde yürütüyoruz” vurgusu yapıyor.
Peki, şimdiden ismiyle müsemma hâle gelen Çapul TV biter mi? Tuba, “Direniş ne zaman biter onu bilemiyoruz. Ama Çapul TV bitse de yenisi başlar” yanıtını veriyor.
Herkese olası polis saldırısına karşı gaz maskeleri, gözlükler veren gençler. Ayaküstü çay servisi yapan, gelen yemekleri dağıtan gençler. Uzun sıralar oluşturup parkın çöplerini elden ele aktaran gençler. Akşamları Gezi’ye akan kalabalık nedeniyle seferber olup Harbiye tarafındaki araç trafiğini idare eden gençler... İş çıkışı soluğu Gezi Parkı’nda alan gençler. Çapul TV onların öykülerini anlatıyor, bizim öykümüzü anlatıyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.