TÜRKİYE TEYAKKUZ HALİNDE
Roni Margulies
24 Aralık 2011 Cumartesi 08:58
Erdoğan, alınacak tedbirleri açıkladı: tatbikat, ziyaret toplantı, işbirliği yapılmayacak.
Davutoğlu, “Avrupa, felsefî ve düşünsel olarak Orta Çağ’a dönmüştür” dedi.
Oylamanın ciddiliği, zamanı, şekli, katılanların sayısı sorgulandı.
Neye itiraz ediyor Türkiye hükümeti?
Tam olarak nedir itiraz ettikleri?
Soykırıma uğrayan bir halkın soykırıma uğradığını inkâr etmek suç olmamalı, öyle mi?
Yüz binlerce, milyonlarca masum insanın devlet politikası olarak ve sistematik bir şekilde katledildiğini reddetmek, katledenleri suçsuz saymak, yapılan katliamı haklı ve meşru göstermek herkesin en doğal hakkıdır, öyle mi? İnsan hakkıdır, ifade özgürlüğüdür, öyle mi?
Yahu bu Başbakan, bu Dışişleri Bakanı farkında değil mi? Çakamıyorlar mı?
“Soykırımı inkâr etmeyi suç haline getirmek yanlıştır, yapamazsınız” diye tepindikleri zaman ne demiş olduklarının farkında değiller mi?
“Kimse itiraz etmezken, niye bunlar işi gücü bırakıp bar bar bağırıyor” diye sorulacağını anlayamıyorlar mı?
Herkesin en basit ve doğru sonucu çıkaracağını, “Ha, demek ki bunlar soykırım yapmış” diye düşüneceğini farkedemiyorlar mı?
Başbakan televizyonlara çıkıp “Fransa önce kendine baksın, Cezayir’de yaptıklarına baksın” dediğinde, “Sarkozy soykırımın ne demek olduğunu öğrenmek istiyorsa, Cezayir’de askerlik yapan babasına sorsun” dediğinde, ne demiş olduğunu gerçekten mi çakamıyor? Bu kadar aymazlık içinde olabilir mi acaba gerçekten?
“Evet, biz soykırım yaptık, ama siz de yaptınız. Ya, gördün mü, böyle olur işte, yürrü” demiş olduğunu anlamıyor mu? Anlamıyorsa, anlayıp Başbakan’a anlatacak bir danışman yok mu?
Fransa’nın Cezayir’de, Amerika’nın Vietnam, Irak ve Afganistan’da, İngiltere’nin dünyanın hemen hemen her tarafında uyguladığı vahşetin Türkiye’nin yaptıklarını haklı göstermeyeceğini 12 yaşında bir çocuk bile anlar yahu.
“Sen benden daha habissin” demenin, “Ben de habisim” demek olduğunu o çocuğun ilkokula yeni başlamış küçük kardeşi bile anlar.
“Ben suç işledim, ama başkası da işlemiş, demek ki ben suçsuzum” yaklaşımının hangi ahlakî, felsefî veya hukuksal çerçevede yeri vardır?
Avrupa’nın çoğu ülkesinde Yahudi soykırımını inkâr etmenin yasalarca suç olduğunu ve bu suçu sadece tescilli ırkçılarla faşistlerin işlediğini bilen kimse yok mu hükümetin üyeleri arasında? Avrupa’da “Yahudi soykırımı olmuştur, inkâr edilmemelidir, ama Türkler Ermenilerin kılına bile dokunmamıştır, o inkâr edilebilir” diye düşünen tek bir kişi bile olmadığını bilen yok mu?
Dışişleri Bakanı “Bu karar ifade özgürlüğünü kısıtlar” derken, Ana Muhalefet Partisi Başkanı “İfade özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmak için elimizden geleni yapacağız” derken, bilerek mi gülünç olmaya çalışıyorlar, farkında olmadan mı komiklik ediyorlar?
Herhangi bir Avrupalı, ister başbakan olsun ister hayatını akıl hastanesinde geçirmiş eğitimsiz ve apolitik bir futbol taraftarı, “Türkiye” ve “ifade özgürlüğü” kelimelerinin aynı cümle içinde kullanıldığını duyduğu zaman elinde olmadan kahkaha atar.
Herhangi bir Avrupalı, cezaevleri gazeteci ve öğrencilerle dolup taşan bir ülkenin başbakanı ifade özgürlüğü hakkında atıp tuttuğu zaman kıçıyla güler.
Avrupalılar bir yana dursun, bu hükümet uğruna ölüme gitmeye hazır olanlar dışındaki herhangi bir Türkiye vatandaşı yine aynı organını kullanarak hazin hazin gülümser.
Dışişleri Bakanı, dünyadaki tüm Ermenileri tek tek bulup konuşacaklarını söyledi.
Uzağa gitmeye gerek yok. Aşağıdaki metni Türkiye vatandaşları kaleme alıp imzaya açmış. Önce buna cevap vermeye ne dersiniz Sayın Bakan?
“İnkâr politikası, kötülüğe olur vermesiyle, 1915 sonrası birçok suç işledi. Hrant Dink’in öldürülmesinin de iklimini hazırladı.
İnkâr, soykırım mağdurlarına travmayı tekrar yaşattığı ölçüde şiddeti yineleyebilir ve bu haliyle suçtur.
İnkârdan beslenen bir ifade özgürlüğü söylemi buram buram riya kokuyor.
Kokuyu almıyor musunuz?
Türkiye’nin tutunduğu ifade özgürlüğünün bu en ince dalı, hantallığını taşıyabilecek güçte değildir.
Evet, tartışmayı üçüncü ağızlardan alıp ait olduğu topraklara taşımalıyız.
Söz konusu tasarıya karşı çıkmanın belki de en haklı gerekçesi budur.
Onun için bırakın Fransa’yı.
Fransa çok kötü bir şey yapıyormuş, niyeti hayra değilmiş.
Peki, Türkiye ne yapmayı düşünüyor?”
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.