TÜRKİYE MACERAYA ATILMAZ
Hüseyin Yayman
23 Eylül 2014 Salı 04:10
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Kürt örgütü PYD’nin Esad rejimiyle ilgili tutumunun yanlışlığına dikkat çekti. Akdoğan ayrıca, Türkiye’nin sonu belli olmayan bir maceraya girmeyeceğini söyledi
Başbakan Yardımcısı Doç. Dr. Yalçın Akdoğan’la rehinelerin kurtarıldığı operasyonun perde arkasını sorduktan sonra Kobani ve Suriye’de yaşanan alt üst oluşu konuştuk...
- Kobani’de yaşananlarla ilgili Türkiye’nin tavrı ne olacak?
Türkiye başından beri açık kapı politkası güdüyor. Ama maalesef PYD kendi halkına karşı büyük zulümler yapan Esed rejimine karşı muhalif olmaktan çok ‘bekle gör veya durumdan faydalan’ stratejisiyle hiçbir şeye karışmama politikası güttü. Pragmatik bir yaklaşımla hareket ediyor. İlkesel davranmak yerine güç dengeleri arasında ben ne koparabilirsem yaklaşımıyla hareket ettiği için de bugünkü darboğaza sürüklendi ve kendi alanını daralttı. Kendinizi müstakil bir güç gibi görür ve büyük bir kudret vehmederek yanlış yerde pozisyon alırsanız, ilk fırtınada sürüklenir gidersiniz.
- Peki Türkiye’nin tavrı nedir?
İnsanlık boyutunda Türkiye’nin tavrı bellidir Bundan sonra da elinden geleni yapar. Suriye’nin iç dengeleri açısından bağlamında baktığımızda PYD’nin Esed rejimine bakışını ve genel yaklaşımlarını yeniden gözden geçirmesi lazım.
Tampon bölge
- Orada bir insanlık trajedisi yaşanıyor Türkiye’nin herhangi bir sıcak müdahalesi olabilir mi?
Bizim burada temel önceliğimiz insani yardım konusudur. Tampon bölge konusu da Türkiye’nin güvenliğini sağlamak, askeri anlamda bir tedbir veya savunma kalkanı oluşturmadan önce oradaki insanlara nasıl sahip çıkabiliriz amacıyla düşünülen bir konudur.
- Kürt siyasetinden farklı açıklamalar geliyor, buna ne diyorsunuz?
Bu konuda Kandil’den ve HDP’lilerden zaman zaman tampon bölge yaklaşım çözüm sürecini bitirir gibi bazı ifadeler geliyor. Bu tabloyu doğru okuyamamaktan kaynaklanıyor. Dediğimiz gibi bu konu insani kaygılarla bir güvenli bölge oluşturulması amacına matuf.
Batı’nın yanlışı
- Batı’nın tavrını nasıl buluyorsunuz?
Türkiye’nin bu konudaki çağrılarına Batılı ülkeler zamanında cevap verebilselerdi bugün yaşadığımız sorunları yaşamazdık. Öngörüsüz ve dirayetsiz yaklaşımları bölgeyi daha büyük bir çalkantıya sürükledi.
- Rehineleri kurtarma karşılığında Türkiye IŞİD’e Kobani’yi verdi iddiaları var. Bu iddialara cevabınız nedir?
Bu tür bir pazarlık yakıştırması son derece çirkindir ve büyük bir haksızlıktır. Kendi ülkesini sürekli zan altında bırakan, sürekli suçlayan yaklaşım son derece hastalıklı bir yaklaşımdır. Türkiye’nin hiçbir terör örgütüyle ilişkisi yoktur. Kendi ülkesini terörist ülke gibi gösteren bu yerli iş birlikçileri kınıyorum. Silahlı mücadele, şiddet gibi, masum insanları öldürülmesine yol açan terör gibi yöntemler demokratik siyasetin karşıtıdır. AK Parti bu tür yapılanmaların ve anlayışların panzehiridir. Bu iki ayrı yöntem ve anlam dünyasıdır. AK Parti burada karşı kutbu temsil etmektedir.
‘Sonrası da planlanmalı’
- Peki Barzani’nin konuşmaları oldu, dünyayı müdahaleye çağıran talepleri var.
Barzani yönetimiyle çok boyutlu ilişkilerimiz var. İnsani, diplomatik, ticari ilişkilerimiz var. Türkiye bu konuda üzerine düşeni yapmaktan çekinmez. Bundan sonrada insani zeminde üzerine ne düşüyorsa bunu yapar. Fakat bunun ötesindeki mesleler uluslararası toplumun bölgeyle ilgili nasıl bir gelecek öngördüğüyle de bağlıdır.
- Sizin öneriniz nedir?
Sadece kriz yaşandığında, birileri sıkıntıya düştüğünde hadi adım atın değil... Nasıl bir Irak tasavvur ediyoruz, nasıl bir Suriye tasavvur ediyorsunuz, nasıl bir bölge planınız var? O konuda diğer ülkelerin net, kapsamlı, ikna edici bir çerçevesi ve çözüm önerisi var mı? Ben göremiyorum. Peki ne öneriyorsunuz? Şununla savaşın. Sonra? Sonrasının da görülmesi ve planlanması lazım. Türkiye bu yüzden bu tür maceralara atılmaz. Bölgeye dair nasıl bir gelecek öngörülüyor. Bunun net biçimde anlaşılması gerekiyor.
Dün ‘Esad giderse ne olacak, bekleyip görelim’ diyenler bugün Türkiye’nin önüne geleceği belli olmayan flu bir senaryo getirip bunu desteklemesini bekliyorlar. Bu haksızlık oluyor.
‘Meseleye biz insani bakıyoruz’
- Kobani pazarlığı oldu mu?
Dediğim gibi böyle bir durum kesinlikle söz konusu değildir. Biz bölge insanına her zaman kucağımızı açtık. Öyle olmasa 130 bin kişiyi niçin kabul edelim? AK Partinin bölge politikalarında herhangi bir örgütle veya terörist yapılanmayla iş birliği yapma söz konusu olamaz. Ona bakarsanız Türkiye’ye yakın olduğu söylenen Özgür Suriye Ordusu’yla IŞİD mücadele halindedir.
- Peki çözüm sürecinin ilerlediği bir dönemde Kobani’nin düşmesi süreci olumsuz etkiler mi?
Suriye’de yaşananlar çözüm sürecinin ajandasında yer almamaktadır. Bu bağlantılı bir konu değildir. Gelişmeleri dolaylı olarak etkileyebilecek ilişkili bir konu olarak görülebilir. HDP’lilerin bu konuyu çözüm sürecinin bir maddesiymiş gibi öne sürmeleri de yanlış olur.
Biz hükümet olarak meseleye insani olarak bakarız. Onun ötesinde PYD’nin bölgenin geleceğiyle ilgili pozisyonunu gözden geçirmesi lazım. Suriye’ye dönük Türkiye’nin politikası bellidir. Sen burada dün Esed’le işbirliği yapıyordun, bugün pozisyonun nedir? Bunun netleşmesi lazım.
- Sonuçta Öcalan’ın da 21 Mart 2013’te söylediği Misak-ı Milli meselesi var. Kürtlerle stratejik ortak olma meselesi var bunu nasıl değerlendirirsiniz?
Acaba oradaki ilişkili yapılanma bunu ne kadar idrak etti ve ona göre hareket ediyor, buna bakmak lazım.
‘Aynı kefeye koymuyoruz...’
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Suriye’deki Kürt bölgelerinden Türkiye’ye sığınan insanlar konusunda, “Biz PYD’nin yanlış politikalarıyla bölgenin mazlum insanlarını ve Türkiye’ye sığınan kardeşlerimizi aynı kefeye koymuyoruz. İnsani dram her türlü siyasi mülahazanın üzerindedir” dedi.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.