04 Aralık 2024
  • İstanbul8°C
  • Diyarbakır5°C
  • Ankara4°C
  • İzmir11°C
  • Berlin5°C

TÜRKİYE IŞİD’E KARŞI NASIL MÜCADELE EDEBİLİR?

Ruşen Çakır

01 Eylül 2014 Pazartesi 08:08

ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel bu hafta ülkemize geliyor. Ana gündem maddesi IŞİD (Irak Şam İslam Devleti, yeni adıyla sadece İD, yani İslam Devleti) ile ortak mücadele. Savunma Bakanlığı (Pentagon) sözcüsü John Kirby, Türkiye’nin, Suriye ve Irak’la sınırdaş önemli bir NATO üyesi olduğunu ve IŞİD’in bölge için doğurduğu tehlikeler konusunda Washington’un kaygılarını paylaştığını söyledi.

Amerikan yönetimi IŞİD’e karşı bölgesel bir koalisyon oluşturma arayışında ancak buna kimlerin, ne ölçüde dahil olabileceği meçhul. Tabii burada asıl sorun, farklı Amerikalı yöneticilerin şu ana kadar yaptıkları açıklamalardan IŞİD ile nasıl mücadele edilmesi gerektiği kon usunda belli bir stratejilerinin bulunmadığının anlaşılması.

Suriye’deki IŞİD hedefte

ABD Genelkurmay Başkanı General Martin Dempsey geçen hafta “IŞİD, örgütün Suriye’deki parçası hedef alınmadan yok edilebilir mi?” diye sorup hemen ardından “Cevap hayır” demişti. Dolayısıyla Amerikan yönetiminin IŞİD ile sadece Irak değil Suriye’de de mücadele etmeyi planladığı anlaşılıyor. Bu plana Şam ve Tahran yönetimlerinin destek verecekleri muhakkak. (Böylece IŞİD’in, bazılarının ciddi ciddi inandığı gibi Suriye muhalefetini bölmeyi amaçlayan bir Suriye-İran ortak yapımı olmadığı da ortaya çıkmış olur)

Ancak Suriye’de iç savaş çıktıktan kısa bir süre sonra Esad/Baas rejiminin yıkılmasına angaje olan Ankara’nın bu plana çok fazla yakınlık duymayacağı belli. Olayın bir diğer boyutu da IŞİD’in (tıpkı Nusra Cephesi gibi) Rojava adı verilen bölgede bir tür özerk yapı inşa etmeye çalışan PKK/Abdullah Öcalan çizgisindeki PYD’ye karşı amansız bir savaş yürütmesi. Ankara’nın başından itibaren kendi sınırları boyunca Suriye’de bir Kürt özerk bölgesi istemediği biliniyor. Ancak olaya bir de tersinden bakmak yararlı olabilir: Eğer PYD ve onun askeri kanadı olan YPG ile YPJ olmasaydı Türkiye’nin Suriye sınırları büyük ölçüde IŞİD ve benzeri yapıların denetiminde olurdu.

Rehineler sorunu

IŞİD olayı ilk ortaya çıktığında ülkemizde pek ciddiye alınmamıştı. Musul’un IŞİD’in eline geçmesi ve hilafet ilanı da keza öyle. Ama geçen süre zarfında hiç de küçümsenmeyecek bir hareketin söz konusu olduğu ortaya çıktı. Tek bir örnek yeterli olabilir: IŞİD Musul Başkonsolosluğu’ndaki 49 kişiyi rehin alarak Türkiye’nin öncelikle Irak ve doğal olarak Suriye’de herhangi bir şekilde inisiyatif alabilmesinin imkanlarını da ortadan kaldırmış oldu. IŞİD, seçimle işbaşına gelmiş hiçbir hükümetin (ve hiçbir cumhurbaşkanının) vatandaşlarının ölümüne yol açabilecek hamleler yapamayacağını iyi hesaplamış olmalı.

Dolayısıyla ABD Savunma Bakanı Hagel, Ankara’nın IŞİD karşıtı koalisyona aktif katılımını sağlamak istiyorsa rehineler konusunda inandırıcı bazı önerilerle gelmesi gerekir ki kendi vatandaşları James Foley’i kurtaramadıkları düşünülürse bu pek mümkün gözükmüyor.

İçerde mücadele

Irak ve Suriye’ye doğrudan müdahale edemese bile Ahmet Davutoğlu hükümetinin içerde IŞİD’e karşı yapabileceği çok şey var. Bunların bazılarını sıralayacak olursak:

1) IŞİD ve benzeri yapıların asla hoşgörülmediğini, desteklenmediğini inandırıcı bir şekilde ulusal ve uluslararası kamuoyuna anlatmak;

2) IŞİD’in Türkiye’yi transit ülke ve lojistik üs olarak kullanmasının mümkün olduğunca önüne geçmek;

3) Türkiye’den IŞİD’e katılımları olabildiğince aza indirmek;

4) IŞİD ve benzeri yapıların Türkiye’yi de tehdit ettiğini kavramak ve bunu kamuoyuna anlatmak;

5) Bu bağlamda IŞİD ve benzeri yapılara karşı açık ve ikna edici bir ideolojik, politik ve mutlaka dini temelleri güçlü bir kampanya yürütmek;

6) IŞİD’e karşı mücadele eden güçlere örtülü de olsa destek vermek.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.