21 Kasım 2024
  • İstanbul11°C
  • Diyarbakır13°C
  • Ankara14°C
  • İzmir21°C
  • Berlin3°C

TÜRKİYE DEMOKRASİYİ SEVMEZSE

Elif Şafak

23 Mart 2012 Cuma 06:51

Keşke böyle geçmeseydi bu Nevruz. Keşke yaşanmasaydı olanlar. Bu kadar öfke ve husumet biriktirmeseydik keşke, karşılıklı yanlış anlamalar, önyargılar...

Oldum olası uzak dururum halbuki, "keşke" kelimesinden. Anlamsız gelir hep, beyhude. Ne yararı var ki, olan biten şeylerin arkasından "Keşke olmasaydı" demenin. Fakat bu yazıda kullanmak istedim bu sözcüğü. Çünkü şimdi "Keşke yaşanmasaydı bu sene Nevruz böyle" dersek, diyebilirsek, hani bir ihtimal, belki seneye başka türlü bir Nevruz görebilir bu topraklar.

Gerilimin yaşanmadığı, yumrukların, küfürlerin ve taşların konuşmadığı, şiddet yanlılarının hepi topu bir avuç kaldığı, Türklerin ve Kürtlerin bir arada yaşamanın güzelliğine inandığı, kimsenin fikirlerinden ötürü bir başkasına bağırmadığı, heyheylenmediği bir başka Nevruz, bir başka bahar, bir başka olgunluk...

Türkiye demokrasiyi sevmezse kaybımız çok ağır olacak. Hepimizin. İster Türk olalım ister Kürt. İster sosyal demokrat olalım ister muhafazakâr. İster Alevi ister Sünni. Bir koca gemi su almaya başlarsa, istisnasız içindeki bütün yolcular aynı şekilde tehlike altında kalmaz mı? Diyebilir misiniz geminin bir tarafı yaralı ama öbür tarafı sağ salim yoluna devam etmekte. Mümkün mü?

*

Türkiye demokrasiyi sevmezse, ne uluslararası ortamda hak ettiği önemi kazanır, ne yurtiçinde huzur bulur. Ne siyasi, ne sosyal, ne ekonomik istikrarından emin olabilir. Bu memleket "Kürt sorunu" diye adlandırdığımız tarihsel, toplumsal meseleyi demokrasiden uzaklaşarak çözemez, çözemedi. Bunca can, bunca zaman yetmedi mi görmeye?

Biliyorum, herkesin söyleyecek bir sözü, edecek bir itirazı var. Herkes kızgın birilerine. Kimi Kürtler diyor ki: "İyi ama bunca zaman acı çektik, bizi ezdi bu devlet..." Kimi Türkler diyor ki: "İyi ama bunlara güvendik de ne oldu, niyetleri sadece olay çıkarmak... "

Sorun şu ki çok kolay genelleme yapıyoruz. "Onlar" ve "biz" ayrımları üzerinden analizler geliştiriyoruz. Dinlemeden konuşuyor, tepkisel ve duygusal davranıyor, yargılarımızda acele ediyoruz. Biz aslında bunu hep ama hep yapıyoruz.

Halbuki Kürtlerin kendi aralarında inanılmaz fikir ayrılıkları var, tıpkı Türklerin kendi aralarında inanılmaz fikir ayrılıkları olduğu gibi. Fabrika mamulü değiliz ki hepimiz aynı olalım, tıpa tıp düşünelim. Şimdi kategorik ayrımları değil ortak paydaları görmeliyiz.

Çünkü, "Şiddet şiddeti doğurur, sertlik sertliği. Korku korkuyu doğurur, husumet husumeti".

Şimdi barışa, huzura, bir arada yaşamaya inanan insanların seslerini yükseltme vakti. Toz duman arasında bu talebi bir "lüks" gibi görenlere ise sadece bir sorum var: "Savaş çığırtkanlıkları yapılırken barıştan söz edemeyeceksek ya ne zaman edeceğiz dostlar?"

*

Üç askeri darbe gördü bu topraklar. Eylemler, idamlar, matemler gördü. Faili meçhuller, bombalamalar, cenazeler gördü. Yas tutan analar gördü. Karadeniz'de, Ege'de, İç Anadolu'da, Güneydoğu'da... Dört rüzgârın estiği her yerde...

Kardeşin kardeşi vurduğunu gördü.

Bunları bir daha yaşamayı aklı başında ve vicdan sahibi hangi insan isteyebilir?

Türkiye kendini sevmezse, Türkiye çelişkilerini ve sentezlerini sevmezse, Türkiye farklılıklarını sevmezse, Türkiye birbirini sevmezse, Türkiye evlatlarını sevmezse, Türkiye insan haklarını sevmezse, Türkiye düşünce özgürlüğünü sevmezse, Türkiye bir arada yaşama sanatını sevmezse, velhasıl Türkiye demokrasiyi sevmezse, dünya üzerinde başka hiçbir yere benzemeyen bu canım memleket çok acılar çeker.

Biz hepimiz "Keşke" deriz o zaman. Keşke anlasaydık, uyansaydık, sevseydik...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.