21 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara15°C
  • İzmir19°C
  • Berlin0°C

TÜRKİYE BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN’A HAZIR MI?

Ruşen Çakır

25 Haziran 2014 Çarşamba 08:10

Her ne kadar bizler konuşmayı kestiysek de (bunda hiç kuşkusuz rehinelerle ilgili yayın yasağı getirilmesinin de rolü var) Irak’ta, ABD Dışişeri Bakanı John Kerry’nin sürpriz ziyaretinin de gösterdiği gibi, çok kritik gelişmeler yaşanıyor.

Kerry önce Bağdat’a gidip Şii Arapların, ardından Erbil’e gidip Kürtlerin temsilcileriyle görüştü. Halbuki Irak’ın geleceğinde, IŞİD’in (Irak Şam İslam Devleti) başını çektiği Musul işgalinde ortaya çıktığı gibi Sünni Arapların da söz sahibi olması gerekiyor. Bağdat ile Erbil, Washington’un (ve belki de Tahran’ın) aracılığıyla ne kadar anlaşırlarsa anlaşsınlar, işin içine Musul’u, yani Sünnileri katmadıkları, katamadıkları müddetçe Irak’ı bir arada tutabilmeleri mümkün gözükmüyor.

Kaldı ki Kürtlerin artık birleşik bir Irak istemedikleri, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) sözcülerinin peşpeşe yaptıkları açıklamalardan anlaşılıyor. Aslında ABD’nin Irak’ı işgal edip Saddam Hüseyin rejimini devirdiği andan itibaren Kürtlerin gündeminde bağımsız Kürt devleti var. 2004 sonundan 2007 ortasına kadar gazetecilik yaptığım Washington’da, Irak’ın (üçe) bölünmesi ve bağımsız Kürdistan kurulması fikrinin yönetimde de belli ölçülerde destekçi bulduğunu gözlemiştim. Fakat gerek Ankara’nın, gerek ABD’nin önemli Arap müttefiklerinin itirazları ve bölgesel dengeler nedeniyle Irak’ın bir arada tutulmasının daha iyi olacağı düşünüldü, özellikle Sünnilerin yeni sisteme entegrasyonu için epey uğraşıldı.

Maliki’nin suçu

Dün Başbakan Erdoğan AB ülkelerinin büyükelçilerine Irak’taki krizin ana nedenlerinden biri olarak Başbakan Maliki’nin “şımartılması”nı gösterdi. Son Musul olayının ardından birçok kişi ve çevrenin de benzer bir şekilde Maliki’yi hedef aldıklarını görüyoruz. Bu eleştirilerde haklılık payı olmakla birlikte, ülkeyi kim, nasıl yönetirse yönetsin Irak’ın artık tek parça kalamayacağı gerçeğiyle yüzleşmek gerekiyor. Eğer bu yıllar önce kabullenilmiş olsaydı, El Kaidevari yapıların alabildiğine güçlenmeleri engellenebilir, Kuzey (Kürtler) ve Güney’deki (Şiiler) komşularıyla makul ilişkiler kurabilecek bağımsız bir Sünni devleti kurulabilirdi.

Bu aşamadan sonra IŞİD ve benzeri yapıların fazlasıyla etkisi altındaki Sünnilerin devletinin sürekli bir kriz odağı olması kaçınılmaz. Bunun bir nedeni toprak uyuşmazlığı, bir diğer ve daha önemlisi de ilan ettikleri hilafete Kürdistan’ı da dahil etme ve İslam dışı görülen Şiileri yok etme motivasyonu olacaktır.

Ankara’dan bakınca

Ankara Irak krizinin başından itibaren bu ülkenin birliğini ve toprak bütünlüğünü güçlü bir şekilde savundu. Bağdat rejimiyle alenen sorunlar yaşanmaya başlayınca aynı söylem sürdü ancak gücünü büyük ölçüde yitirdi. Daha çarpıcı olan husus ise, yıllar boyunca bir tür tehdit, hatta yer yer düşman olarak görülen Irak Kürtlerinin dost, hatta bir tür “stratejik ortak” haline gelmiş olmalarıdır. Ekonomik yönü çok kuvvetli olan bu stratejik ilişkilerin Bağdat’ı ayrıca rahatsız ettiğini de biliyoruz.

Ancak bu verili durumdan hareketle Ankara’nın Irak’ın kuzeyinde bağımsız bir Kürdistan kurulmasına sıcak bakacağı sonucunu çıkartmak doğru olmayabilir. Kuşkusuz gerek KBY ile geliştirilen stratejik ilişkiler, gerekse Türkiye’de Kürt sorununun çözümü yolunda atılan adımlar, yaşanan gelişmeler nedeniyle ciddi ölçülerde yumuşama ve esnemeler oldu ancak Türk kamuoyunun hemen yanıbaşında bağımsız bir Kürt devletinin ilanına kayıtsız kalmasını beklemek yanıltıcı olur.

Öte yandan, Abdullah Öcalan’ın uzun süredir geliştirdiği ulus devlet eleştirilerini göz önüne alacak olursak, Kürtlerin de bağımsız Kürdistan’a bazı rezervlerinin olabileceğini düşünmemiz gerekir. Yine de bunların çok fazla öne çıkmayacağı, tam terine Irak’taki bağımsız bir Kürt devletinin Türkiye’de de Kürtler arasında bağımsız devlet yanlılarının etkisini artıracağı da muhakkaktır.

Türkiye’den ne tür tepkiler gelirse gelsin, bunların etkisi ne olursa olsun, Irak’ın bölünmesi ve buna bağlı olarak bağımsız bir Kürt devleti mukadder. Türkiye’nin gecikmeden bu gerçeği kabullenmesi, zihnini ve enerjisini, bu olguyu geciktirmek yerine ondan istifade etmeye hasretmesi herkes için çok iyi olacaktır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.