TEK KRİTER 'İNCİRLİK'TİR
Kadri Gürsel
23 Ekim 2014 Perşembe 05:46
Kaderin cilvesi değil, baştan sona yanlış bir Suriye siyasetinin sonucu...
Üç yıldır Türkiye’yi bir uluslararası cihatçı koridoruna çevirmiş olmasalardı, nihayetinde peşmerge koridoru açmaya da mecbur kalmayacaklardı.
İki küsur yıldır Rojava kantonlarını boğup yok etme siyaseti gütmeselerdi, günün sonunda Amerikan uçakları Suriye Kürtlerine silah, cephane ve sair malzeme atmayacaktı.
Fena mı oldu?
Ne münasebet? Tam tersine, çok iyi oldu.
IŞİD’in Kobani’yi düşürme ihtimali ortadan tamamen kaldırılmadıysa da zayıflatıldı. Bu nispette de iç barışımız üzerindeki tehdit azaldı.
Kendinizi bir an için “Koridor açma hukuken ve siyaseten mümkün değil” ya da “PKK neyse PYD de odur, bizim için terör örgütüdür” diyenlerin yerine koyun...
En hafifinden bir mahcubiyet hissetmeniz gerekmez mi?
Kolay mı; “PYD eşittir PKK” denilmesinin üzerinden bir gün geçti ya da geçmedi, ABD bu PYD’ye gökten silah ve cephane indirdi.
Ve bunu aynı gün Ankara’nın “peşmerge koridoru” açma kararı izledi.
Bütün bunlar, Kobani’de gelinen noktada atılması gerekli zaruri adımlardı...
Ve lamı cimi yok, Kobani’ye havadan silah yardımı Ankara üzerinde ciddi bir tazyik oluşturdu; peşmerge koridoru açma kararı da Amerikan baskısı altında kalınarak alındı.
Bir güne sığan bu gelişmeleri “Ankara ve Obama Yönetimi arasında, Suriye’de rejim değişikliğini de içeren bir büyük pazarlığın parçası” olarak okuyanların kendini darı ambarında sanan aç tavuklardan bir farkları kalmıyor.
Şu gerçek iyi görülmeli: ABD artık “düzen kurucu bir hegemon” değil, kaynakları sınırlı. Bu ABD, IŞİD tehdidi ortaya çıkana değin stratejik önceliğini Pasifik havzasına kaydırmanın hesabındaydı.
Bu koşullar altındaki Obama yönetimi IŞİD tehdidine karşı kendisini mahdut askeri imkanlarla mücadele etmek zorunda hissediyor. Önceliğin, Irak’ın yıllar sürecek bir harekat sonunda IŞİD’den temizlenmesi olduğu da zaten açıklanmış bulunuyor.
Dolayısıyla Ankara’nın, Türkiye’deki üsleri IŞİD karşıtı koalisyona açma karşılığında, bu Obama yönetimini Esad’ın devrilmesine kapı açmak anlamına gelen, “tampon” ya da “güvenli” bölgelerin kurulmasına ikna etmesi, olmayacak duaya amin demektir.
Bu şartlarda ABD’nin 20 Ekim’de Kobani’ye havadan silah ve cephane indirmesi ile peşmerge koridoru ilanının taşıdığı anlamlardan birkaçı şudur:
Ankara’nın Obama yönetimini Suriye’de politika değişikliğine zorlama çabaları sonuçsuz kalmıştır.
Suriye’de rejimi devirmeyi, IŞİD vaziyetini idare etmeyi ve Rojava Kürt kantonlarını ortadan kaldırmayı aynı anda becermek gibi bir siyasi jonglörlük denemesine girişen Ankara oynadığı bütün topları elinden düşürmüştür.
Ankara’nın yanlışlarla dolu Suriye politikasının bir sonucu da ABD’nin bir kez daha “Kürtlerin kurtarıcısı” olarak tarih sahnesine çıkması olmuştur. Kürtler ve ABD’yi bu reel ittifaka mecbur bırakan Ankara’dır.
“Peşmerge koridoru”, farklı ülkelerde yaşayan Kürtlerin birleşme sürecini hızlandıracaktır. Dolayısıyla artık bütünlüklü ve kapsayıcı bir Kürt politikası geliştirmenin vakti gelmiş ve geçmektedir.
Türkiye sadece kendi güvenliği ve istikrarı için değil, uygar dünyanın bir parçası olarak kalmak için de koalisyonun gerçek bir üyesi olmak zorundadır. Bunun tek kriteri ise Türkiye’deki üslerin IŞİD’e yönelik hava saldırılarına açılmasıdır.
BİR ÇAĞRI: Gözaltında kaybedilenlerin yakınları, Cumartesi Anneleri, bu cumartesi saat 12.00’de İstanbul Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemlerinin 500’üncüsünü düzenleyecekler. “Devletin kendi çocuklarını adalete teslim etme, çocuklarından geri kalanı da Cumartesi Anneleri’ne teslim etme zamanı çoktan geldi geçiyor” diyerek, elinizde bir dal kırmızı karanfille yanlarında durmanızı istiyorlar.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.