TAYYİP ERDOĞAN NEYE KARAR VERECEK?
Hüseyin Yayman
26 Haziran 2014 Perşembe 07:50
Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça siyasetin sıcaklığı yükseliyor. MHP/CHP bloğunun Ekmeleddin İhsanoğlu’nu açıklamasıyla bir anlamda seçimin sonucu satın alındı. Anketleri siz de izliyosunuz. Taraflı, tarafsız uzmanlar Erdoğan’ın sorunsuz biçimde Köşk’e çıkacağını söylüyor.
Ancak asıl mesele tam da burada başlıyor. Köşk’e çıkan Erdoğan neye karar verecek ve ‘sihirli yüzüğü ’ kime teslim edecek? Bir şahsa mı yoksa bir kadroya mı? Tayyip Erdoğan’ın kişisel hikayesi, İstanbul İl Başkanlığı’ndan başlayan politik tecrübesi ve iktidar pratiği göz önüne alındığında ortaya sofistike bir prensipler listesi çıkıyor.
Yakın dönemde yaşanan önemli olayları ve Erdoğan’ın bu krizler karşısında neye karar verdiğine bakın, bunu daha iyi göreceksiniz. Erdoğan siyasetinin prensiplerini bilinmeden onun nasıl karar vereceği tayin edilemez.
Erdoğan Siyasetinin Temel Prensipleri...
1. Erdoğan için her hal ve şartta kişiler değil, parti ve dava önce gelir.
2. Erdoğan’ın son dakika pragmatizmi çok güçlüdür ve süpriz yapmayı sever.
3. Erdoğan’ı, eski siyasetin, eski vocabulary’si ile yorumlamak hataya sürükler.
4. Erdoğan, son saniyede ‘şimdi bana ne gerekiyor’ diyerek tüm planlarını değiştirebilir.
5. Erdoğan, duygusal görünmekle beraber politik gerçeklikten asla kopmayan biridir.
6. Erdoğan’ın kararlarında ‘kişisel motivasyonlar ’ değil, davanın geleceği belirleyici olur.
7. Erdoğan, önemli kararlarını son ana kadar kimseyle paylaşmaz ve masada güçlü durmak ister.
8. Tehditkar ve taktik yaklaşımları sevmez ve geri adım atmayarak asla taviz vermez.
9. Erdoğan’ın neye karar vereceğini gazete yorumları üzerinden okumamak gerekir.
10. Erdoğan için durumsallık yaklaşımı varoluşsal bir prensiptir ve heran herşeyi değiştirebilir.
Kararı ne zaman açıklayacak?
Başbakan partinin başına kimin geçeceğiyle ilgili konuya şimdi girmek istemiyor. Adım adım gidip zaman kazanmak ve parti içinde bir iktidar oyununa izin vermek istemiyor. Yukarıdaki prensiplere bir bütün olarak bakıldığında Erdoğan için temel öncelik ‘partinin başına ‘emanetçi’ birini getirmek değil, partisinin geleceği ’ olacak. Partinin iktidar olmasına engel olacak kendi adamını değil, birinci yapacak ismi getirecek.
Cumhurbaşkanlığı sürecinde olduğu gibi Başbakanlığa vekalet edecek ismi de son anda belirleyecek. Yani kararını, son anda, 10 Ağustos gecesi verecek. O tarihe kadar ölçüp-biçecek ve kafasında sürekli test edecek. Fakat kafasındakileri asla kimseyle paylaşmayacak.
‘Dream Team’ mi geliyor!
Erdoğan siyasetinin vazgeçilmez ögelerinden biri de ‘parti kimliği ve kurumsallaşmadır ’. Erdoğan ‘sihirli yüzüğü ’ kime verirse versin şartları olacak. Partinin başına geçecek ismin evvela seçimde birinci olmasını, ikincisi davaya sahip çıkmasını, üçüncüsü ‘AK Parti geleneğin devamını ve yeniden üretilmesini’; dördüncüsü yeni bir kadro ve yeni bir vizyon ortaya koymasını isteyecek.
Tayyip Erdoğan başarabilirse bir anlamda Mustafa Kemal’in köşke çıkıp ülkeyi bir kurmay bir ‘kadro’ ile yönetmesi gibi ikinci kadro hareketini başlatacak. Parti çevrelerinde ‘Dream Team’ rüya takım gibi yeni bir kadronunun kurulacağı ileri sürülüyor.
Durumu futbol metaforuyla açıklamak gerekirse Erdoğan, takımın kaptanı değil, teknik direktör olacak. Görünen o ki isimler üzerinden değil, enstrümanlar üzerinden yeni bir orkestra kuracak. Kendisi orkestranın şefi değil, art direktörü olacak.
Erdoğan için KİM sorusu değil, NASIL sorusu öncelik kazanmış durumda. Son tahlilde Erdoğan ve kurmay kadronun yol ayrımının/tarihsel eşiğin farkında olduğu anlaşılıyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.