24 Kasım 2024
  • İstanbul6°C
  • Diyarbakır10°C
  • Ankara-1°C
  • İzmir5°C
  • Berlin5°C

SÜRÜKLENEN CESET, TÜKENEN MEŞRUİYET

Kadri Gürsel

06 Ekim 2015 Salı 03:56

HDP Milletvekili Leyla Birlik’in kayınbiraderi Hacı Lokman Birlik, Şırnak’ta YDG-H mensupları ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada öldürüldü ve sonra cesedi zırhlı bir polis aracına bağlanarak yerlerde sürüklendi. Olayın görüntüleri bir troll hesabından sosyal medyada paylaşıldı.

Bir provokasyon zincirinin son halkası

Bu eylem, Hacı Lokman Birlik’i hangi nedenle olursa olsun sevenlerin duygusal yaşamlarına ve kişiliklerine yapılmış utanç verici ve kabulü mümkün olmayan bir saldırıydı. Kendisiyle aynı siyasi ve kültürel kimliği paylaşan çok büyük bir kitlenin varlığına karşı işlenmiş bir ahlak suçuydu bu… Cenaze üzerinde mutlak hakka sahip aile bireylerinin ise hukukunu çiğnendi; onların kişilik haklarına ve ruhsal yaşamlarına tecavüz edildi.

Şırnak’ta yaşanan bu insanlık ayıbı, bir provokasyon zincirinin son halkasını teşkil ediyor.

İç savaş kışkırtıcılığı

18 Mayıs’ta HDP’nin Adana ve Mersin il binaları ile 5 Haziran’da HDP’nin Diyarbakır mitingini bombalı saldırıların hedefi olarak seçenlerin amacı, çatışmasızlık ortamını sona erdirmekti. Bu karanlık odaklar sonunda 20 Temmuz’da Suruç katliamıyla amacına erişti. Şimdi ise ülkeyi yakmakta olan ateşe kendi cephelerinden odun taşımayı cesetlere saygısızlık ederek de sürdürüyorlar.

Hacı Lokman Birlik’in cesedini boynuna ip bağladıktan sonra sokaklarda sürükleyen ve bir de bu yaptıklarını teşhir edenler güya devletin hizmetindeler ama düşmanlık ve nefreti körükleyen bu fiilleriyle aslında iç savaş kışkırtıcılığına hizmet ediyorlar.

Suç işlediler

Devlet, kendi otoritesine meydan okuyan vatandaşları ne yaparsa yapsın, bunlara müdahalesinde hukuka ve kendi yasalarına bağlı hareket ettiği nispette meşruiyetini korur. Bu bakımdan, devlet adına kurşun atanlar devletin yasalarını tanımaz hale gelmişlerse, bunları yasanın hizasına sokmak da devletin görevidir.

Ve nihayet, bir cesedin şahsında milyonlarca insanı tahkir edenler sadece ahlak ve gelenekleri değil, devletin yürürlükteki yasalarını da çiğnemişlerdir.

Bu görevliler, TCK’nın ‘kişinin hatırasına hakaret’ suçuna verilecek cezayı düzenleyen 130’ncu maddesine göre cürüm işlemişlerdir.

TCK’nın ilgili maddesinde şöyle deniyor: “Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır.”

Türkiye’nin akibetiyle de ilgili bir tercih

Şimdi göreceğiz bakalım yargıya talimat vermeyi alışkanlık edinmiş siyasi iradenin kararı hangi yönde tecelli edecek?

Suçluların yasalar uyarınca cezalandırılması mı, yoksa bu olayın da üzeri örtülerek cezasızlık kültürünün alabildiğine güçlendirilmesi mi tercih edilecek?

Bu aynı zamanda Türkiye’nin akibetiyle de ilgili bir tercih olacak. (Diken)

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.