'SURİYE'DE ALEVİSTAN, KÜRDİSTAN VE SÜNNİSTAN KURULACAK'
Andrey İsaev
25 Mart 2017 Cumartesi 02:19
Geçen hafta Rus-Türk ilişkilerini takip etmeye devam eden Rus basını, olası Türk-Ermeni yumuşama dedikodusunu da ele aldı. Gazetecilere röportaj veren eski İsrail Savunma Bakanı ve tanınmış Çinli siyaset bilimci ilginç yorumlarda bulundu.
Pravda.Ru haber sitesi, Türkiye’nin Avrupa Birliği ve Rusya ile ilişkilerini yorumladı. İsmi bildirilmeyen yazar, “akıllı, tecrübeli ve tehlikeyi önceden sezen” siyasetçi dediği Erdoğan’ın, bu özellikleri sayesinde uzun süredir iktidarda kalabildiğini dile getirdi. Şimdi de bir tehdit sezen Türkiye Cumhurbaşkanı, Avrupa ile ipleri gerip Rusya ile yakınlaşmayı tercih etmiş.
Yazara göre Erdoğan, Avrupalıların kendisine “Türk Yanukoviç’i, Çavuşesku’su veya Kaddafi’si” rolünü vermek istediğini anlamış. Hem Avrupa’nın, hem Rusya’nın gözünde “şirin” görünmeye çalışan Yanukoviç’in “iki sandalyede bir arada oturma teşebbüsü”nün rezalet ve fiyasko ile sonuçlandığını gören ve Türkiye’nin geleceğinin Rusya’ya bağlı olduğunu anlayan Erdoğan, Moskova ile samimi olmaya karar vermiş.
‘ORTAM NEO-OSMANLILAR İÇİN MÜSAİT DEĞİL’
Eho Moskvı radyosu sitesinde yazısı yayımlanan siyaset bilimci Andrey Oçepovskiy’e göre 2016 yılının “en büyük hayal kırıklığı” Türkiye’de askeri darbenin başarısızlığı imiş. Yazar, “ülkenin demokratik denebilecek karakterinin geleneksel koruyucusu” olan askerlerin bu sefer Erdoğan’a baş tutmaya çalıştığını, fakat başaramadığını” belirtti.
Oçepovskiy, bundan sonra Erdoğan, kendisini destekleyen güçleri tatmin etmek zorunda, diye yazdı. Nasıl? İlk önce, Türkiye’nin, “Ulu padişahının kılıcını kından çıkarıp ilk önce Orta Doğu’da Büyük Güç haline döndüğünü göstermek, sonra, Avrupa’daki Türk diasporasını kullanarak nüfuzunu Avrupa’ya da yaymak” gerekirmiş. Bilindiği gibi dış politikada elde edilen başarılar, siyasi liderlerin itibarını kuvvetlendirir. Başarısızlıklar ise, dış düşmanlara ve “beşinci kol”a yüklenir.
Ne var ki uluslararası alandaki durum yazarın deyişiyle “neo-osmanlılar’ın çizdiği planlar için” müsait değil. Son zamanlarda Ankara’nın küsmediği kimse kalmamış gibi. Suriye, İsrail, Avrupa Birliği… Rusya ile ilişkileri karışık. Bir taraftan ekonomik ilişkiler büyük önem taşıyor diğer taraftan Rusya, Ermenilere ve Esad’a destek verdi, Türkiye’nin umursadığı Kırım’ı kendi topraklarına kattı.
Yazar, “Dolayısıyla dış politikada gürültü çok, ama başarı yok” diye yazdı.
TÜRKİYE-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ’
Ermeni basınına konuşan Rusya Dışilişkiler Bakanı Sergey Lavrov, “Yerevan ile Ankara arasında müzakere yapılacağı zaman Rusya bu sürece destek vermeye hazır” dedi. Bu münasebetle REGNUM ve EADaily ajansları, Türk-Ermeni ilişkilerinde olası yumuşa sürecine değindi.
Stanislav Tarasov, iki ülke arasındaki ilişkilerin normale dönüşü gittikçe güncellik kazandığını, Amerikan yetkililerin de son dönemde bu konuyu yeniden dile getirmeye başladığını iddia etti. Yazara göre “Dağlık Karabağ konusunda bundan sonra da Bakü’nin ‘rehinesi’ kalmak Türkiye’nin çıkarlarına ters geldiği için Zürih-2 süreci yaklaşıyor olabilir”.
Tarasov, Rusya ile de barışan Türkiye’nin, Azerbaycan-Dağlık Karabağ problemini silah gücü aile çözmeye kalkarsa artık yanına koşmayacağını tahmin etti.
EADaily’ye konuşan Türkolog Vladimir Avatkin’e göre, Ermenistan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin normale dönüşü Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) çerçevesinde gerçekleşebilir. Ankara’nın, Moskova ile barışması, AEB ülkeleriyle de ilişkilerini geliştirir.
Avatkin, Türkiye’nin, Batı’dan uzaklaşmasına rağmen, eski Sovyet Cumhuriyetleri’nde yayılmacı politikadan vazgeçmediğini öne sürdü. “Referandumdan önce bu paradigmanın değişmesi söz konusu olmaz, çünkü Ankara rejimi, bu politikanın iktidara oy sağlayacağına inanıyor. 16 Nisan’dan sonra ise var olan yaklaşım değişebilir”dedi.
‘ORTADOĞU’YA İSTİKRAR GELMEZ’
Eski İsrail Savunma Bakanı Moşe Yaalon, Gazeta.Ru’ya verdiği röportajda Orta Doğu’da var olan durumu yorumladı.
Bölgenin birçok ülkesinin “yapay” olduğunu vurgulayan Yaalon, Arap Baharı neticesinde Libya’da kabilerarası, Irak’ta Sünniler ile Şiiler arası, Suriye’de Nusayri, Kürt ile Sünniler arası çarpışmalar çıktığını anlattı. Eski bakana göre Suriye artık geriye dönemez, bundan sonra ‘Alevistan’, ‘Kürdistan’ ve birden fazla ‘Sünnistan’ ortaya çıkacak.
Yaalon’a göre ABD bölgeden çekilirken oluşan boşluğu, nüfuzunu genişleten İran, “Sünni Halifet” kurmakla uğraşan IŞİD ile El-Kaide ve “İhvan ideolojisine dayanan ve Osmanlı İmparatorluğunu canlandıran” Türkiye doldurmaya çalışıyor. İsrailli politikacıya göre yakın zamanda Orta Doğu’ya istikrar gelmez ama bölgede hareket eden güçler arasında denge oluşur ve durum sakinleşir.
Yaalon, İran’ın, cihatçıların ve “Neo-Osmanlı İmparatorluğu kavramı”nın hem İsrail, hem “Sünni Araplar”a tehdit oluşturduğunu öne sürdü.
ÇİN, RUSYA VE ŞAHGHAY
Kommersant gazetesi munabiri Mihail Kostikov, Çin’in önde gelen dış ilişkiler uzmanlarından Yan Sue Tun’e mikrofon uzatti. Siyaset bilimci, ABD’nin baskısı altında kalan Çin ve Rusya’nın, bir türlü siyasi ittifak kuramadığından, aralarındaki işbirliğinin sınırlı olduğundan yakındı, her iki taraf ittifak kurmaya hazır değil, dedi.
Halbuki öyle bir ittifak olsaydı ABD destekli Japonya ile çekişen Çin’in ve gene ABD destekli Ukrayna ile çekişen Rusya’nın uluslararası pozisyonları çok daha kuvvetli olurdu.
Şanghay Örgütü (ŞÖ) konulu soruyu cevaplayan Çinli bilimadamına göre Rusya, birbirine stratejik rakip olan Hindistan ve Pakistan’ı ŞÖ’ye katmaya çalışmakla örgüte büyük zarar vermiş, “onu fiilen yoketmiş”.
BRİCS’e de değinen Yan Syue Tun, “En baştan bu birliğin devam edemeyeceği belli idi, ülkeleri birbirine bağlayan bir şey yoktu, şimdi de BRİCS komada”, dedi.
Donald Trump’ı yorumlıyan Çinli uzman, Putin ile barışmaya söz veren yeni Amerikan Başkanın bu yöne bir adım atmadığını, tam tersine Rusya’nın Kırım’dan çekilmesini istediğini bildirdi. Çin’i de tehdit eden Trump, Pekin ile çekişmekten çekiniyor şimdilik. Gene de Trump güvenilir değil, ondan her şey beklenir diyen Yan Sue Tun, yeni ABD Başkanının danışmanlarının çok agresif olduklarına dikkat çekti.
Kendisine göre resmi ideoloji olarak Marksizm yerine Konfüçyüs öğretisinin benimsemesi Çin’in dünya lideri olma şartıdır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.