SURİYE SEMALARI PARSELLENİRKEN TÜRKİYE TÜMÜYLE OYUN DIŞI
Amberin Zaman
08 Ocak 2016 Cuma 01:09
PKK’nın Suriye kolu olarak tarif edilen Halk Savunma Güçleri (YPG) 26 Aralık günü Fırat Nehri üzerindeki Tişrin Barajı’nı IŞİD’in elinden almayı başardı. Batılı haber ajanslarına göre YPG daha sonra Fırat’ın batısına geçerek hemen dibindeki Abu Kilkil kasabasını da ele geçirdi. YPG’liler böylece cihatçıların ‘başkent’i Rakka’ya uzanan ana ikmal yollarından birini daha kesti. Aynı zamanda Ankara’nın Ortadoğu coğrafyasında her daim solan ‘kırmızı çizgi’lerinden biri daha aşıldı.
Şimdi önümüzde yepyeni bir durum var. Türkiye’nin geçen yılın temmuz ayında İncirlik Üssü’nü IŞİD karşıtı koalisyon güçlerine açmak için ABD’yle yaptığı anlaşma çatırdamaya başladı. Zira anlaşmaya göre Washington İncirlik’in kullanımı karşılığında YPG’nin Fırat’ın batısına geçmesini engelleyecekti. Çünkü YPG’nin Fırat’ın batısına geçmesi demek Cizire ve Kobani kantonlarını Afrin kantonuyla birleştirerek Rojava sınırlarını daha da genişletmesi demek.
YPG artık Fırat’ın batısına ‘azıcık’ da olsa geçmiş bulunuyor. YPG’nin bundan sonraki hedefi Mınbiç olacaktır.
İncirlik anlaşmasının bir diğer ayağı IŞİD denetiminde bulunan Karkamış’tan Kilis’e kadar uzanan 98 kilometrelik sınır hattının ‘ılımlı’ muhalifler tarafından ‘temizlenip’ tutulmasıydı. Ankara açısından bu, hem Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad üzerinde baskıyı artıracak, hem Afrin ile diğer Kürt kantonları arasında koca bir duvar yaratacaktı. Bunu kavramak için haritaya bir göz atmanız yeter.
Ne var ki IŞİD yerli yerinde duruyor. Üst düzey bir ABD’li kaynak durumu şu sözlerle özetledi: “Türkiye bize sürekli ‘Güçler var, hazırlanıyorlar’ diyor. Hani? Neredeler? Yok.”
Rusya’nın eylül ayı sonunda Suriye’nin kuzeyine dramatik müdahalesi zaten tüm bu hesapları altüst etmişti. Zira Rusya her ne kadar ‘Biz de IŞİD’le mücadele etmek için buradayız’ dese de esas amacı Türkiye’nin beslediği ve Esad’ı son dönemde iyice sıkıştıran muhalifleri yok etmekti. Nitekim Türkiye’nin hava sahasını da sık sık ihlal ederek muhalifleri vurmaya başladı Rusya. ‘Sabrı taşan’ Türkiye kasım ayında Rus uçağını düşürünce Moskova’nın eline altın değerinde bir koz vermiş oldu. Ankara’nın hassasiyetlerini artık hiçbir şekilde hesaba katma ihtiyacı hissetmeyen Rusya bir yandan muhalifleri bombalarken beri yandan da YPG’nin batıya doğru ilerlemesine yardım etmeye başladı.
Bu tablo karşısında ‘Washington şimdi ne yapacak?’ sorusu Ankara ve tabii ki Kürtler açısından kritik önem taşıyor. Türkiye’nin neler yapamayacağını biliyoruz. YPG’ye havadan müdahale edemez; Ruslar vurur. ABD’li bir kaynağımızın ifadesine göre, “Rusya, Suriye hava sahasında herhangi bir Türk askeri uçağı vursa dahi, olay Suriye sınırları içerisinde gerçekleştiği sürece bu NATO’yu ilgilendirmez.” Türkiye karadan da müdahale edemez; karşısında yine bir şekilde Rusları bulabilir. AKP’ye yakın SETA Vakfı’nın dün Washington’da düzenlediği Türkiye konferansında söz alan ABD’li Kürt uzmanı Denise Natali, “YPG’li kaynaklarıma göre Rus güçleri sahada bulunuyor” iddiasını ortaya attı.
Uzmanlara göre Türkiye muhaliflere yardımı kesene denk Rusya bu hasmane tutumundan vazgeçmeyecek. Ruslar Türkiye’ye kabaca ‘Kürtleri frenlememizi istiyorsan Esad’la oturup anlaşacaksın’ mesajını veriyor. Aksi takdirde sınırın önemli bir kısmını Kürtlerin denetimine bırakırken Doğu Akdeniz şeridindeki Tartus ve Lazkiye üslerini daha da genişleterek Suriye’deki varlıklarını sürdürecekler.
Washington’ın ne yapacağına dönecek olursak…
Önceliğini ‘IŞİD’i yok etmek’ olarak tarif eden Washington YPG’nin Tişrin ve civarında cihatçılara peş peşe vurduğu darbelerden elbette memnun. Memnun olmaktan öte havadan destek sağlıyor.
Peki bu ne anlama geliyor? Washington Ankara’yı karşısına alma pahasına Kürtlerin Mare hattı üzerinden Afrin’e doğru ilerlemesine seyirci kalacak mı?
Tüm bu sorular ABD dışişleri, Beyaz Saray ve Pentagon yetkilileri tarafından hararetle tartışılırken ve henüz net bir karara varılmamışken gelişmeler ABD’nin Kürtlere destek olmasa da köstek de olmayacağına işaret ediyor.
Pentagon her zamanki gibi YPG’den yana tavır sergiliyor, ABD dışişleri ise Türkiye’yi ‘kaybetme’ kaygısını dillendiriyor. Beyaz Saray ‘Her iki tarafı idare edebiliriz’ havasında. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden önümüzdeki günlerde Türkiye’ye yapacağı ziyareti sırasında muhtemelen Ankara’nın kulağına bolca hoş söz fısıldanacaktır ama ABD yine bildiğini okumaya devam edecektir.
Tıpkı Türkiye’nin Başika’da yaptığı gibi… Merkezi Irak hükümetinin tüm itirazları ve ABD Başkanı Barack Obama’nın tüm telkinlerine rağmen bölgedeki güvenilir kaynaklardan edindiğimiz bilgiye göre Türk askerleri tanklarıyla birlikte çoğunlukla yerinde duruyor. Anlaşılan Türkiye bölgede kartlar yeniden karılırken kendince Rusya ve İran’ı dengeleyecek hamleler peşinde.
Diğer taraftan daha düne kadar ‘Ruslar Suriye’nin kuzeyindeki hava sahasına bize rağmen giremez, Putin Suriye’de bataklığa saplandı’ diye böbürlenen Washington şimdi Suriye’de Rusya’yla işbirliğini güçlendirmenin yollarını arıyor. Bir yandan Rusya bir yandan ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri Suriye semalarını parsellemiş bulunuyor. Türkiye ise tümüyle oyun dışı.
ABD Suriye politikasını ‘IŞİD’i yok etmek’, Türkiye ise Kürtleri dizginlemek olarak kurguladığı sürece aradaki uçurum giderek derinleşeceğe benziyor.
İhtimalleri sıralayacak olursak: ABD, YPG’ye silah dahil sadece ve sadece IŞİD’e karşı mücadelede kullanmak üzere her türlü desteği sağlayacaktır. ‘Ya bizler ya Ruslar’ söylemini bir kenara itip Kürtlerin Ruslarla işbirliğine itiraz etmeyecektir. Türkiye de Kürtlere yönelik şiddet karşısında ise suskunluğunu korumaya devam edecektir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.