22 Kasım 2024
  • İstanbul8°C
  • Diyarbakır6°C
  • Ankara10°C
  • İzmir17°C
  • Berlin0°C

SURİYE, SAVAŞ VE BORSA

Roni Margulies

06 Ekim 2012 Cumartesi 03:20

Suriye askerleri Türkiye tarafından niye top ateşine tutuldu? Sınırın öbür tarafından gelen bir top mermisi bu tarafta beş kişinin ölümüne yol açtığı için, değil mi?

Ne kadar da doğal karşılandı. “Onlar bize ateş etti, biz de onlara ettik. Misliyle karşılık verdik. Başka ne yapacaktık ki?”

Doğal karşılamayıp biraz üstünde duralım.

Gelen merminin kaza olma ihtimali yüksek. Nitekim gazetelerden birinde küçücük bir haber var: “Askerî kaynaklar.. olayın ‘kesinlikle kaza’ olduğu görüşünde. Suriye güçlerinin muhaliflerin ele geçirdiği karakolu geri almak için açtığı topçu ateşinde yanlış hesaplama yaptığı değerlendiriliyor.”

Biz yine de diyelim ki kaza değil. Diyelim ki provokasyon amacıyla bilerek ateş edilmiş ve Türk Silahlı Kuvvetleri de bunu biliyor.

O durumda bile, verilmesi gereken tepki yaylım ateş açmak mıdır?

Misliyle karşılık verip 34 Suriyeli askeri öldürmek midir?

Bir tane mermi gelmiş. Arkasından binlerce asker, tank, uçak filan gelmiyor. O gelen tek mermi belli ki büyük bir saldırının ilk adımı değil.

Niye yaylım ateş açıyorsun?

Gerekli savunma önlemlerini al, tamam. Ama sonra hemen diplomatik temas kurmak, “Ne oluyorsunuz” diye sormak, “Kaza mıydı, başka bir şey mi” sorusunun cevabını istemek daha makul olmaz mı?

Bir dizi gazetede “Türkiye bir savaşa çekiliyor” manşetleri vardı.

Demek ki Türkiye’yi savaşa çekmek pek de zorlu bir çaba gerektirmiyormuş.

Bir tane mermi atarsın, yeter.

Zavallı Türkiye, masum ve barışçı Türkiye hemen yaylım ateş açar, savaşın eşiğine tıpış tıpış gelir.

Elinde bir top bir de mermi olan herkes Türkiye’yi savaşa çekebilir!

Doğal karşılanan ama hiç de doğal olmayan bir başka şey de, “biz” ifadesi.

“Bize” bir şeyler yapılıyor, “biz” şöyle veya böyle yapmalıyız, “biz” Suriye’ye girmeliyiz.

Kim yahu bu “biz”?

Herhalde askere gönderme şenlikleri yapan, bir arkadaşları askere giderken kent sokaklarında bayrak sallayıp kornalar çalarak “En büyük asker bizim asker” diye bağıran manyaklar sürüsü.

Bu “biz” sürüsü her açıdan yanılıyor.

Bir kere, en büyük asker sizin askeriniz değil. Türk askerinin en büyük asker olmadığı bizzat Türkiye sınırları içinde kuşkuya mahal bırakmayacak şekilde kanıtlanmış bulunuyor.

İkincisi, coşkuyla askere gönderdikleri kişinin dönmeme olasılığı yüksek. Sevinecek bir durum yok. Dönerse de, döndüğünde “Ah ne keyifliydi, bir bilseniz. Keşke tekrar askere gidebilsem!” deme olasılığı hiç yok.

Üçüncüsü, zaten “biz” diye bir şey yok.

Bu sabah gazetelerde şöyle bir haber yer aldı:

“Savunma sanayi alanında faaliyet gösteren Aselsan hisseleri Suriye ile yaşanan gerginliğin ardından iki günde yaklaşık yüzde 8 oranında prim yaptı.

Aselsan hisseleri dün Suriye tarafından atılan top mermisinin Akçakale ilçesine düşmesinin ardından yükselişe geçti.

Bugün de açılışla birlikte Suriye ile ilgili yaşanan gerginliğin devam etmesinin etkisiyle yükselişine hızlanarak devam eden Aselsan hisseleri önceki kapanışa göre yüzde 5,91 oranında yükselişle bir ara 7,16 liradan işlem gördü.

Aselsan'ın hisseleri yılbaşından bugüne kadar komşu ülkelerde yaşanan gerginlik ve yurt içinde artan terör olaylarının etkisiyle yükseliş trendinde hareket ediyor.

Aselsan hisselerinin bugünkü yükselişle beraber yılbaşından bu yana yüzde 85,22 oranında değer kazandığı, bir yıllık getirisinin ise yüzde 100'ü aştığı görülüyor.

Türkiye’de “biz” yok.

Aselsan hisselerine sahip olanlar var. Aselsan hisselerine sahip olmayanlar var.

Savaş bunları farklı farklı etkiler.

Hisse sahipleri servetlerine servet katar.

Hisse sahibi olmayanlar ve hisse sahibi olmayanların çocukları savaşta ölür.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.