21 Kasım 2024
  • İstanbul11°C
  • Diyarbakır13°C
  • Ankara14°C
  • İzmir21°C
  • Berlin3°C

SÜREÇTE YENİ DÖNEM

Enver Sezgin

23 Aralık 2014 Salı 03:47

Son otuz yıldır hiçbir problem bizi Kürt meselesi kadar meşgul etmedi. Hiçbir konu bu kadar uzun süre gündemin ilk sıralarında yer almadı. Başka hiçbir sorun toplumun tüm kesimlerini bu derece derinden etkilemedi.

Ve artık gündemden düşürmek, kamuoyunun dikkatinden uzaklaştırmak mümkün gözükmüyor.

Üstünü örtemezsiniz; isteseniz bile “çözümü” daha fazla öteleyemezsiniz.

Barış ve çözüm süreci”, bir toplumsal talebin ürünüdür.

Bu talebi gözardı edemezsiniz.

28 Aralık 2012 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan bir televizyon programında, Kürt sorununun çözümü için hükümetin İmralı’da yatmakta olan Abdullah Öcalan ile görüşmelere başladığını duyurmasının ardından iki yıl geçti. Tam iki yıldır “barış ve çözüm süreci” yolunda yürüyoruz. İki yıldır devlet yetkilileri ile Abdullah Öcalan arasında “çözüm için” görüşmeler yapılmaktadır. Şimdi ise geniş çaplı müzakerelere geçiş için hazırlıklar yapıldığı söyleniyor. Tüm olumsuz gelişmelere rağmen bu bir kazanım olarak değerlendirilmelidir.

Ancak, çözüm geciktikçe, bir yandan da yıkıcı sonuçlara yol açan olaylarla karşılaşmamız kaçınılmaz hâle geliyor.

7- 8 Ekim hadiselerini ele alalım: O günlerde meydana gelen olayların acı sonuçlarının bedelini tüm toplum olarak ödedik, ödüyoruz. İşyerleri, evler kundaklandı. İnsanlar canlarını yitirdiler; evlere ateş düştü. Bir iç savaşın kıyısından döndük. En büyük tahribat ise “duygularda” meydana geldi. Büyük kırılmalar yaşandı. Bu kırılmaları onarmak o kadar kolay olmayacak.

Başbakan ve bazı bakanlardan “çözüme ulaşmak için kamu güvenliğinden feragat edilmeyecek” yönlü açıklamalar yapıldı. Görüşmelerin devam etmesi için, “kamu güvenliğini sağlanması” ilk şart olarak ileri sürüldü.

Ancak, Halkların Demokratik Partisi (HDP)’ye ve bu partinin Genel Başkanı olan Selahattin Demirtaş’a baskı yaparak “güvenliği” tesis edemezsiniz. Talimatlarla “kamu güvenliği” sağlanamaz.

Güvenliği, adım atarak, müzakereleri sürdürerek ve diyalog kanallarını artırarak gerçekleştirebilirsiniz. Hükümet, biraz olsun bu gerçeği kavramış olmalı ki, görüşmelere yeniden ağırlık vermeye başladı.

Geçen çarşamba günü İmralı’da, Öcalan ile görüşen HDP heyeti şu açıklamalarda bulundu: “Bu toplantının sonunda kamuoyuyla paylaşmak isteriz ki, bu süreçte İmralı’da Sayın Öcalan ile devlet heyeti arasında yoğun görüşme trafiğinin yaşandığı; yapılan toplantılar neticesinde anlamlı, derin müzakerelere geçme konusunda herhangi bir engel olmadığı heyetimize anlatılmıştır.” İnatla ve ısrarlı bir şekilde sürdürülen görüşmelerin sonucunda bir ilerleme kaydedildiği anlaşılmıştır.

Nitekim Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Hatip Dicle de Diyarbakır’da düzenlenen bir toplantıda yaptığı bir konuşmada, Öcalan’ın şu ifadelerine yer vermiştir: “Beş- altı senedir burada sürdürdüğümüz diyalog bugün bir müzakere taslağı üzerinde anlaşmaya ulaştırılabilmiş durumdadır. Hükümetle, devlet heyetleri ile sürdürülen görüşmelerle bugün belki de iki yüz yıldır bu topraklarda çok acılar yaşatan Kürt sorunu ve diğer bütün sorunların çözümü yönünde tarihî adımlar atabilmenin arifesindeyiz.

Bu açıklamalar çok önemlidir. Önemlidir, çünkü daha kısa bir süre önce ilişkiler kopma noktasına gelmiş, sürecin başarısızlıkla sonuçlanması tehlikesi doğmuştu. Bugün ise, uzlaşmayı ve bir kez daha çözüm noktasında müzakereyi konuşur duruma geldiğimizi görüyoruz.

HDP heyetinin yakın zamanda Kandil’e gideceği açıklaması yapıldı. Önemli bir krizin geride kaldığı anlaşılıyor. Barış ve çözüm için “yeni ve önemli” bir zemin oluşuyor.

Lakin zaman “çözüm yanlıları” için daralıyor.

Çözümsüzlük başka “çözümleri(!)” devreye sokabilir.

Artık adım atma zamanı.

Çok geç olmadan…

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.