21 Kasım 2024
  • İstanbul6°C
  • Diyarbakır11°C
  • Ankara14°C
  • İzmir19°C
  • Berlin1°C

SORULAR VE DEMOKRASİ

Nabi Yağcı

13 Şubat 2012 Pazartesi 07:23

Yine halkın ne olduğunu anlayamadığı bir kavga gidiyor. Eğer halk anlamıyor, ne oluyor diye soruyorsa o zaman biz “köşekadılarına” ekmek çıkıyor. Gazete yorumlarından, televizyonda tartışmalardan halk meseleyi öğrenmeye çalışıyor. Bir ülkede böylesi durumlar olmaz değil, anlaşılması zor sorunlar olabilir, ama bizdeki gibi hemen her sorunu bu halde olan ülke herhalde pek azdır.

MİT- Emniyet- Yargı ve İktidar
arasında giden bir kavga var. Bu kez yorumcular da yorum almaya muhtaç gözüküyor, çünkü kimse bu meselenin gerisinde ne olduğu konusunda net şeyler söyleyemiyor. Kimine göre iktidar-cemaat çatışması bu, kimine göre Ergenekon’un kalıntılarıyla iktidarın çatışması, kimine göre dış mihrakların Türkiye’yi karıştırma istekleri.Doğrusu ben de net bir yoruma sahip değilim.

İşte mesele de bu zaten, bir ülkede halk, kamuoyu ikide bir “Ne oluyor” sorusunu soruyorsa ilk sorgulanması gereken şey o ülkede demokrasinin kendisidir.
İktidarın içinde ne oluyor, MİT içinde, Emniyet teşkilatı içinde ne oluyor, Genelkurmay’da ne oluyor, Yargı’da ne oluyor türünden sorular sıkça soruluyorsa besbellidir ki o ülkenin yönetim tarzıyla ilgili ortada ciddi bir sorun vardır. Dikkat edilirse İtfaiye teşkilatında ne olduğu türünden sorular değil bunlar, devlet ve iktidarın yönetim tarzıyla ilgili türdendir.

MİT- Emniyet- Yargı- İktidar = Devlet

Bu denklemin önüne arkasına bir şeyler daha ekleyin fark etmez, karşımızda duran sorun çıplak biçimde devletle ilgilidir. Kendini hâlâ hukukla bağlamamış bir devlet var, hâlâ işler derinde götürülüyor, yöntem ise hâlâ “saray darbesi” yöntemleri. Bunun adı demokrasisizliktir. Elbette o zaman hep sormak durumunda kalıyoruz; “Ne oluyor?”

Sorularımız, tartışmalar, kavgalar hep “olanla” ilgiliyse, olan değil de “olması gereken”, soruların, tartışmaların, kavgaların konusu olamıyorsa burada demokrasinin yanı sıra aynı zamanda bir başka sorun daha var demektir.
Olması gerekenler üstüne konuşmuyor da olanı anlamaya çalışıyorsak demek ki ilerleyemiyor, yerimizde sayıyoruz.

Durum tam olarak budur. AK Parti iktidarı demokratik reformlarda frene asıldığından buyana Türkiye patinaj yapıyor. Üstelik de Ortadoğu kaynarken, dengeler altüst olmuşken tam da böyle bir ortamda eğer stratejik sorunlarınız; düşünce ve ifade özgürlüğü, yargı sorunları, Kürt sorunu gibi hayati konuları ilgilendiren sorunlar birer açık yara gibi orta yerde duruyorsa bu yaralara bıçak sokacak pek çok karanlık el olacaktır. Karanlık elleri düşünmeye dahi gerek yok, bu stratejik sorunların her biri kendiliğinden yeni sorunlar üretip duracaktır. Sorunlar birbirinin içine girecek, kördüğüm olacak, sıkışacak ve sonra bir yerlerden patlayacak. Uludere katliamı olarak çıkacak, MİT Müsteşarı’nın şüpheli sıfatıyla ifade vermeye çağrılması olarak çıkacak, Oslo da başlayan PKK görüşmesinin bilinmez biçimde kesilmesi olarak çıkacak, Habur girişinden sonra işlerin bir gecede tersine dönüp “Kürt açılımının” bitmesi olarak çıkacak...

Çok kez yazıp söyledik. Kaygan zeminde fren yaparsanız, yalnız patinaj yapmaz araba, kaymaya da başlar. Kontrol elinizden çıkar ve bu kez siz de sormaya başlarsınız, “Ne oluyor?”. Bülent Arınç’ın bu son kavga karşısında şaşkınlığını dile getiren açıklaması gibi...

Bu yol, yol değil.

Sorunları köklü biçimde çözmek yerine şimdi yapıldığı gibi karşınıza çıkan ve sizi sıkıştıran her bir parçayı ayrı ayrı ve sıkıştığınız anda çözmeye kalkarsanız atılan bu yarım adımlar da etkisiz ve sonuçsuz kalır.

Cezaevleri, tutukluluk süresinin anormalliği yüzünden ağzına kadar mı doldu, bir yasa çıkaralım basıncı bir parça azaltalım; askerin harcamalarını denetim altına alamıyor musunuz, bir yasa çıkaralım denetleniyormuş gibi yapalım; MİT’in başı derde mi girdi, kurtaracak bir yasa çıkaralım...

“Yetmez ama evet” kampanyasıyla büyük bir ivme kazanan, kısmi Anayasa değişikliği referandumuyla sonuca varan yükseliş sonrasında uyum yasaları çıkacak beklentisi maalesef karşılanmadı. Son seçimlerden sonra ise AK Parti iktidarı tam tersini yapmaya, otoriterleşmeye başladı. Bu ters yola girişte Meclis çoğunluğuna sahip olmalarına dayanan aşırı güven önemli bir etmen. Sıkışırsak yasa çıkarır çözeriz, kanun gücünde kararnamelerle durumu kurtarırız havası var.

Kazın ayağının böyle olmadığını bu son MİT- Emniyet- Yargı kavgası göstermiş olmalı.

Artık bıktırıcı hâl alan “Ne oluyor” sorularından kurtulup, “Ne olmalı” sorularını tartışacağımız günlere bir an önce kavuşmazsak bu gidişin arkası karanlık gözüküyor.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.