SON BİR GAYRET
Mesut Yeğen
26 Mart 2017 Pazar 14:19
Referanduma sunulan anayasa değişikliği teklifi yeterince açık ediyordu etmesine ama AB üyesi devletlerle son birkaç haftada yaşananlar ve ardından devlet ricalince söylenenler iyice belirginleştirdi: 16 Nisan referandumundan “evet” çıkması halinde, Türkiye AB harici Batı’yla ilişkileri zayıflamış, AB’yle ilişkileriyse kopmuş bir tek-adam devleti olmaya doğru yol alacak. Batı hukukunun ve demokrasisinin ilham kaynağı olmaktan çıktığı Azerbaycanvari bir rejim bizi bekliyor olacak, işaretler bu yönde.
Referandumdan “evet” çıkarsa ne olacağı kesin olmakla birlikte referandumdan “evet” çıkacağı kesin değil. Referandum kampanyası “hayır” propagandası yapmanın neredeyse imkansızlaştırıldığı bir ortamda yapılıyor olmasına rağmen, Ak Parti ve MHP yönetimlerindeki telaş ve bir gün bir şey, başka bir gün başka bir şey deme ve yapma halleri “evet” oylarının ferahfeza biçimde yüzde elliyi geçmediğini gösteriyor. Bir tür toplumsal basiret sebebiyle olsa gerek, Ak Parti ve MHP seçmeninin önemlice bir kısmı “evet” seçeneğine bir türlü ikna olmuyor belli ki.
Lakin, bu durum referandumdan “evet” çıkma ihtimalini sadece şüpheli kılıyor, yoksa “evet” çıkma ihtimali zayıf ya da yok değil. Avrupa’yla köpürtülen kriz üzerinden Ak Parti ve MHP tabanlarını canlandırma hamleleri ve önümüzdeki günlerde devreye sokulacak benzeri girişimler “evet” oylarını yüzde ellinin üzerine taşıyabilir. Bu durumda, referandumdan “evet” çıkmasını istemeyenler, “evet” çıkmasını gerçekten istemiyorlarsa eğer, şimdiye kadar yaptıklarından farklı, şimdiye kadar yaptıklarından fazla bir şeyler yapmak zorunda.
Peki kim, ne yapabilir? Referandumdan “evet” çıkmasını istemeyen dört temel aktör var malum: CHP, HDP, Ak Parti gönülsüzleri ve MHP muhalifleri. Bu dört aktörün şu ana kadar yapıp ettiklerinden ötürü ortaya çıkan tablo da malum. CHP ve HDP tabanlarının büyük çoğunluğu, MHP tabanının azımsanmayacak, Ak Parti tabanınsa küçük bir kısmı “hayır” seçeneğine ikna olmuş durumda. Bu tablo “hayır” ihtimalini “evet” ihtimalinden şimdilik daha güçlü kılıyor görünmekle birlikte referandum günü “hayır” oylarının yüzde elliden fazla olacağını garanti etmiyor; çünkü referandumda “evet” oylarının mı “hayır” oylarının mu yüzde elliyi geçeceğini Ak Partili (ve MHP’li) kararsızların oyları tayin edecek. Bu da şu demek: Referandumdan “evet” çıkmasını istemeyenler Ak Partili ve MHP’li kararsızları “evet” vermek üzere sandığa gitmek şevkiyle donatacak işler yapmaktan uzak durmak ya da “hayır” seçeneğine ikna etmek durumunda.
Öte yandan, Ak Partili ve MHP’li kararsızları “evet” seçeneğine yakınlaştıracak esas sebebin ne olacağını tahmin etmek zor değil: Referandumdan “hayır” çıkması durumunda Türkiye’de işlerin mevcuttan ya da “evet” çıkması durumundan daha kötü olacağı fikrine ikna olmak. Bu da fazladan ne söylenir ya da yapılırsa referandumdan “hayır” çıkabileceğini gösteriyor: Referandumdan “hayır” çıkması durumunda işlerin kötüye gitmeyeceğine Ak Partili (ve MHP’li) kararsızları ikna etmek. Nitekim CHP idarecileri de bu durumun farkında ki referandumdan “hayır” çıksa bile Ak Parti hükümetinin devam edeceğini hatırlatıyor ve Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını tartışmayacaklarını bildiriyorlar. Yerinde olmakla birlikte bu kadarı yeterli olacağa benzemiyor. Ak Partili (ve MHP’li) kararsızların son anda parti aidiyetine çekilip “evet” dememeleri için, referandumda “hayır” çıkarsa Türkiye’nin beka meselesi yaşamayacağına, aksine Türkiye’nin şimdikinden daha salim bir yer olacağına dair bir güven oluşturmak gerekiyor.
Peki, bu becerilebilir mi? İşler referandumda “evet” çıkmasını istemeyen dört aktöre kalırsa zor. PKK’nin yapabileceklerinin etkisi ayrı bir bahis, lakin kolu kanadı kırılan HDP’nin yapabilecekleri pozitif ya da negatif sadece kendi ‘otantik’ tabanını etkileyebilecek görünüyor. MHP muhaliflerinin durumu da benzer. MHP muhaliflerinin yaptıklarının Ak Partili kararsızları etkileme ihtimali zayıf. Durdukları hassas yer itibarıyla Ak Partili gönülsüzlerin yapabilecekleri de buraya kadar yaptıklarıyla sınırlı. Haddizatında, Ak Partili gönülsüzlerin referanduma sunulan teklife razı olmadıklarını gösteren bir gönülsüzlükten fazlasını yapmaları, işe yaramak bir yana, ters bir etki bile üretebilir. CHP’nin durumu ise kısmen farklı. Ak Partili kararsızları “evet” seçeneğinden uzak, “hayır” seçeneğine yakın tutabilecek işleri CHP biraz olsun yapabilir; lakin, bildik yüz senelik bagajı CHP’den ümitvar olmayı engelliyor.
O halde? O halde iş kararsızların akılları ve vicdanları üzerinde etkili olabileceklere düşüyor. Kimin sesi, kimin sözü, kimin yazısı kararsızlara yetişiyorsa onların “ancak demokratik ve dünyayla barışık bir Türkiye’nin beka problemi olmaz” tezini anlatması gerekiyor. Kararsızları şimdiye kadar kararsız kılan basiretten dolayı olacak gibi görünmüyor, lakin referandumun son anda “evet”le neticelenmemesi için kararsızların aklına, kalbine seslenebilenlere mahsus bir görev düşüyor: Referandumda “hayır” çıkmış bir Türkiye’nin “evet” çıkmış bir Türkiye’den daha salim bir yer olduğu fikrini kuvvetlendirmek.
Ha gayret, son bir gayret! (IMPNews)
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.