22 Aralık 2024
  • İstanbul6°C
  • Diyarbakır1°C
  • Ankara5°C
  • İzmir10°C
  • Berlin7°C

SINIRLAR YENİDEN ÇİZİLİYOR

Aslı Aydıntaşbaş

03 Temmuz 2014 Perşembe 08:07

Son günlerde takıntı oldu; sürekli IŞİD videoları izliyorum. 3 gün önce internete düşen videonun ismi dikkatimi çekti: “Sykes Picot’nun Sonu”. Videoda, Abu Safiyya isimli Şili kökenli bir cihatçı, tam Irak-Suriye sınırının sıfır nokrasında durup “Sykes-Picot bitti. Bakın orası Irak, burası Suriye’ydi. Artık değil. Sınırlar kalmadı. Hepsi İslam devleti” diyordu.

“Kime niyet, kime kısmet” diye düşündüm. “Sykes-Picot bitti” ifadesini, Arap Baharı’yla birlikte en fazla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ağzından dinlemiştik.

Malum, Sykes-Picot, 1916’da Osmanlı’daki Arap vilayetlerin Fransa ve İngiltere tarafından iptidai sınırlarla bölündüğü gizli anlaşmanın adı. 100 yıl önce Türkleri Araplardan ve petrol bölgelerinden ayıran gizli plan... İsmini, gizli müzakereleri yürüten Fransız diplomatı François George Picot ve İngiliz muadili Sir Mark Sykes’dan alıyor.

Tabii Davutoğlu’nun asıl kast ettiği, Orta Doğu’ya açılan bir Türkiye ve Arap Baharı’yla özgürleşen güney komşularının, 100 yıl önce Batılıların çizdiği sınırları el birliğiyle yıkarak kucaklaşmasıydı. Dışişleri Bakanı birkaç yıl önce Kilis’de bir iftarda Ak Partili seçmene “Çok yakında pasaporta ihtiyaç duymadan buradan Halep’e, daha sonra Beyrut’a kadar gidebileceksiniz” derken yüzündeki heyecanı hatırlıyorum.

Fikir kötü değildi. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Arap Baharı, IŞİD Yazı’na dönüştü. Orta Doğu’ya kaos hakim oldu. 2014 yazı itibarıyla Kilis’den Beyrut’a pasaportsuz gidenler, Kilisli beyaz eşya tüccarları değil, kafa kesen cihatçılar. Sykes-Picot sınırlarını kaldırmak da, müteahhitleri ve Türk dizileriyle “Softpower” diyen Ankara’ya değil, bangır bangır Hilafet devletini ilan eden IŞİD komutanı Ebubekir El-Bağdadi’nin ordusuna nasip oldu!

Kısacası 100 yıl önce çizilen yapay sınırlar bir bir yıkılıyor da, arkadan hayırlı bir şey gelmiyor.

Irak, fiili olarak 3’e bölündü. Iran ve Suriye’deki savaş ortamı, önümüzdeki bir kaç yıl devam edecek. Bana sorarsanız IŞİD, Sünni üçgeninde kalıcı. Beşar Esad ve Nuri El Maliki de.

Bana göre bu resimdeki tek olumlu gelişme, Türkiye’nin Kürt coğrafyasıyla barışmasıdır...

Türkiye’nin Kuzey Irak’taki Kürdistan Bölgesel Hükümeti ile yakınlaşması da, petrol anlaşması imzalaması da, doğru işler. Bu, Türkiye’deki demokrasi açığının kapandığı anlamına gelmez; PKK’yla çözüm sürecinin yerini de tutmaz; ancak onu tamamlar, güçlendirir.

Gerçek şu ki, yukarıda anlattığım krizli coğrafyada aklını yitirmeyen tek grup, Kürtler. Onlarla ittifak kuran bir Türkiye, iç barışını ve sınır güvenliğini sağlar. Bunu yapamayan bir Türkiye ise, kendini IŞİD’in kollarında, mezhep savaşının kucağında bulmaya mahkumdur.

Tamam buraya kadar hemfikiriz. Peki ya “bağımsız Kürdistan” konusu? Gelin onu da bir sonraki yazıya bırakalım...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.