25 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Diyarbakır6°C
  • Ankara-1°C
  • İzmir7°C
  • Berlin12°C

ŞİMDİ SÜKÛNET ZAMANIDIR

Nabi Yağcı

11 Eylül 2010 Cumartesi 14:53

Çünkü yarın sandık başına gideceğiz. Orada artık kendi başımıza olacağız. Tepemizde müşteriyi kolundan çekip malını satmak isteyen yapışkan satıcılar olmayacak. Aklımız ve vicdanımızla baş başa kalacağız.

Sükûnet kulaklarımızı kapamakla olmaz. İki uçtan kendimizi arındırarak olur. Biri cehennem korkusu, öbürü cennet vaadi. İkisi de önümüzü görmeyi engeller. Yarın sandıkta önümüzde duran Anayasa değişiklik paketine “Evet” dediğimizde Türkiye 13 eylül sabahında cennete kavuşmuş, güllük gülistanlık bir ülke olmayacak; “Hayır” dediğimizde ise cehennem zebanilerine teslim olmuş olmayacağız. Ülkemizin sivil demokrasiye kavuşması için verdiğimiz mücadele her durumda sürecek.

Ancak bizi sakin düşünmekten alıkoyan gürültüler eşit değil. Maalesef referandum kampanyası boyunca, “Evet” denirse zebanilere teslim olacağımız, yargının kuşatılacağı, sivil dikta geleceği düşüncesi yoğun biçimde işlendi, korkular tahrik edildi. “Hayır” çıkması için korku neredeyse tek araç, tek enstrüman olarak kullanıldı. Korku insanın aklını ve vicdanını kilitler. Aklı vicdanı kilitlenmiş birisi ise kendini korkutanlara teslim olur. Korku özgüveni kemirir, özgüven eksikliği ise korkuları davet eder.

Bu nedenle yarın sandık başında aklımızı ve vicdanımızı her tür baskı ve korkudan azade olarak kullanabilmek için bugün bu gece korkularımızı yenmeye ayırdığımız sakin düşünme gecesi olmalıdır. Odamıza kapanıp vicdanımızın sesini dinleyelim.

Yarın “Evet” diyecekler de “Hayır” diyecekler de şimdi içinde olduğumuz 12 Eylül anayasal düzeninin demokratik bir düzen olduğunu söylemiyor. “Evet” diyecekler de “Hayır” diyecekler de demokratik bir düzenin ancak halkın söz ve karar sahibi olduğu bir düzen olduğunu inkâr edemezler. Bırakın halk yanlış kararlar da versin, özgüven, demokratik siyasi kültür başka türlü gelişemez. Yanlış yapabilme hakkı demokrasinin de göstergesidir.

Deniyor ki, “Önümüzdeki paket ancak hukukçuların anlayacağı pakettir, halk anlamaz” bunda kısmen doğruluk payı olsa da bu düşünce halkı kandırmaktır. Evet, bizler uzman hukukçular değil, sıradan vatandaşlarız ama gözümüz kulağımız ve aklımız var. Uzman hukukçular, bilim insanları, akademisyenler eğer entelektüel aydın ahlakına sahipseler halkı aydınlatmak gibi sorumlulukları vardır. Çıkar analizler yaparlar, konuşurlar yazarlar. Bunlar yapıldı.

Hiçbir anayasa değişikliği paketine böylesine geniş ve ateşli tartışma nasip olmamıştı. Kendi adıma uzman hukukçuları, akademisyenleri önyargısız dinledim. İdeolojik ve siyasi yorumlar dışında bu paketin şu anda değiştirilmesi istenen Anayasa maddelerinden daha geri ya da anti-demokratik olduğunu söyleyen bir Allah’ın kulu çıkmadı.

Kendi sakin düşünme odama çekildiğimde gördüğüm şu: Referandum kampanyası, ağırlık değişiklik paketine verilebilmiş olsaydı, bir seçim havasına girilmemiş olsaydı bu pakete “Evet” diyeceklerin oranı çok daha yüksek olurdu. Dün akşam CNNTürk’te Beş N, Bir K programında Adalet Bakanı Ergin’i dinledim. Bütün sorulara gayet sakin ve bu paketle sınırlı kalarak yanıtlar verdi. Bu yanıtları dinleyen, önyargıları, korkuları olsa da vicdanının sesini duyabilen herkes “Evet” derdi.

Sandık başına gittiğimde benim kendime ilk sorum şu olacak: Bir vatandaş olarak ülke yönetiminde “Evet” dersem mi söz ve karar hakkım genişleyecek, “Hayır” dersem mi? Yanıtı çok açık değil mi?

Bu anayasa paketine “Hayır” dediğimde eski düzene evet demiş olacağım. Eski yasal düzenin demokrasi olmadığını yalnız bizler değil Avrupa Birliği de bas bas bağırıyor. Üyelik müzakerelerinde askerî vesayetin kaldırılması, yüksek yargıyı demokratikleştirmek için kooptasyon sisteminin değiştirilmesini istiyor. Anayasa değişiklik paketini Avrupa Birliği hukukçuları didik didik incelediler. Avrupa Parlamentosu’nun, Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa Venedik Komisyonu’nun paketle ilgili değerlendirmesi çok açık; “Demokrasiyi geliştirici önemli bir adım” diyorlar.

Bu paketin demokrasiyi genişletici olduğuna dair önyargılı olanları da düşünmeye davet eden ikinci somut kriter Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bu paketle ilgili kararı olmalıdır. Herhalde hiç kimse AYM’nin AKP yanlısı olduğunu iddia edemez, AYM bile kararında paketin demokrasi ve özgürlükleri genişletici olduğunu açıkça söylemedi mi? Bu nedenle CHP’nin iptal istemini reddetmedi mi?

Demek ki, uzman bir hukukçu olmasak da korkularımıza teslim olmadan aklımızı kullandığımızda bu paketin demokratik hak ve özgürlüklerimizi genişletici olduğuna karar verebileceğimiz objektif kriterler mevcut.

Değişiklik paketini üstünkörü bir incelemeyle de evet ya da hayır demek için varabileceğimiz objektif kriterler var. Bu değişiklikle, AYM’nin ve HSYK’nın üye bileşiminin genişletilerek çoğulculaştırılması; HSYK’da başkanlık yapacak adalet bakanının yetkilerinin kısılması, sembolik hale getirilmesi, bakanın komisyon toplantılarına katılamaması; teftiş kurulunun bakandan alınarak kurula bağlanması; HSYK’nın bağımsız bir bütçeye kavuşturulması gibi. Bireylerin temel haklarının ihlali durumunda AYM’ye bireysel başvuru imkânının getirilmesi ve kamu denetçiliği gibi vs.

Korku pompalayanların gizlediği bir gerçeği görmek soğukkanlı düşünmeye yardımcı olur. Bu paketin demokrasi ve özgürlükleri genişlettiğini kabul eden ama buna rağmen “Hayır” diyenler “genişleyen özgürlüklerden AKP yararlanacak” demagojisi yapıyorlar. Demokrasi korkusudur bu. Bu mantığın kendisi demokratik değildir. Gizlenen ise bu pakete “hayır” çıksa bile şu anda AKP’nin oylarının yükselmekte olduğu gerçeğidir. A.Gür de kamuoyu araştırmaları sonucu bu gerçeği ifade etmişti. Yani “Hayır” demekle AKP yıkılamaz ama statüko güçlendirilir.

Soğukkanlı düşünüldüğünde şu da görülebilir: Yarın ülkemin geleceği için söz ve karar hakkımızı oy vererek kullanacağız. Sırf korkularla verilecek her “Hayır” oyu söz ve karar hakkımızın genişlemesine karşı verilmiş olacak ve dolayısıyla kullandığımız oyu kendi elimizle iptal etmek anlamına gelecek.

Neresinden bakarsam bakayım, soğukkanlı düşündüğümde kendi adıma büyük bir gönül rahatlığıyla yarın “Evet” diyeceğim.

İyi bayramlar. 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.