"ŞİMDİ NE OLACAK?" YERİNE NE OLMALI?
Tarhan Erdem
31 Mart 2014 Pazartesi 04:16
Doğu illerindeki sandıklar batıdakilerden bir saat önce kapandı, yani Antalya’dan önce öğrendiğimiz Şanlıurfa’nın rengi Türkiye sonucu belirdi; sonra Antalya oyları geldiğinde Ak Parti’nin yüzde (43) ile (47) arasına oturacağı anlaşıldı; kesin sonuçlar görülmeden CHP’nin atıp tutmasını umut kırıcı bulduğumu belirtip, bugünden sonrası hakkında düşüncelerimi yazmak istiyorum.
“Şimdi ne olacak” diye sormuyorum çünkü siyaset, bir yıldan fazla zamandır 'akıl ile yaşamıyor'!
'Akıl ile yaşamak' deyimini İsmet İnönü söylerdi; sağlığını korumak için perhiz yaparken, otobüse binerken ve inerken dikkatini “Akılla yaşıyoruz” diye açıklardı. Bu sözünü ilk okuduğumda onun, siyasette duyguya ve gerçekdışılığa hiç yer vermediğini anlamıştım.
Son yıllarda akılla yaşamayı bırakanlar çoğaldı, olacakları düşünmek, falcılıktan farksız; falcılıktan hiç anlamam, o halde siyaseti “Ne olmalı?” üzerinde düşünerek anlamaya çalışabilirim.
Önce demokrasi anlayışı; kısa zamanda yapabileceklerimize öncelik vererek ifade ve örgütlenme özgürlüğünü serbestleştirmeliyiz. Yani toplantı özgürlüğünü izinsiz bir eylem diye kabul etmek, haber ve yazıları, “Niçin yazıyorlar?” yerine, “Bunlar da böyle yazmış” diye okumak; bazen beğenmek veya öğrenmek, bazen de bu kadar okumuş yazmışlar, hâlâ bunları yazabiliyorlar diye acımak, üzülmek…
Bundan sonra, yerinden yönetim için, irade ve karar açıklayıp, ciddi hazırlığa başlayabiliriz. Bu irade şu esasların kabul edildiğini açık ve tek anlama gelecek biçimde ifade etmelidir: Herkes oturduğu sokakla ilgili her konunun tartışmasına katılabilir ve karar için oy verir; herkes mahalle ve kent sorunlarını, (yerel sağlık, eğitim, ulaşım ve trafik, altyapı, kültür, yaşamla ilgili her konuyu) inceleyip karar verecek meclis üyelerini seçer. Her yurttaş ulusal konuları (maliye, savunma, güvenlik, dış politika … gibi genel sorunlar ve politikalar) üzerinde çalışacak ve karar verecek meclisin, herhangi bir kısıtlama olmayan ve her oyu değerlendiren esas ve yöntem içindeki seçimlere katılır.
Eşzamanlı olarak, yargı ve güvenlik örgütümüzün içine girdiği laubaliliği ciddiyete dönüştürecek irade ve kararlılık gösterilmelidir. Özellikle son altı ayda siyasal tercihlerini, kanun ve ulusal yararın üstüne çıkarma eğiliminde olanlar çoğaldı. Sarsılan kanun hâkimiyeti, dağılma görüntüsü veren hukuk devleti bütün yurttaşların dikkatini, basiretini, cesaretini ve girişimini beklemektedir.
Yukarda saydığım demokrasi, yerinden yönetim anlayışı, yargı ve güvenlik örgütünün yeni baştan ele alınması, diğer yapılması gerekenlerin yolunu açacak, onların da doğru tercihlerle gerçekleşmesini sağlayacaktır.
Yazdıklarımın yolunu açacak iktidar ve muhalefet partilerinin 'akılla yaşamasına' bağlıdır.
Akılla yaşamaya, biraz önce gördüğümüz seçim sonucunu, düne kadar söylediklerimizi bir kenara bırakarak düşünmek ve anlamaya çalışmak gerekir. Bunun için önce varılan sonucun taksi şoförünün, yakın arkadaşın, sokakta karşılaşılan eski bir dostun konuşmasından; çok okuduğunuz gazetelerin yazdıklarından niçin farklı olduğu düşünülmelidir.
Olması gerekenlere hemen başlanmazsa ne olacağı açık; bunun için “Ne olacak?” diye düşünmek yerine, “Ne olmalı” diye düşündüğümü anlattım; on beş gün içinde hangi yola girileceği anlaşılır, akılla yaşama yolu bulunmazsa, hiç düşünmeyin, gülün, oynayın, istediğinizi yapın; her türlü felaketle karşılaşacaksınız!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.