25 Kasım 2024
  • İstanbul2°C
  • Diyarbakır6°C
  • Ankara-2°C
  • İzmir5°C
  • Berlin12°C

ŞEHİT ANNESİNİN BİLİNMEYEN DİLİ

Hilal Kaplan

03 Mayıs 2013 Cuma 08:35

İç Anadolu heyeti olarak altıncı durağımız Aksaray'dı. Çözüm sürecine ilişkin açık destek sunan ilk ve tek senato kararını çıkartmış Aksaray Üniversitesi'nde rektör Mustafa Acar ve öğretim üyeleriyle buluştuk. Meselenin kötü yönetim ve demokrasi sorunu olduğuna dikkat çeken öğretim üyeleri, yeni anayasanın önemine vurgu yaptılar.

Verimli bir sohbetin ardından halk toplantımıza geçtik. Yaklaşık 200 kişinin katıldığı toplantıda, toplumun çeşitli kesimlerinden sivil toplum temsilcileri ve kanaat önderleriyle buluştuk. Toplantıya BBP'nin il kurucularından olan Ahmet Yâr'ın konuşması damga vurdu. Kürt olduğunu söyleyerek başlayan Yâr, Said Nursi'nin 'Milletimin imanını selâmette görürsem, cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül gülistan olur' sözlerini hatırlattı. Kendisinden önce heyetimize iğneleyen birkaç katılımcıya ilişkin 'Yerinizde beş general oturuyor olsaydı, kimsenin çıtı çıkmazdı' sözleri salonu güldürdü. Ardından BBP'nin kuruluş yıllarından bir anısını paylaştı:

'Toplantı başladığı andan itibaren kürsüye çıkan Türk milliyetçiliğinden bahsediyor, inen Türk milliyetçiliğinden bahsediyor. Baktım olacak gibi değil, ben de çıktım. 'Yahu arkadaşlar' dedim; 'Biz MHP'den ayrıldık ama görüyorum ki MHP'li kardeşlerin hepsi buraya gelmiş. Ben de şimdi bu kürsüden, bir Kürt olarak Kürt milliyetçiliği yapsam ne olur? Gözünüzü seveyim, ben ne Abdullah Öcalan gibi Kürt, ne de Aziz Nesin gibi Türk olmak isterim. Ölünce bana ne Türklük ne de Kürtlük davası sorulacak; 'Allah ve Resulü için ne yaptın?' diye sorulacak.' Bu sözler salondaki ortamı yumuşattı ve sanırım Ahmet Bey'den sonra mikrofonu alan kimseden milliyetçi şablondaki düşüncelerin sadır olmamasına da vesile oldu.

Son durağımız Kıymet Ana'nın eviydi. Oğlu Fatih Gökkaya, 1 Haziran 2010'da, Çukurca'da bir operasyon sırasında şehit olmuş. Resmi, bütün şehit ailelerinin evinde olduğu gibi, baş köşede duruyor. Baba Osman Gökkaya, yirmi yıldır çobanlık yaparak geçimlerini sağlıyor. Biricik oğlu şehit düşmüş olan Kıymet Ana, konuşmaya çekiniyor. Kızı 'Türkçeyi iyi anlar ama o kadar iyi konuşamaz. Ben yardımcı olayım' diyor. Kıymet Ana'yla Türkçe-Kürtçe tercümeyle anlaşırken, 20 yaşında şehit düşmüş olan Fatih'e içim parçalanırken, onların dilini 85 yıl boyunca yasaklamış, Kürtçeye 'bilinmeyen dil' muamelesi yapmış devlet zulmüne isyan etmemek elde değil. 'Yeter' diyor Kıymet Ana, 'Artık ölümler olmasın, dursun bu kan, başka analar ağlamasın!' diye devam ediyor. Evlât acısının getirdiği yas, tüm şehit anneleri gibi, onun da gözlerinin ta içine yerleşmiş. Otuz yıllık kan gölünü 'Türk-Kürt savaşı' gibi yansıtanların da o gözlerden alacağı çok dersler var.

Kıymet Ana'nın sözleri üzerine söylenecek söz, sorulacak soru kalmıyor. Ellerini öpüp ayrılıyoruz; biraz daha yüklenmiş olarak…

Anadolu Gençlik'ten itiraz var

Konya'daki toplantımızda Anadolu Gençlik Derneği'ni temsil eden beyefendinin sürece itirazlarının İşçi Parti'li temsilcilerle örtüştüğünü yazmıştık. Derneğin basın biriminden sürece kısmen de olsa destek çıkan bir açıklama geldi. Paylaşıyorum:

Başta ülkemiz olmak üzere tüm yeryüzünde akan kanın durması, dökülen gözyaşlarının silinmesi ve yitirilen umutların yeniden yeşermesi adına atılan tüm adımları inancımız gereği olarak değerlendiriyoruz. Temel insan hak ve özgürlüklerinin herkes için olduğunu düşünüyoruz. İnsan hak ve özgürlüklerinin tesisi için yapılan çalışmaları elbette eleştiremeyiz. Elbette bu kapsamda ulusal sınırları aşamayan ve bölgenin tamamını kucaklayamayan çalışmaları da yetersiz bulacağımızı ifade etmekten çekinmeyiz. Gerçek anlamda barış bölgenin tüm ülkelerini kapsayan bir kucaklaşma ile mümkündür. Arapları, Farsları ya da diğer bölge ülkelerinin halklarını dışarıda bırakan bir süreçle barışın ve kardeşliğin tesisi edilebileceğine inanmıyoruz. Ülkemizde ırkçı yaklaşımlara son verilmesini olumlu bir gelişme olarak değerlendirirken bu gelişmelere paralel belirli merkezler tarafından mezhepsel kamplaşmalara zemin hazırlanmasından endişe ediyoruz. Hem bu endişemizi dile getiriyor olmamızın hem de barışın tüm bölge ülkelerini de kapsayacak şekilde olmasını talep etmemizin duyarlı insanları rahatsız etmeyeceğini umuyoruz.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.