19 Mayıs 2024
  • İstanbul21°C
  • Diyarbakır26°C
  • Ankara21°C
  • İzmir28°C
  • Berlin20°C

SEÇİMDE ADAY, SİYASET, SONUÇ İLİŞKİSİ...

Fehim Işık

11 Şubat 2015 Çarşamba 03:35

Gündem giderek seçime kilitleniyor. Seçim dönemlerinde statükoyu savunan partilerde ağırlıkla öne çıkan popülist politikalardır. Bu partiler için seçim dönemlerinde ilke ve esaslar değil, kimin ne kadar oy getireceği, hangi politikanın ne kadar oy toplayacağı önemlidir. Tabi parti içi dengeler de bu dönemlerde öne çıkar. Seçim yasalarının ve sistemin sunduğu olanaklarla tümü lider odaklı gelişen bu partilerde, lider ve etrafındaki şürekası, aynı zamanda kendi pozisyonlarını sağlamlaştırma, gelecek yıllardaki sultalarını garantiye alma hesabı da yaparlar. Bunu bildiklerinden, özellikle ikbal peşinde koşanlar, seçim dönemlerinde lider ve şürekası etrafında daha fazla fink atar durur.

Kimse kusura bakmasın, bu yazdıklarımı toplumun geniş bir kesimi bilmesine rağmen, bu ilkesizliği yapanlar her seferinde geniş kitlelerden oy alıyorlar, alabiliyorlar. Halkımız, emekçimiz, işçimiz, aydınımız, gencimiz, kadınımız, yaşlımız, velhasıl kelam geniş kitlelerimiz sandıklara gidip bunlara oy veriyorlar, verebiliyorlar.

Bu durumun sosyolojik tahlilini yapacak değilim. Zaten çokça yapılmış da. Yani bu durumun gerekçeleri, bilinmeyen bir şey değil.

İlkesizliği esas almış partilerin durumu bir yana, derdimiz onlar değil. Yıllardır yaptıklarını yine yapıyorlar, yapacaklar.

Esas derdimiz, hem kitleleri özgür bir geleceğe taşıma iddiasındaki devrimci siyasetin durumu, hem de hala devrimci partilere oy vermelerini sağlayamadığımız geniş kitlelerin kendisi olmalı.

Önce eğrisiyle doğrusuyla yeni bir yaşam kuracağını iddia eden partilere, siyasal örgütlere, toplumun farklı kesimlerine, yani devrimci-ilerici muhalefete bakalım.

Verili durumda, mevcut yasaların da getirdiği engeller nedeniyle yeni bir yaşam kurmanın motoru olabilecek, dolayısıyla özgür geleceği kurmada belirleyici olabilecek bir tek siyasal yapılanma var. Kürt ulusal muhalefetinden Türkiyeli devrimci ve sosyalist diğer yapılanmalara kadar muhalif siyasetin tek bir farklı kesimini yadsımıyorum. Elbet her birinin mücadeleye kattığı ayrı bir değer var. Ama çok açık ki yeni yaşam vaadini meşru zeminde parlamentoya taşıyıp Türkiye halklarının, farklı inançların, kimliklerin cephesi olabilecek tek güç HDP’dir.

Madem HDP tek güç, seçim dönemindeki toparlanma da istisnasız HDP çeperinde olmalı. Bunun için hem HDP’ye, hem HDP dışındaki diğer devrimci, sosyalist yapılanmalara sorumluluk düşüyor. Bu konuyla ilgili atılan adımlar, yapılan görüşmeler umut vaad ediyor. En önemlisi de birinin diğerine benzemeden, herkesimin kendi temsiliyeti üzerinden parlamentoya taşınmasına dönük geliştirilen politikadır. HDP bu politikası ile hem barajı yıkabilir, hem de tarihin en renkli parlamentosunun oluşumuna öncülük edebilir.

Bir diğer önemli belirlemede adaylara yönelik olmalı.

Son günlerde aday profili ve kriterleri üzerine yazılan birçok makale ve belirleme okudum. Çok sert kriterleri belirleyenler de var, “Ne olursan ol yine gel,” diyenler de var. Siyaset mekanizması ise sanırım bu bakış açılarının ortasını bulmak zorunda. Elbet aday kriterleri önemli; ama emin olun tek kriter değil. Tek tek ayrıntıya girmeyeceğim ama bilmek gerekir ki sistem partilerinde çok az sayıda da olsa, kriterleri en devrimci partiye uyan temsilciler var. Bunların tek ve önemli ilkesizlikleri, mükemmelliklerini gidip sistem partilerine pazarlamalarıdır. Yine tersinden bakarsak, en devrimci partide paçalarından ilkesizlik taşan, kriter açısından devrimci partiye zerre uymayan temsilciler de görebilirsiniz.

Madem böyle bir realite var ve kitleler sadece aday kriterleri üzerinden oy vermiyor, o zaman başka etkenleri de hesaba katmak gerekir. Elbet devrimci temsiliyetin merkezinde yer alacak olanlar, insana ilişkin garanti vermek güç olsa bile, mümkün olduğunca en saf ve en temiz olanlar arasından seçilmeli. Çünkü motor güç, mücadeleyi sürükleyecek güç onlar olacak. Bunun yanı sıra oy getirecek olanlar da dışlanmamalı. İlişkiler kurulurken, adaylar belirlenirken yerel özellikler de hesaba katılmalı.

Örnek mi istiyorsunuz?

Son yerel seçimde bazı kentlerde, örneğin Urfa’da oylar iki katına yakın artarken Diyarbakır, Van ve Hakkari gibi blok kentlerde yüzde 3-5’lerde de olsa oy düşüşünün nedenlerini irdeleyin yeter.

Ve elbet, Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonuçlarına bakın.

Benimsenen, içe sinen aday ve nitelikli siyaset, hiç kuşku yok iyi sonuç getirir.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.