27 Aralık 2024
  • İstanbul5°C
  • Diyarbakır6°C
  • Ankara4°C
  • İzmir8°C
  • Berlin2°C

ŞAM’DAN BİLDİREN TÜRKİYELİ GAZETECİ: RUSYA SURİYE’DE KALICI

Amberin Zaman

03 Ekim 2015 Cumartesi 07:51

Beş yıldır Şam’da yaşayan, şov yapmadan sadece işine odaklanan Türkiyeli kadın gazeteci Hediye Levent’le ilk kez Haziran ayında bir araya gelmiştim. Keskin bir gözlemci olan ve geniş bir haber ağı bulunan genç kadının Suriye hakkındaki tespitlerini köşeme taşımıştım. Köşemin başlığı da şöyleydi: “Suriye’den Türkiye’yi sarsacak hamle.”

Levent Suriye’de nelerin olacağını öngörmüştü ve şu sözlerle özetlemişti: “Şam’ın savunması açısından hayati öneme sahip Şam-Halep yolunun güvence altına alınması için Suriye ordusu yeni bir taarruza hazırlanıyor. İdlip’i Fetih Ordusu’ndan geri almak ve Türkiye sınırında cihatçılar dâhil kök salmış muhalifleri ‘temizlemek’ için harekete geçti. İdlip’te yığınak yapmaya başladı. Operasyonun içinde İran ve Hizbullah da yer alacak.”

Dün Şam’da ulaştığım Levent’e konuşmamızı hatırlattığımda, “Bu hamlenin  İran ve Hizbullah öncülüğünde olabileceğini söylemiştim, ama Rusya çok sert şekilde girdi, bu da bize sürpriz oldu” dedi.

İdlip’i Türkiye ve Körfez ülkelerinin desteklediği ‘Fetih’ ordusundan geri almak üzere yakında İran değil ama Hizbullah güçlerinin de yer alacağı bir operasyon düzenleneceğini tahmin eden Levent bir dizi yeni tespit ve öngörüde bulundu. Bunları bir kenara not edelim çünkü dediğimiz gibi Levent sahadan, birinci elden bildiriyor.

İşte Levent’in dikkat çektiği bazı noktalar:

1.  Olup bitenin, Rusya’nın Suriye’deki hamlesinin, hala sadece Esad çerçevesinde tartışılıyor olması büyük resmi ıskalamamıza neden oluyor. Eski Sovyet coğrafyasından gelen cihatçılar sorunu var. Türkiye’de insanlar cihatçılara ayak takımı muamelesi yapıyor ancak bunlar çok nitelikli savaşçılar. Birçoğu Çeçen ancak Özbekler, Gürcüler gibi diğer milletlerden de var. Bunlar ara vermeden yıllardır Afganistan’da, Çeçenistan’da, Irak’ta savaşıyor. Başlı başına birer tugay görevi görebiliyor. Kimisi El Nusra’da kimisi Ahrar el Şam’da, kimisi de IŞİD saflarında. Bağımsız gruplar da var. Çok tehlikeliler. Rusya bunları kendisine tehdit sayıyor. Riskin önünü almak istiyor.

2. Rusya’nın sert girişinin bir diğer sebebi Avrupa Birliği ve ABD açısından Suriye’de denizin bitmiş olması. Beş yıldır ortaya koydukları model, strateji ve planlardan sıfır netice aldılar. ABD öncülüğündeki IŞİD’le Küresel Mücadele Koalisyonu‘nun havadan vurma stratejisi de o kadar etkili değil. Sadece Kobane’de ve Tel Abyad’ın geri alınmasında belirleyici oldu. Rusya Batı’nın siyasi ve askeri girişimlerinin sıfırlandığı dönemde “Siz kenara çekilin, bir de ben deneyeceğim” dedi.

3.  Bunların ötesinde Rusya’nın çantasındaki plan, ‘Sadece cihatçıları vurup çıkalım, Şam’ı rahatlatalım’ yaklaşımından ibaret değil. Rusya, Suriye’ye çıkmamak üzere geldi. Tarsus’da gemileri vardı ama donanması yoktu. Artık donanması olabilir. Lazkiye’de havaalanını genişletiyor. Sadece Suriye’de değil Ortadoğu ve Akdeniz’deki etki alanını genişletmek üzere geldi. Tartus ve Lazkiye’deki varlığını artırdığı nispette bunları koruma iradesini de sergileyecektir.

4. Suriye Rusya için ikinci Afganistan olacak yorumları çok da gerçekçi değil. Rusya kara gücüyle girmeyecek. Suriye’de bir Rusya ekolü zaten vardı. Suriye ordusu Rus eğitiminden geçti. Suriye’deki coğrafi şartlar farklı. Afganistan’da vekalet savaşı yürüten ABD’nin aldığı çok acı bir ders var. Cihatçılar dönüp dolaşıp kendisini vurdu.

5. Suriye’deki savaş ne zaman ve hangi koşullarda sonlandırılır? Bu soruları yanıtlamak için henüz erken. Muhalefetle masaya oturulması gerektiği söyleniyor ama muhalefet kim? Muhalif diye adlandırılan grupların herhangi biri Suriye’nin geleceğine dair bir plan, bir vizyon, bir lider önerisi ortaya koyabildi mi?

Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) eğer üç yıldır Suriye ordusuyle yer yer uzlaşıyorsa, bir kısmı silah bırakıp devletteki görevine dönüyorsa, bu artık yerel silahlı muhalefetin iyice eridiğini gösteriyor. Geriye vekalet savaşının uzantıları, çoğunlukla yabancı cihatçılar kalıyor. ÖSO, yeterince halk desteği alamadığı için meydan kısmen onlara kaldı.

Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’nin desteklediği Ahrar el Şam’ın ne kadarı Suriyeli bilmiyorum ancak şimdilerde Ahrar el Şam’dan ılımlı muhalif üretme çabasının ABD ve diğer ülkeler nezdinde destek görmeyeceğini düşünüyorum. Ama şunu biliyoruz, Türkiye’nin de artık bir cihatçı sorunu var. İdlip başta olmak üzere Türkiye-Suriye sınırındaki çatışmaların şiddetlenmesi Türkiye’nin cihatçı sorunuyla yüzleşmesini tetikleyebilir.

6. Suriye’de yeniden siyasi yapılanma sürecine geçildiğinde müzakereler aşamasında en aklı başında, en içi dolu ve tarafların, ne istediğini bilerek masaya oturacağı grup Kürtler. Kürtlerin kurdukları bir model, Hristiyanları ve diğer azınlıkları içine alan laik bir yapıları var. Ne istediklerini, ne istemediklerini, taleplerini nereye kadar zorlayabileceklerini bilen tek grup Kürtler.

7. Bu kadar kan aktıktan, bunca zaman geçtikten sonra yaralar nasıl kapanır sorusuna gelince, paradoks gibi gelecek ama acıyı, savaşı doğrudan yaşayanlar daha rasyonel yaklaşıyor meseleye. Batı medyasına yansımıyor ama silahlı muhalif grupların yaptıkları katliamlar var. Her gün Şam dahil mevcut şartlarda hayatın nispeten devam ettiği yerlerde insanların yaşadığı evlere mahallelere roketler isabet ediyor. Siviller ölüyor. Ailesinin bir kısmı ÖSO tarafından öldürülen, bir kısmı Suriye ordusunun attığı varil bombaları yüzünden hayatını kaybeden tanıdıklarım var. Beş yıldan sonra artık tek arzuları, kanın durması.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.