21 Kasım 2024
  • İstanbul6°C
  • Diyarbakır11°C
  • Ankara14°C
  • İzmir19°C
  • Berlin1°C

SAKARYA AYAĞA KALKARKEN...

Hilal Kaplan

02 Temmuz 2014 Çarşamba 08:06

Türkiye, hükümet üyelerinden millî kurumlarına kadar pek çok veçheden yargı darbesine maruz kaldığı 2014 yılının ilk çeyreğinde yüzde 4,3 oranında büyüdü. TÜİK Mart 2014 rakamlarına göre işsizlik oranı tekrar tek hanelere inerek %9.1 oldu.

Türkiye'yi Avrupa'nın ulaşım merkezi haline getirecek, 150 milyon yolcu kapasiteli dünyanın en büyük havalimanı olan 'üçüncü havalimanı'nın temeli atıldı.

Atatürk Havalimanı, turizm sezonu sebebiyle yolcu akınına uğradı. Günde 150.000 yolcu ile tarihinin rekorunu kırdı.

Referandum öncesi 12 Eylül darbecilerini yargılayacak hukuki düzenlemenin geçmesi için evet oyu vermeye kandırılmış enayiler olarak tanımlayanlar hâlâ köşelerinden ahkâm kesmeye devam ededursun, mahkeme Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'yı müebbete mahkûm etti.

İki mağrur darbecinin, rütbelerinin sökülerek orgenerallikten er statüsüne düşürülmesine karar verildi.

Bu dünyadan sadece halk nezdinde değil, devlet nezdinde de lanetlenmiş olduklarını, tarihimizin utanç kaynaklarından biri olduklarını bilerek göçecekler...

Gökçeada Kaymakamlığı, Tepeköy'deki eski Rum okulunu orta ve lise bölümleri için İmroz Derneği'ne tahsis etti.

Ermenistan'a sınırı bulunan Arpaçay, Akyaka ve Digor Kaymakamları ile Ermenistan Cumhuriyeti sınır yetkilileri arasında sınır konularıyla ilgili bir görüşme Gümrü'de gerçekleştirildi. Bir sonraki toplantının Türkiye'de yapılması kararlaştırıldı. Devlet katından başlayan normalleşme adına bir adım daha atılmış oldu.

Irak Kürdistanı ile Türkiye arasında bölge petrolünün uluslararası piyasaya gönderilmesine ilişkin 50 yıllık anlaşma imzalandı. Bu, cumhuriyet kurulduğundan beri yapılan en kârlı anlaşma olarak tarihe geçti.

Irak Kürdistanı'ndan sevk edilen birinci tankerdeki petrolün karşılığı olarak Halk Bankası'na 93 milyon doların yatırıldığı açıklandı. Yani ısrar edildiği gibi Amerikan bankaları değil, 17 Aralık operasyonunun hedef aldığı kurumlardan birisi olan Halk Bankası kazandı, halk kazandı, Türkiye kazandı.

Eski Türkiye için Kürdistan'ın varlığı bir kırmızı çizgiyken, şimdi Kürdistan'la işbirliği âdeta bir kırmızı çizgi halini aldı. Irak Kürdistanı Doğal Kaynaklar Bakanı Aşiti de 'Türkiye ile istişare etmeden bağımsızlık ilan etmeyiz' diyerek bu yeni kırmızı çizginin altını çizdi

Mardin Artuklu Üniversitesi bünyesinde kurulan Kürdoloji Enstitüsü'nden mezun olan öğrenciler törenle diplomalarını aldı.

Başbakan Erdoğan, çözüm sürecinin başından beri en önemli amacın 'eve dönüş' olduğunu açıkladı. Öcalan 'süreçte somut gelişmeler oluyor' diyerek tüm kışkırtmalara rağmen sürecin arkasında durdu. 'Takvimli, sonuç odaklı bir program üzerinde' çalışıldığını ifade eden Beşir Atalay'ın sözleri hızla gerçeklik kazandı. Süreç, artık yasal bir çerçeve dahilinde ilerleyecek. Böylelikle çözüm sürecinin devlet politikası oluşu resmiyet kazanacak.

Yeni doğan bebeğimiz vesilesiyle ara verdiğim 30 Nisan'daki, son yazımın başlığı 'İçim rahat'tı. Çünkü ülkenin 1 Mayıs olaylarından Gezi'nin yıldönümüne dek uzanan zaman diliminde tekrar yangın yerine döndürüleceğini umanların, belki şehre bir ara rejim gelir, biz de yolumuzu buluruz' diye bekleşen akbabaların kaybedeceğini biliyordum.

Dahası, ittifak sarsıldı. Doğan Grubu'nda daha sık 'paralel yapı'yı telaffuz eden haberler yapılmaya başlandı. Koç'lar Başbakan'ı açılışa davet ederek bükemedikleri eli öptü. Hamburg'taki küçük bir ayaklanma için olağanüstü hal ilan eden Merkel'in Gezi tepkisi akıllardayken, ticarî ilişkiler burada da düğümü çözdü. Merkel Başbakan'ı aradı, Başbakan onun selamını iletti ve Köln'de yuhalanmasına izin vermedi.

Tüm bunlar olurken, CHP liderine Kürt sorunuyla alakalı çözüm yolunun sorulduğu programda kendisi 'Şimdi unuttum' diyebildi. Bahçeli ise ülke Kürdistan petrollerinin akışıyla zenginleşirken, halk şehit haberi almamaya alışmışken hâlen 'ihanet projesi' cephesinden bildirmeye, çoğunluğun yaralarını sarmaya başladığı bir savaşı savunmaya devam ediyor.

Üstelik muhalefetin iki lideri, ilk defa halkın Cumhurbaşkanını seçeceği bir yarışta halkın adını dahi duymadığı, duysa telaffuz edemediği, kendilerinin 'bataklık' dediği coğrafyanın göbeği olan Kahire'de doğmuş, 27 yaşına kadar Türkiye'ye ayak basmamış bir bürokratı aday gösterdiler. Şoktaki ulusalcı amcaların, Samsun'dan yeniden gelecek bir sarı saçlı-mavi gözlü yolu gözleyen Kemalist teyzelerin gönlüne biraz olsun su serpmek için İhsanoğlu'nun ilk icraatı da Anıtkabir'e gitmek oldu. Ne diyelim, gerçekten halkını çözmüş bir muhalefet bizimkisi...

Ve dün Başbakan Erdoğan, adaylığını ilan etti. Böylesi bir vasatta doğru soru 'Erdoğan cumhurbaşkanı olur mu?' değil, 'Erdoğan nasıl cumhurbaşkanı olmasın?'dır.

'Beyaz Türkiye'nin son günlerini yaşıyoruz. Tüm renkleriyle yeni bir Türkiye'nin ayak sesleri yükseliyor, duyuyor musunuz?

Teşekkür
Evlâdımızın dünyaya gelişi vesilesiyle tebrik ve dualarıyla bizi yalnız bırakmayan başta Yeni Şafak ailesi olmak üzere, Turkuvaz Medya Grubu'na, A Haber ve Daily Sabah'a, Cine 5'e, SKY 360'a, tüm dostlarımıza ve elbette okurlarıma çok teşekkür ederim.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.