RUSYA İLE İŞTİGAL
Ceyda Karan
12 Ekim 2016 Çarşamba 09:21
Uluslararası politikada Ruslarla karşı karşıya gelmekteyseniz, en başta ‘sakin olmak’icap eder. Kolay kolay ‘yaş tahtaya’ basmazlar. Yeni öneriler, formüller bağlamında diplomatik esneklik gelenekleri pek çok ülkeden fazlayken taşı gediğine oturtmayı ihmal etmeyeceklerdir. Sonra insana ‘sabırlarının sınırı yokmuş’ gibi gelecektir. Hiçbir şeyi unutmayacaklarını unutmamak; sinirlendiklerinde ‘ciddiye alıp’ sonuçlarını iyi hesaplamak gerekir. Yapacaklarını söylediklerini yaparlar, söylemediklerini ise‘satranç tahtasında kaç hamle sonrasını hesap edebildiğinize’ göre kestirmeniz gerekecektir.
Rus dış politikasını yıllardır izlemekten edindiğim bu sübjektif tarifim ne kadar doğru bilmem. Bende bıraktıkları algı böyledir.
***
Rusya lideri Putin’in, Türkiye’nin uçak düşürme özrü sonrasında aşama aşama yürütülen ‘normalleşme’ sürecinde, 23. Dünya Enerji Kongresi’ne ‘denk getirdiği’Türkiye ziyareti için pek çok şey yazılıp söyleniyor. ‘Rusya’dan savunma sistemi alınacağından’ tutun da ‘Halep için ortak operasyon odasına’ uzanan rivayetler uçuşuyor. Hiçbirinin doğru olduğunu zannetmiyorum.
Ziyaretin doruk noktası Rusya için ‘bugün için değil ama dönüşen Avrupa’ya gelecekyatırımı’ olan ve Ukrayna rotasına alternatif 31.5 milyar metreküplük ‘Türk Akımı’doğalgaz boru hattı anlaşmasına imza konulmasıydı. Erdoğan’ın Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’la birlikte manidar biçimde 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi’nin kararlarının alındığı Mabeyn Köşkü’nde ağırladığı Rus lideri 1 saat 40 dakika görüşmenin ardından ülkesine döndü.
***
15 Temmuz’dan bu yana yazıyorum. Rusya, Türkiye’yi küresel/bölgesel hegemonya mücadelesinde ‘stratejik asset’ (kıymetli varlık) görüyor. Uçak kriziyle iki ülkeye de zarar veren ekonomik hasarları adım adım tamire giderken, siyasi anlaşmazlık alanlarında ‘olabildiğince esnek’ davranıp alan açıyor. Bu ‘esneklik’, örneğin Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonunu mümkün kıldı. Ancak henüz Davutoğlu’nun çizdiği Ortadoğu politikasında somut değişiklik yaratmış değil.
***
ABD ile eşgüdümle yürütülen dış politikada, kanımca durumumuz ‘retorik bugünükurtarıyor, yarına Allah kerim’. Misal Erdoğan, Putin’in dinlediği Enerji Kongresi konuşmasında Suriye meselesini Halep’teki insani krizden görüp birlikte yardım ulaştırmaya vurgu yaptı. Elbette, çoğu El Kaide’ye biatlı Nusra militanlarının elinde olan kentin doğusuna yağan bombaları andı, lakin bunları kimin attığından bahsedecek değildi. Putin, “Tek mesele güvenliği temin etmek” dedi, o kadar.
Yine kimi Türk kaynaklar, Türkiye’nin Halep’te sözünü geçirdiği cihatçı grupları sınıra çektiğinden söz ediyor. Zira muhakkak ki pilotlarını linç edenleri unutmamış olan Rusya ile uzlaşma adına Türkiye’nin bir nevi ‘kontrollü ılımlılaştırma’ misyonu görmesi umuluyor. Henüz doğrulayacak sağlam olgu yok, ‘arzuların tezahürü’.
Geçen hafta Moskova’dan ABD’de savaş senaryolarının güncellenmesine karşılık“S-300 ve S-400’lerimiz bekliyor” beyanı eşliğinde Suriye’de kalıcı üslenme kararı aynı zamanda Türkiye’ye de çekilmiş resttir. Rusya’nın, Suriye ordsuyla Halep’i‘temizlemeden’ durmayacağı aşikâr. İş sonrasındaki pazarlıklara hazırlık.
***
12 Ağustos’ta Rus basınını tararken Alexandr Bovdunov’a ait ‘Rusya ve Türkiye:Uzun vadeli işbirliğine bakış’ başlıklı yazı görmüştüm. Tarihi atıflarla dolu yazının son paragrafı ilginç ve Rus duruşunu temsil ediyor. Son söz olarak aktarayım:
“Rusya’nın kabul edemeyeceği Türkiye’nin Rusya’nın içişlerine karışması yahut Amerikan hegemonyasını konsolide edecek projelere katılımıdır. Davutoğlu’nun Türk yayılmacılığı kisvesi altında peşinden koştuğu buydu. Bu Kürt sorununun Ortadoğu’nun tümünü istikrarsızlaştıracak şekilde şiddetlenmesi ile doğal olarak çöktü. Türkiye, bölgede istikrarsızlık ve radikallik getiren küresel ve bölgesel İslami devrimi tahrik eden Yeni Osmanlıcılığın ‘Troçkist’ versiyonu (Davutoğlu’nun ‘Arap Baharı’ ile güttüğü) yerine, pragmatik ulusal, bağımsızlıkçı Batı karşıtı, yeni emperyalbir rota tutturulmuş olunsaydı, Moskova, Ankara’yı Amerikan hegemonyası ve Amerikan yanlısı Vahhabi monarşilere karşıt '53ünni dünyanın bağımsız devleti olarak müttefik bir güç olarak desteklerdi.”
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.