22 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır8°C
  • Ankara12°C
  • İzmir18°C
  • Berlin0°C

ROBOSKÎ’NİN ACISI DEVAM EDİYOR!

Süleyman Çevik

08 Haziran 2012 Cuma 11:57

Roboskî’de Türk savaş uçakları tarafından çoğu çocuk 34 insanın hunharca öldürülmesinin üzerinden beş aydan fazla bir zaman geçti.

Üzerinden bu kadar zaman geçen bu olayla ilgili bugün kim ne derse desin, bu insanlar geçinmek ve zaruri ihtiyaçlarını sağlamak için sınırın öte tarafına gidip geliyorlardı.

Bu olayın üzerine gitmesi gerekenler bir şeyler yapmayı bir tarafa bırakalım, katledilenlerin kim olduğunu bile bile bu insanları “kaçakçılıktan” “PKK’nin figüranlığına” varıncaya kadar suçladılar ve olayı gündeme taşıyanları bile hedef tahtasına koydular.

Oysa başta olaya sessiz kalarak duyulmasını engelleyen AKP hükümeti, daha sonraları bunun bir operasyon hatası olarak kabul etmiş ve kamuoyunda bu konuda bir şeyler yapılacak diye bir beklenti de oluşmuştu.

Bu vahim olayı unutmaya verenlere karşı iyi ki bir kısım vicdanlı insanlar bu konuda susmamış.

Şayet bu vahşeti gündeme taşımak sadece Kürtlere kalsaydı, bu olay tamamen kapanacak ve daha önceki örneklerde olduğu gibi, öldürülenler ve bu ölümleri dille getirenler bir tarafın mensupları diye topluca mahkum edileceklerdi. Zira kimin ne dediğine değil, kimin dediğine bakıldığı için Kürdün de bu konudaki hiçbir dediğine itibar edilmeyecekti.

Bereket ki olayın vahameti karşısında sessiz kalmayan vicdanlı geniş çevrelerin çabası var ve bu vahşet unutulmaya terk edilmedi.

Bu süreçte olayın altından kalkamayan AKP hükümeti özür dileyip ve suçluları cezalandırmak yerine bu meseleyi gündeme getirenleri suçladı ve öldürülen bu insanların da masum olmadığını ima etmeye başladı.

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin çıktığı bir televizyon programında öldürülen bu insanların “PKK’nin figüranı” olabileceklerini ve şayet öldürülmemiş olsalardı kaçakçılıktan yargılanacaklarını söyledi.

Başbakan Erdoğan da işin başından beri olayın sürekli gündeme getirilmesinden dolayı rahatsızlığını dile getirdi ve Uludere’den bahsedenlere kızarak, her Kürtajın bir Uludere olduğunu söylemeye başladı. Son olarak katıldığı AKP Diyarbakır ve Urfa il kongrelerinde yaptığı konuşmalarda da bu konuya değinmedi.

Bu konudan bahsetmeyen ve bahsedilmesinden hoşlanmayan Başbakan, işin başında silahlı kuvvetlerin samimi bir şekilde görevini yaptığını, hata da olabileceğini, özrün de açıklandığını, tazminatın verildiğini ama birilerince bu konunun istismar edildiğini ve “terör örgütü”nün isteği doğrultusunda hareket etmeyeceklerini olay hatadır dedik ya otomata mı bağlayacağız” diyor.

Geçimlerini sağlamak için sınırın öte tarafına gidip gelen bu insanların neden mayınlara basmadığını soruyor ve kafaları karıştırıyor. Bu sözle aslında öldürülen bu insanların ölümü hak edercesine masum olmadıklarını ima ediyor.

Cenazelere niye Türk bayrağı sarılmadı diye sorarken de imalı bir şekilde Türkiye kamuoyuna göndermede bulunuyor.

Ardından BDP’yi “kalleş” diye isimlendirip ve bir zaman önce diyalog kurabiliriz dediği bu “kalleş” partiye de kapılarını biraz daha kapatıyor.

Bütün bunları hem Başbakan hem de İçişleri Bakanı tepeden bakarak söylüyorlar ve bu ölümler çok normalmış gibi konuşuyorlar.

Yaklaşık otuz senedir devam eden Kürdistan’daki çatışmalarda elbette Türkler de Kürtler de çok acı çekti. Ama fail-i meçhule giden, köyleri yakılan, bölgeden göç etmek zorunda kalan, göç ettiği yerlerde horlanan, dilli ve kültürü yasaklanan ve Kürtler var mı yok mu gibi onur kırıcı bir muameleye uğrayan hep Kürtler oldu.

Böylesi muameleyi Kürtlere reva görenler varsa vicdan muhasebesi yapsın. 

Çatışma bölgesinde katledilen masum Kürt çocuklar, günahsız bir çok insan var. Konuşmalarında sürekli batıda katledilen masum insanlardan bahseden Başbakanın zaman zaman güvenlik güçlerince öldürülen Kürt çocukları nedense hiç dikkatini çekmiyor. Askerlerce vücudu parça edilen 14 yaşındaki Ceylan Önkol’dan, kurşunlarla vücudu delik deşik edilen12 yaşındaki Uğur Kaymaz’dan hiç bahsetmiyor. Başbakan Roboskî’yi gündeme taşıyanlara karşı PKK’nin sebep olduğu cinayetlerle kıyaslama yaparak Roboskî’yi tarihe gömüp unutturmak, olmazsa önemsizleştirmek istiyor.

Başbakan Türkiye’nin batısında, Ortadoğu’da, Filistin ve Suriye’de sivillere gösterdiği özeni katledilen Kürt siviller için göstermiyor.

Bu öldürülenlerin aileleri korucu, sınır ticaretine giden bu çocuklar oradaki askerlerin bilgisi dahilinde gidip geliyorlar. Bunları bile bile bu çocukların ölümünü gündemden düşürmeye çalışmak için vicdanen sorunlu olmak gerekir. Niye özür dilenmediğine dair yapılan eleştirilerine karşı, hakaretamiz bir üslupla ölenlerin ailelerine para verildiğini, hata dedik ya otomata mı bağlayacağız deniyor.

Bu şekildeki bir davranış katledilenleri “Kürt” ve “Türk” diye ayırmak değilse peki nedir? Böyle bir ayrımın bırakınız diğer taraftaki Kürtleri, AKP’li Kürt seçmeni dahi son derece rahatsız ediyor.

Beş ay sonra hiçbir şey yapmamak adına, ölümlerini gerekçelendirmek için sözü katledilen bu çocukların bir şekilde PKK ile bağlantılı olduklarına getiriyor, bir adım sonra ise hepsini PKK’li ilan edecek.

Kürtlerden her seçimde yüklüce oy alan ve soruna diğer partilerden farklı baktığını beyan eden, bu parti bu bakışla mı sorunu çözecek ve Kürtleri kazanmaya devam edecek?

Başbakanın ve içişleri Bakanının zalimin zulmüne destek veren bu tavrı, Kürtlere kendinize başka kapı arayın demek oluyor. Sadece onların tavrı değil, İslami camia içinde dahi güvenilen birilerinin de Kürtler söz konusu olunca devletçi kesilmeleri de Kürtlere başka çare bırakmıyor. 

Roboskî’de beş ayı aşkın bir zamandır yapılmayan aslında hiç de zor değildi.

Bu olayda emri kim verdi?

Burda bu cinayeti işleyenlere ve emri verenlere karşı niye kanuni bir işlem yapılmadı?

Olaydan sonra Başbakan niye bölgeye gitmedi?

Bu olaydan sonra niye katledilen bu çocukların ailelerinden bir özür esirgendi?

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.