REFORMİSTLERİ UZUN BİR SÜREÇ BEKLİYOR
Cihan Aktaş
26 Temmuz 2009 Pazar 02:31
Hâlihazırda İran’da mevcut olan gerilim, otoriter ataerkil bir zihniyetle, kitlelerin oyu ve talebi üzerinden katılımcı ve şeffaf bir siyasallık tanımlamaya çalışan bir zihniyet arasındaki anlaşmazlığın seçim şartlarındaki dışavurumu olarak ifade edilebilir. Muhafazakârlar içinde etkin olan bir kesim halkın oyunun önemsiz olduğu türde bir İslami hükümeti savunuyor, reformistler ise ancak halk oyuyla mümkün bir İslam cumhuriyetini.
Kurumsal güçlerin yaptırımlarıyla bir oldubittiye getirildiklerini düşünen reformist liderler; Musavi, Hatemi ve Kerrubi, biraraya gelerek mevcut siyasal tıkanmayı aşabilmenin yolları üzerine konuşuyorlar.
Seçim sonuçlarını yürüyüşlerle protesto etmek isteyen kalabalıklar, haklarını kanun yoluyla aramaları, aksi takdirde şiddetle karşılık görecekleri konusunda uyarılıyorlardı. Oysa sokaklara taşan veya gece evlerinin pencerelerinden “Allah-u Ekber” diye haykıran kalabalıkları öfkelendiren, zaten seçim sırasında yaşanan usulsüzlükler ve kanuni alandaki başvurularının sonuç vermeyeceği inancı oldu.
Türkiye medyasında günlerce reformist hareketi Turuncu devrimlerle ilişkilendiren yazılar yayımlandı. Bu yazıları yazanlar reformist hareketin doğuşunun tarihinin en az 1996’ya kadar uzandığı gerçeğini ihmal ettiler.
Tebrizli dost ve Türkiye basının dikkatli bir takipçisi olan Ferheng Bey’in bir mesajında ifade ettiği gibi: Seçimler sırasında Türkiye medyasında herkes kendi gördüğü ve görmek istediği İran için yazdı. Kendi görmek istemediği İran’la ilgili göstergeleri ise yanlış okumayı hatta görmemeyi yeğledi. Sanki o ülkede yaşayan, nefes alan, soru sormak, düşünmek, üretmek için çabalayan, bir kitap yazdığında anlaşılmaz gerekçelerle karşılaşmadan kitabının basıldığını görmek isteyen kanlı canlı insanlar yokmuş gibi... Herkes, kendi idealindeki İran için yeniden ve yeniden biçimlendirdi sokaklara dökülen kalabalıkları... Kendi görüş açısını koruma kolaylığı hatırına, zihni konforuna hâlel getirmemek için...
Bu arada, Türkiye içinde muhalif hareket ve fikirlerin bastırılması karşısında özgürlükçü söylemleri benimseyenlerin, İran söz konusu olduğunda meseleyi uluslararası sistem açısından okumaya başlaması şaşırtıcı değil mi?..
Allah-u Ekber sedasının dinî bir rejimin karar mekanizmalarını protesto eden kalabalıklardan yükselmesi de, ilk bakışta şaşırtıcı. Aradan günler geçti, insanlar hâlâ “Allah-u Ekber” diye bağırıyorlar gecenin onunda. Bunun nedeni, kurumsal başvurular konusundaki ümitsizlik. Devrimin soru sormayı öğrettiği insanları, sorularını duymazdan gelerek ikna edemezsiniz. Bu nedenle de Hatemi sürekli göstericilere izin verilmesinin taşıdığı önemi hatırlattı sorumlulara.
Bugün İran’da kurumsal olarak güçlü olan muhafazakârların kanaat önderlerinin önemli bir kısmının, halkın oyuna inanmadığı kanısı çok güçlü.
Seçim sisteminde partilere değil kişilere oy verilmesi mevcut seçim sisteminin en büyük sorunu olarak görünüyor. 1997 yılında Hatemi’nin devlet tarafından desteklenen Natık Nuri karşısında büyük bir oy oranıyla cumhurbaşkanı seçilmesi, sağ kanada bir tepki olarak değerlendirilmişti. Sekiz senelik Hatemi hükümetleri döneminde reformist hareket içinde dayanıklı bir siyasal yapı oluşamadı. Muhsin Mahmelbaf’ın deyişiyle: İran halkı demokrasiyi tecrübe konusunda pek de maharet gösteremedi, 1997 seçimlerindeki büyük halk desteğini birdenbire sürpriz bir şekilde elde ettiği kanısı yüzünden. Reformistlerin hâkim olduğu dönemlerde bile reformistler icraat alanındaki girişimlerinin bir yerde tıkanmasının yol açtığı yılgınlıkla önce meclis kürsülerini, ardından belediye şûraları seçimlerini ve en sonunda da cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybettiler.
Bu son seçimlerde ise reformistler daha beş ay öncesine kadar dahi kimi aday gösterecekleri konusunda kararsızlık yaşıyorlardı. Musavi’nin kısa süre içinde belirginleşen adaylığı, yine kısa bir süre içinde büyük bir kitle desteğiyle karşılandı, ama bu hareketin kendisini bulması ve kitlelerin ortak ilke ve hedeflerde biraraya gelmesi elbette bu kısa süre içinde mümkün olamazdı.
Kişilere dayalı siyaset yapısı, İran seçimlerinde hile olduğu iddiasına güç kazandırıyor. Ancak karşı taraf da rahatlıkla bu hilenin mevcut bulunmadığını öne sürebiliyor; çünkü bu iddiaları kontrol edebilecek ve sorgulayacak konumda güçlü partisel örgütlenmeler mevcut değil.
Muhafazakârlar geleneksel örgütlenmelerin içinde yer aldıkları ve devlet kurumlarından yararlanma alanında tecrübeli oldukları için, siyasal faaliyetlerinde bu kurumları kullanma konusunda da başarılılar. Bu durumda reformistler için tek çözüm yolu bütün ülke çapında parti örgütlenmelerini ya da partiler üstü muhalif bir cephenin oluşumunu en kısa zamanda gerçekleştirmek, olarak gösteriliyor. Seçim sonucunu protesto gösterileri sırasında öldürülen ve cenazesi ölümünden 25 gün sonra ailesine verilen 19 yaşındaki Söhrap Arabi’nin ailesine yaptığı taziye ziyaretinin ardından Musavi, geriye dönüşü olmayan bir yola girildiğini söyledi.
Şu var ki muhafazakârların da Musavi’yi devreden çıkartmayı planladıkları, bunun için de seçimler sırasında yaşanan gösterilerin sorumlusu olarak onu mahkemeye çekmeyi düşündükleri dile getiriliyor reformistler arasında.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.