23 Kasım 2024
  • İstanbul4°C
  • Diyarbakır18°C
  • Ankara18°C
  • İzmir15°C
  • Berlin4°C

POLİTİKA'DA ADAYLIK SALTANATI

Rahmetullah Karakaya

18 Nisan 2011 Pazartesi 18:13

Siyası partiler, 12 Haziran seçimleri için adaylarını belirleyip Yüksek Seçim Kurulu’na sundu.

24. Dönem’de Meclis, hemen yarı yarıya yenilenmiş isimlerden oluşacak.

Adaylar arasında, ilk göze çarpan özellik, adaylık saltanıtıdır. Hemen her ilde, belirli ailelerden adaylar var. Ve çoğu kez de babadan oğula, amcadan, dayıdan yeğene sürüp giden politikacılık.

Mevcut Meclis’te, MHP’de 12 Mart döneminin başbakanlarından Vanlı Ferit Melen’in oğlu Prof. Dr. Mithat Melen İstanbul’dan, MHP’nin kurucu lideri Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş Anakara’dan, Türkeşin damadı Mehmet Homriş de Bursa’dan görev yapıyorlar.

Adalet Partisi’nde Süleyman Demirel kabinelerinde Tarım Bakanlığı yapan Bahri Dağdaş’ın oğlu Gürcan Dağdaş ile CKMP lideri Osman Bülükbaşı’nın oğlu Deniz Bölükbaşı Ankara’dan, yine Demirel ve Tansu Çiller hükümetlerinde bakanlık yapan Necmettin Cevheri’nin yeğeni Sabahattin Cevheri, Urfa’dan milletvekili olarak bulunuyorlar.

TÜRKEŞ SOYADINA PİYANGO

Türkeş soyadı, 24. Dönem seçimlerinde bir kez daha öne çıktı.

27629MHP, bu seçimde Tuğrul Türkeş’i Ankara 1. Bölge’den liste başı yaparken, AKP de, Türkeş’in ikinci eşi Seval Hanım’dan 30’lu yaşlardaki küçük oğlu Ahmet Kutalmış Türkeş’i, İstanbul 2. Bölge’den 7. sırada, yani seçilecek yerden aday gösterdi.

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun liste başı olduğu İstanbul 2. Bölge’den Meclis’e girecek Kutalmış Türkeş’in durumu, politikada her an bir sürprizle karşılaşmanın doğal bir göstergesi.

Anlaşılan Başbakan Erdoğan, 12 Haziran sonrası, Kürt sorununu, bir tarafında Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, diğer yanında “Bize müsaade edilsin, Kürt sorununu altı ayda çözelim (Yani 85 yıllık cumhuriyetin klasik imha politikası ile)” diyen Alparslan Türkeş’in küçük mahdumu Ahmet Kutalmış Türkeş ile kolkola çözüme kavuşturacak!..

Sabırla bekleyip sonucu zamana bırakmak en isabetli tahmin... Diğer halef selef adayların partilere göre dağılımı ise şöyle:

AKP

Ankara 1. Bölge 8. Sıra ANAP’lı bakan Hazan Celal Güzel’in eşi Ülker Güzel.

27630İstanbul 1. Bölge’de, Başbakan Erdoğan’a Belediye Başkanlığı döneminde danışmanlık yapan Yazar Ali Bulaç’ın oğlu Mehmet Fatih Bulaç, 27. sırada.

İzmir 2. Bölge’de ANAP hükümetlerinde Maliye Bakanlığı yapan Ekrem Pakdemirli’nin oğlu Bekir Pakdemirli, 6. sırada.

Muş’ta, liste başı Işık ailesinden Faruk Işık, Emre ailesinden Melik Emre de 4. sırada. Şanlıurfa’da, halen milletvekili olan eski Meclis Başkanvekili Cenap Gülpınar’ın oğlu Mehmet Kasım Gülpınar, 3. sırada.

CHP

Ankara’da, 1 Bölge’de, Bülent Ecevit’in liderliğindeki CHP’de Dışişleri Bakanlığı yapan Turan Güneş’in damadi Süleyman Sencer Ayata, liste başı.

Adalet Partili Konya senatörü Feyzi Halıcı’nın oğlu, eski DSP’li Emrehan Halıcı, ikinci sırada.

Ankara 2. Bölge’de, 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün torunu, gazeteci Metin Toker’in kızı Gülsüm Bilgehan Toker, liste başı.

İstanbul 1. Bölge’de, 5. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün oğlu Osman Taney Korutürk, 2. sırada.

Kocali’de, yine CHP’li eski Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in oğlu Prof. Dr. Hurşit Güneş, liste başı.

İzmir 2. Bölge’de, çok sevilen rahmetli Belediye Başkanı Ahmet Priştine ailesinden Levent Priştine,10. sırada.

MHP

Ankara 1. Bölge’de, Alparslan Türkeş’in büyük oğlu Tuğrul Türkeş, 2. Bölge’de Osman Bölükbaşı’nın oğlu Deniz Bölükbaşı, liste başı.

İstanbul 1. Bölge’de, Turgut Özal’ın prenslerinden Devlet Bakanı Adnan Kahveci’nin oğlu Baybora Cihan Kahveci, 9. sırada.

BİR DE DARBECİLER

Bu arada, 12 Haziran seçimlerinin en dikkat çekici adayları ise hapisteki Ergenekon sanıkları.

Aslında CHP’de çok tartışılan durum, bir yıllık sürece bakıldığında, hiç de sürpriz sayılmaz.

Liderlikte kemikleşmiş Genel Başkan Deniz Baykal’ın, bir gizli çekim bantla apar topar istifası, Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nın yerine seçilmesi.

Tabii en önemlisi, adı DYP Genel Başkanlığı için geçen - yeminli AKP muhalifi - anayasacı Prof. Dr. Süheyl Batum’un Parti Meclisi’ne seçilmesi, Genel Sekreter olması, ayağının tozuyla Siliviri Cezaevi’ndeki ziyaretinde, bazı sanıklar için adaylık işareti vermesi, bugünün habercisiydi.

Onun için şaşırmaya gerek yok.

27631Prof. Dr Mehmet Haberal’i, iki yıl cezaevi yerine Haseki Hastanesi’nde tutan güç, onu Zonguldak’a liste başı yapmıştır.

Gazeteci Mustafa Balbay’ın İzmir 2. Bölge’de 2. sıra adaylığı neyse, ama Ankara Ticaret Odası’nın MHP kökenli başkanı Sinan Aygün’ün Ankara 2. Bölge 3. sıradan adaylığını, gerçek CHP’liler zor hazmeder.

Balyoz Darbe Planı sanığı emekli korgenel Engin Alan’ın, MHP İstanbul 1. Bölge adaylığı da, yıllardır umutla çalışan tabanda huzusuzluk nedeni.

Akraba, eş- dost, yeğen- damat ilişkilerine dayanan adaylıklardan bir demet sunarken, seçimin her şeyden önce, ülkemize en güzel günlerin, kardeşliğin, huzurun, güvenin, sağlık mutluluğun habercisi olmasını, yürekten dilemeyi de görev biliyorum.

İLK GÖRDÜĞÜM BAKAN: FERİT MELEN

Yazının girişinde, eski başbakanlardan Vanlı hamşehrim Ferit Melen’den, MHP İstanbul Milletvekili olan oğlu Mithat Melen nedeniyle bahsetmiştim.

Ferit Melen’i, çocukluğumdan itibaren hep kendime yakın biriymiş gibi dikkatle takip ettim.

Çünkü, ilk gördüğüm hükümet üyesi, İsmet İnönü kabinesinin Maliye Bakanı Ferit Melen’dir.

1962 yılında, Van’ın Çatak ilçesinde, Maliye Bakanı Ferit Melen gelecek diye, hummalı bir hazırlık vardı.

Yollar ve sokaklar temizlendi, verilecek ziyafet için kurbanlıklar hazırlandı.

Ben ise ilk kez bir bakanı göreceğim için heyecanlıydım. Radyo haberlerinde ve günlük konuşmalarda sık sık adını duyuyordum. Melen, Vanlı olduğu için, Vanlılar haklı olarak kendisiyle iftihar ediyorlardı.

Geldiği gün, Çatak’ın girişinde, ilçenin tüm yöneticileri ile erkekler ve çocuklar kendisini karşıladı.

Lacivert takım elbiseli, sol cebinde bir kırmızı gül olan Ferit Melen, heybetli bir görünüme sahipti. O en önde yürüyor, arkasından diğer heyet üyeleri ve yöneticiler geliyordu.

Melen’in fiziksel yapısı, gerçekten kalıplaşmış devlet büyüğü izlenimi veriyordu. Boy desen boy, cüsse desen cüsse.

Melen’in gördüğüm “ilkler” arasında bulunuşu, ona sempatimi sürekli kıldı.

Van’ın neredeyse demirbaş milletvekillerindendi.

12 Mart darbesinden sonra kurulan hükümetlerde, Milli Savunma Bakanı olarak yeniden öne çıktı. 1. ve 2. Erim hükümetlerinin istifasından sonra, bu defa başbakan oldu.

Vanlı Ferit Melen’in adı, hep aktüel isimler arasında yer aldı. Daha sonra Van senatörü oldu. Melen’i, senatörken bir iki defa yakından gördüm Cumhuriyet Senatosu’nda. 1960’lı yıllardan beri, Van’ı parlamenter olarak temsil eden ve bir defa da başbakan Melen,1979’da seçimi kaybetti.

Siyasetin cilvesi...

Hangi partiden olursa olsun kazanan Melen’i, seçmen istirahate aldı bu kez.

Vanlılar 1979’da, onun yerine Meclis’in ünlü yaşlı üyelerinden Kinyas Kartal’ın oğlu Fevzi Kartal’ı senatör seçti.

Van’ın ünlü Melen’i, sade bir vatandaş olarak ,Ankara’da bir müşavirlik bürosu açtı. Yeniden hayat kavgası vermeye başladı. Basında, hakkında övücü, çok sayıda yazı çıktı.12 Mart Darbesi’nin başbakanı olması nedeniyle, şüphesiz çok eleştiri almıştı. Bu defa ise dürüstlüğünden, hizmetinden sıtayişle bahseden yazılar kaleme alındı.

1980’in sonlarında, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, Melen’i kontenjan senatörü yaptı. Melen’le birlikte, bu göreve seçilenler arasında Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Beyhan Cenkçi, Türk- İş Genel Başkanı Halil Tunç ve Danıştay Başkanı Cevdet Menteş vardı.

Bu dört kontenjan senatörü yemin edemeden, 12 Eylül darbesi oldu.

1983 yılında, siyasi partilere yeniden müsaade edilince, Melen’in adı bu defa, darbecilerin gözdesi Milliyetçi Demokrasi Partisi ileri gelenleri arasında geçti. Van’dan seçime katıldı ve kazandı. Ama ne yazık ki, partisi kaybetti. İktidar adayı olması temenni edilen MDP ise kısa zamanda dağılmaya yüz tuttu. MDP feshedilince, bazı milletvekilleri Hürriyetçi Demokrasi Partisi’ni kurdu. Melen’de HDP kuruculura arasında yer aldı.

MDP’lilerin bazıları,sonra DYP veya ANAP’a geçti. HDP’liler de, altı aylık bir maceradan sonra, ANAP saflarına katıldı.

Melen ise bağımsız olarak görevini sürdürdü.

Vanlı ünlü parlamenterler Ferit Melen ve Kinyas Kartal, çocukluğumdan beri isimlerini bildiğim isyasetçiler.

27632Tabii zihnimden silinmeyen siyasetçiler Atatürk. İsmet İnönü, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan, Namık Gedik. Cemal Gürsel,İlhami Sancar, Halis Öztürk. Giyasettin Emre. Suat Hayri Ürgüplü, Süleyman Demirel...

1964- 67’de Urfa, Bozova’da ortaokul öğrencisiyken, ilçeye günlük gazete geldiği için, siyasetle daha yakından ilgilenmeye başladım. Her sabah Bozova’dan Urfa’ya giden otobüs döndüğünde, gazete de getiriyordu. O yıllardan itibaren takip ettiğim Hürriyet’i, satır satır okuyordum. Okuma zevkini, öncelikle arkadaşım Ali Gül’den aldığım Tommiks ve Teksas’tan, sonra Hürriyet’le kazandığımı kaydetmeliyim.

Bu okuma merakı, günü geldiğinde beni idealim olan gazeteciliğe yöneltti.

1964’ten itibaren okuru olduğum Hürriyet’te, Urfa’nın kurtuluş tarihi olan 11 Nisan 1989’da işe başladım. Beş yılı aşkın süre Haber Merkezi’nde görev yaptım.

1960’lı yıllarda, günlük gazetelerin özellikle Doğu ve Güney doğu Anadolu’ya gelmesi, olağanüstü bir olaydı.

1950’li yıllarda, Demokrat Partili olan müftü babama, postayla Cumhuriyet gazetesi geldiğini hatırlıyorum. 10- 15 gün sonra Bulanık’a gelen gazeteler, itinayla okunup saklanıyordu. Van- Çatak’ta da aynı durum devam etti.

İlk günlük gazete, 1964 yazında, Van’a, Ferit Melen’in Maliye Bakanlığı sayesinde gelince, günün konusu olmuştu. O gün Van’da olduğumuz için, babam da Hürriyet almıştı. Herkes uçakla gelen günlük gazeteyi gururla birbirine gösteriyordu. O akşam Çatak’a döndük. Ertesi gün de, arkadaşlarıma bir gün önceki gazeteyi görmenin mutluluğunu, defelarca anlattım.

Yıllar sonra, 1984’te gittiğim Ağrı’da, gazeteler günlük geliyordu ama yine gecikmeli. Mesela Doğubeyazıt’a, öğleden sonra veya bazan da akşama doğru ulaşıyordu.

Yirmi yıl sonra memlekette bir ilerleme olmuştu ama pek sevinilecek durumda değildi. Günümüzde uçak seferlerinin artmasıyla bu işin biraz normale döndüğünü tahmin ediyorum.

Ortaokuldan itibaren gazete okuduğum için, aktüalitede arkadaşlarımdan önde olduğumu rahatça farkedebiliyordum.

Gazete okurluğu ile basına artan ilgim, 1963- 64 öğretim yılında, ortaokul son sınıfta iken, iki sayfalık bir okul dergisi çıkarmamızı sağladı. Kültür Kolu Başkanı olduğum için, “Yaylak” adlı dergimizin çoğu işlerini ben yapıyordum. Yazıları teksirle çoğaltıp dergi saygalarını oluşturuyorduk.Bır sayının kapağını da ben çizmiştim. Resmim güzel olduğu için, diğer çizgi işleri de benim kalememimden çıktı.

Yaylak, Bozova’nın Atatürk Barajı’na çok yakın bir nahiyesiydi. Eskiden ilçe merkezi olduğu için ismini dergimize vermiştik.

Basında ilk amatör çalışmam olan “Yaylak”ın iki sayısını hala arşivimde saklıyorum.

İstanbul’da Sarıyer Lisesi’nde okurken de,1969’da “Yaşam” adlı bir okul dergisi çıkarıldı. Bu dergide,bir karikatürüm ve bir fıkram benim yayınlandı.

1971’de, daha lise sonda iken, Yeşilay Cemiyeti’nin yayınladığı çocuk dergisi Mavi Kırlangıç’ta yazılara resimler yapıyor, tek sayfalık resimli hikayeler çiziyordum.

Profesyonel gazeteciliğe ise 12 Ocak 1973’te yayınlanan Milli Gazete’de başladım.

Ondan sonra İstanbul, Milliyet, Güneş, Tercüman, Hürriyet, Akşam, Yeni Şafak ve Son Çağrı gazetelerinde mesleğimi sürdürdüm.

Gazete okuru olarak siyasete duyduğum ilgi, sonunda beni gazeteci yaptı. Politikayı yakından takip ettim ama hiçbir zaman bir partiye üye olma ihtiyacı duymadım.

Ama mesleğimi hep severek yaptım, her dalında yüklendiğim sorumluluğu, hep layıkıyla yerine getirmeye çalıştım.

Rahmetullah Karakaya

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.