23 Kasım 2024
  • İstanbul17°C
  • Diyarbakır10°C
  • Ankara10°C
  • İzmir19°C
  • Berlin3°C

PKK’NIN SİLAHSIZLANMASI: İMKANSIZA YAKIN AMA PEKALA MÜMKÜN

Ruşen Çakır

05 Ocak 2013 Cumartesi 07:23

Yeni İmralı sürecinin başlamasıyla birlikte yapılan değerlendirmelerde en çok bardağın boş tarafından hareketle yapılan kötümser yorumlar dikkat çekiyor. Bunda şaşılacak bir şey yok çünkü bu topraklarda Kürt sorununun tarihi çok eski, PKK ise yaklaşık 35 yıldır varlığını sürdüren bir örgüt. Gerek Kürt sorunu, gerek PKK sorunu, sadece ulusal değil aynı zamanda bölgesel, uluslararası, hatta küresel boyutları olan sorunlar. Hal böyle olunca bu sorunların sayısız aktörü mevcut ve bunların hatırı sayılır bir bölümü statükodan, yani sorunların çözülmemesini, hatta daha da derinleşmesini arzuluyor ve bu uğurda ellerinden geleni yapıyorlar ve yapacaklar.

Sorunları sadece kendi coğrafyamız içinde çözme şansımız olsaydı bile işimiz yine çok zor olacaktı. Çünkü yaklaşık 30 yıldır bu topraklarda çok kan aktı, çok kişi mağdur oldu ve hafızalar hâlâ taze. Daha önceki yazılarımızda vurguladığımız gibi “Türklerin kaygılarıyla Kürtlerin haysiyeti arasında denge”yi gözeten bir çözüm formülü bulabilmek, bulsak bile bunu hayata geçirebilmek gerçek bir maharet istiyor. Tabii maharetten önce taraflar arasında yok olmaya yüz tutmuş güveni yeniden tahsis etmek şart.

Bazı realiteler

Eğer çözüm istiyorsak birkaç realiteyi kabul etmemiz gerekiyor. Örneğin:

1) Artık Kürt sorunu ile PKK sorunlarını birbirinden koparmak imkansız. Önce birini, sonra diğerini çözme formülleri başarısızlığa mahkum. Dolayısıyla PKK’nın silahsızlandırılmasıyla Kürt sorununun çözümünü birlikte hedefleyen stratejilere ihtiyacımız var.

2) PKK’nın zor yoluyla tasfiyesinin imkansızlığı yıllar önce ortaya çıktı. Silah bırakmak için örgütün ikna edilmesi zorunlu.

3) Birçok iç ve dış odağın kolaylıkla sızabildiği PKK’yı ikna etmede Abdullah Öcalan kilit bir öneme sahip.

4) Öcalan’ın her dediğini örgütün tüm birimlerine kabul ettirmesi sanıldığı ve umulduğu gibi kolay olmayabilir.

5) Türkiye’nin Kürt sorununu bölgemizdeki genel Kürt sorunundan ayrı ele almak iyice imkansızlaştı. Dolayısıyla Irak, İran ve Suriye Kürtlerini de hesaba katan stratejiler geliştirmek gerekiyor.

6) “Kürt sorununu çözmeye çalışırken Türk sorunu çıkartmayalım” şej-klindeki uyarıları abartmadan ciddiye almak şart.

7) Türk ve Kürt milliyetçiliklerinin birbirini beslediği, kötü niyetlililerin müdahalelerine son derece açık bir ortam söz konusu.

8) Çözüm sürecinin zaman alacağını, nice engelle karşılaşılacağını unutmayıp, her türlü provokasyona karşı tetikte olmak ve kaçınılmaz yol kazalarından büyük hayal kırıklıklarına kapılmamak gerekiyor.

Mecburiyetten kaynaklanan umut

Burada keselim. Görüldüğü gibi kötümser olmak için binbir neden var. Ama şahsen iiçinde bulunduğumuz durumda, PKK’nın silahsızlanması ve Kürt sorununun çözümünün imkansıza yakın bir zorlukta ama pekala mümkün olduğunu düşünüyorum. Umutlu olmamın en temel (ve bence yeterli) gerekçesi Türkiye’nin bu sorunu çözmeye mecbur olması. Bu statükoyla devam etmemiz halinde Türküyle Kürdüyle, Erdoğan’ı ve Öcalan’ıyla, BDP’si, AKP’si, CHP’siyle hepimiz birlikte kaybedeceğiz.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.